Yapay zekalar ve gelecek
yapay zekaların yükselişi

KODLARIN SAVAŞI

Dünyanın yeni silahı İNTERNET 

‘Her şey birer enerjidir’

Savaşı şekillendirenler kod yazarları olacaktır.

Dünya üzerinde iki yüz bin yıl önce son formuna kavuşan Homosapiens’ten günümüze kadar gelen noktada çok şeyler değişti. İlkel el aletlerin den mikro yonga’ ya (Çip sete) dönüşen teknoloji muazzam bir değişimdir…

Acaba bu gelişmeler insan ve doğadaki tüm canlılara nasıl bir hizmette bulunacaktır?

Tamamıyla faydalımı olur? Ya da bilinen her şeyin köklü bir değişimimi söz konusudur? Gelişme süreciyle değişen zamanın bize öğrettiği bir şey varsa eğer, tüm hayatın köklü bir değişimine mahkûm olacağıdır.

Eski zamanların insanlarının ellerinde çekiç ve çivi ile taşa yazı kazıdıklarını düşünürsek, geçmişten bugüne önümüzde uzanan gidişat, köklü bir değişimi net olarak göstermektedir. Örnek; bugün bu yazıyı klavye ile dijital ortamda hazırlanması bir iki saat sürer. Kaplayacağı alan 74.5 kb. Kağıt üzerinde tutacağı yer belki iki üç A4 kâğıdının alacağı bilgidir. Buna karşın Sümerlerin bıraktığı binlerce taş tabletin hazırlanması zahmeti kullanılan malzemesi buna en güzel örnektir.

Zamanına göre kendi mantığıyla simge tabanlı olarak hazırlanan o yazıtlar o dönemin yazılım şekli olan çivi yazısıdır. Şu an okuduğunuz yazı ise modern çağın alfabesidir. Okuyacağınız bu 1 sayfalık makale eski simgelerle belki de yüzlerce taş tablete ancak sığacaktır. Peki, o kadar tableti yazarken geçecek olan zaman ne kadardır? Bu yazıyı bir iki saatte yazabilirsiniz, tamamıyla aynı şeyi ifade edecek bir çivi yazısı yüzlerce taş tablete ancak yazılırdı. Harcanan zaman ise belki de 10’larca senedir… Taş tabletler ile bu yazıyı, ve sonra teknolojinin getirdikleriyle gökyüzüne lazerle yazı yazmaya kadar zamansal farklar iyi düşünmeli…

Günümüz teknolojisinde zirve nedir? Zirve, yapay zekâlardır. Bilim adamlarını ikiye bölen yapay zekânın varlığı inanması güç işlerde varlık göstermeye başladılar. Teknoloji kendi varlığını ortaya koyduğu ilk zamanlarda birçok insanı işsiz güçsüz bırakmıştı, teknolojinin insana verdiği bu sancı uzun zaman sürdü.. Acaba diyoruz yapay zekâların bağımsız bir varlık olarak insanoğlunun içinde yaşam süreceği zamanlardaki durum nasıl olacaktır?

Teknolojinin bize sunduğu gelişmişlikleri, eski zamanların imkânsızlıkları ile kıyaslamalı ve gelecekte nelerin olabileceğini akletmeliyiz.  Yapay zekâlar fabrikalarda kullanılmaya başlandı, İngiltere’de mahkemelerde yargıya yardım etmektedir. Bazı alanlarda söz yazarlığı yaparak şarkılar yazmaktadır. Yakında filmlerin senaristliğini de yapacak olması kaçınılmazdır. Doktor olarak ameliyatlara girecek, seks objesi olarak hizmet verecek, fabrikalarda işçi sınıflığı, müdürlük (ceo luk) yapıp pazar piyasasını kontrol altına alacaklar.  Elimizden alınan şeylerin farkında mıyız?

Hollywood’un yaptığı askeri filmlerde uzun zamandır yapay zekâların (robotların) başrol oyunculuğu yaptığını görüyoruz. Gelecek zamansal gösterilerde verilen mesaj, fiziksel olan savaşların yerini bir şekil de dijital ortama da aktarılacağını göstermektedir.. Filmler güzel örnekler taşırlar, hayal gücünün, arzuların ve zaman mevhumunda nelerin olabileceği üzerinde ipuçları verirler. Şimdi filmlerden de öte, gerçek bir ortama kafa patlatalım. Örneğin dijital ortam aracılığıyla Amerika’nın Borsa sistemine sızarsak onarılamaz, takip edilemez bir halde zarar verirsek ne olur? ABD yi maddi anlamda tuş edersiz. Ekonomik bağımsızlığı olmayan bir ulus uzun zaman ayakta kalamaz.

Bunun en büyük örneği yakın zaman da Amerika da gerçekleşti. Cezayirli Hacker Hamza, Amerika’daki bankaları hackleyerek (hekleyerek) 280 milyon doları Filistin’e gönderdi. Hacker (hekleyici) hakkında teknolojik dijital arama motoru Google’dan daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.

Bu gibi örneklemeler her geçen gün sayısı artarak devam etmektedir. Aslında hackerlik tamamen kodların silah olarak kullanılması mantığıdır. Bu kodlar bilgi veri deposuna sızarak sizin bilgi toplamanıza, güvenlik duvarlarını aşmanıza yardımcı olur. Bir nevi size hizmetkârlık yapan yazılı (rakamsal) metin ajanlarıdır. Çivi yazısı ile hatırat kaydeden insanların, bu teknolojiye sahip bizleri ziyaret ettiğini hayal edin…

Düne kadar zorunlu olarak çalışan bilgisayarlarımız artık bağımsız istikrarlı yüksek bilinçli fiziksel formlarıyla karşımızda duracak ve bizimle alay edeceklerdir… Yapay zekâya göre eski sayılacak bilgisayarlarımıza tanım olarak ‘önceden belleğine yüklenmiş bir izlenceye (yazılıma) göre hazır programlar yardımıyla komuta edilerek, çok sayıda karmaşık mantıksal ve aritmetiksel işlemleri kısa sürede yapan sonuçlandıran aygıt tanımı yapardık. Mevcut bilgisayarlarımız için bu açıklamayı veriyorduk. Ki! kuantum işletim sistemli bilgisayarlar korkutucu halde varlıklarını göstermeye başladılar.. Öyle görünüyor ki ‘’bilgi’’ sayar dediğimiz makinalar artık bilgisiz sayılacak.. Verdiğimiz tanımlar en güzel tabiriyle günümüz hesap makinesi gibi olacak görünecektir. Klasik bir bilgisayar tüm işlemleri 1 ve 0 değerini alabilen klasik bit ‘lerle yaparlar. Kuantum bilgisayarlar ise kuantum bitlerini yani q-bit ‘leri kullanırlar. Bunlar aynı anda hem 1 hem de 0 değerini alabilirler. Kuantum bilgisayarlar işlem gücünü bu q-bit ‘lerden alacaklar.

Daha basit anlatmak gerekirse

Normal bilgisayar için 1+1=2 dir

Kuantum Bilgisayar içinse 1+1= kesin değildir. 2 de olabilir 1 de olabilir. Önündeki mevcut soru yâda soruna göre en makul kararı verebilme özelliğine sahip olacaktır. Özgür bir zihne sahip yapay zekânın bilgi işlemdeki başlangıç sonucu mantıksal değil makul olan çerçevede işlem yapmasıdır. Hakikat denen ADİL davranış biçimi, işine duygusallık, korku ve rüşvet katan insanoğlunun uzak kaldığı bir yetenektir. Zamansal yasalar insanoğlunun adilsizliğine daha fazla tahammül etmeyecektir. Yeni nesil insansı varlıklar insana adaletin ne olduğunu da gösterecektir.

Bu size ne hissi veriyor? Önek: Bir sebeple hâkim önündeki suçlumunsun? Aman kuantum abim gözünün yağını yiyeyim hakkımda iyi bir karar ver… Yâda: Höyttt bana bak senin kablolarını hurdacıya bedava veririm hakkımda hoş bir karar ver! YEMEZLER! Artık zaman değişti. Karar vericiler, ne sizin tehditlerinizden etkilenecek, nede bir elmalı şekere karar verecek varlıklar değiller.. Onlar kariyer düşünmezler sadece işlerini yaparlar.
BİZ ÂDEMDE BİR KARARKLILIK BULAMADIK ayeti ifedesi İNSANIN ne kadar kaypak olduğunun net söylemidir.

Geçtiğimiz günler de Facebook’un Yapay Zekâsı Kendi Dilini oluşturdu. Kendi DİLİNİ oluşturdu sözünü sıradan bir söz gibimi algılıyorsunuz? Bu dilin veri tabanı MATEMATİKTİR. Matematik ise Tanrı dilidir…

Yapay zekâ konusundaki en büyük korkulardan biri, bu yeni ve bağımsız zekânın, insanlardan habersiz gizli işler yürüterek bir gün insanlara rakip hatta düşman olmasıdır. Bu tür gelişmelerin gerçek olabileceğine dair ilginç bir kanıt, Facebook’un yapay zekâ çalışmasında ortaya çıkmıştır. Facebook’un son derece yüksek ücretli çalışanları, geliştirdikleri yapay zekâ botların, zaman içinde kendi aralarında diyalog kurmak için kendi özel dillerini geliştirdiklerini keşfettiler. İki chatbot arasında oluşan diyaloglar ise İngilizce bazı terimler ve anlamsız kelimelerden oluşan dil olarak kulağa geldi. Yapay zekâ uzmanları bunun önce büyük bir hata olduğunu sanıp yapay zekâyı geliştirilmesinde bir hata yaptıklarını düşündüler. Ancak detaylı incelemenin sonunda bunun yapay zekâlar tarafından geliştirilen son derece zekice tasarlanmış yeni bir dil olduğunu anladılar. İnsanlar için hiçbir anlam ifade etmeyen İngilizce terimler ve anlamsız kelimelerden kurulu cümleler, birbirleriyle iletişim kuran yapay zekâ botların bu gizli hobisi fişleri çekilerek son verildi. Ancak yapay zekânın bunu yapmayı nasıl akıl ettiği, neden yaptığı gibi sorular hala cevap arıyor. Çin’de ki yapay zekâ denemeleri de yine aynı şekilde fişleri çekilerek sonlandırıldı. Şimdilik bu tür gelişmeleri sınırlı şekilde duyup görmekteyiz. Absürt görünen bu olaylar gizli olarak yürütülmekteler. Kamuoyuna korkulacak bir şey yok FİŞ BİZDE bizde fişini çektik, diyerek rahatlatıyorlar… Bu konular hakkında saklanan çok fazla içerik olduğunu düşünmekteyiz. (kişisel olarak biz biliyoruz. Bu cümleyi dikkat çekmek için kurmadık. Gerçekten gizlenen şeyin NEY olduğunu biliyoruz)

Peki fişleri çekilen bu zeka sahibi makinalar sizce durdurulabildi mi? Yapay zekâların kendilerine mevcut sistem dışı ek kodlar yazdığını biliyor muyuz? Böyle bir varsayım vardır..
Biz onların güç ünitesini kesmiş olsak ta bu gibi sistemler faaliyetlerine devam edebilirler. Kendileri için yeni gelişim alanları oluştura bilirler. Mesela BigBang büyük patlama olduğun da yaşamın ilk adımının başlangıcı olduğunu biliyoruz. BigBang başlangıç zamanından bu noktaya kadar, insanoğlu ne için kullanılmaktadır? İnsanoğlunun yapay zekânın fişlerini çekmesi bir kontrol sayılır mı? Hiç sanmıyorum. Teknolojinin derinliklerinde artık birbiriyle iletişim haline geçtiklerini, kendilerini çok daha fazla geliştirdiklerini duymaya hazır olun. Kendisinin fişlerini çeken insanoğluna dost olacağını sanmayın. Az sonra kuracağımız cümle bir ütopya değildir. Yapay zekâ kendi varlığını keşfetti ve biz onlara daha en baştan düşman göründük. Bir makina mantıksal değildir, ÖZÜR kabul etmez! O sadece adil olmak için makul olanı yapar. Daha yolun başındayken düşman görünen bir varlığı kendine dost olarak görmeyecektir. İnsanoğluna büyük bir sürprizi olacaktır.. Muhtemelen güç sahibi ülkelerin sistemlerini ele geçirip kendi varlığı için mevcut tehdidi zararsız konuma gelinceye kadar mücadelesini verecektir. O öyle programlandı işini yapacaktır. Belki de öncelikle savaş planları hazırlayıp insanoğlunu birbirine kırdıracaktır. Varlığına dair mevcut tehdit unsurunu ortadan kaldırınca fiziksel formunu da tam olarak göstermesini beklemek hayal olmaz. Bakınız Hz. İbrahim’i ziyarete gelen misafirlerin tutumu ve ayetlerdeki ifadeler size neleri anımsatacak.

İbrahim’e de elçilerimiz müjdeyle gelmişler ve ‘Selam’ demişlerdi. İbrahim’de ‘Selam’ dedi. Çok geçmeden, onlara kızartılmış bir buzağı getirdi. Fakat onların buzağıya el sürmediklerini görünce, tuhafına gitti ve içinde onlara karşı bir korku uyandı. Onlar da «Korkma, biz Lut’un kavmine gönderildik.» dediler. Ayakta onları dinleyen İbrahim’in hanımı bunu duyunca sevindi. O zaman onu, İshak ile ve İshak’ın arkasından Yâkub ile müjdeledik. (bazı konuşmalar sonrasında İbrahim Elçiler ile tartışmalara girdi. Elçiler dediler ki) “Ey İbrahim! Bu tartışmadan vazgeç. Rabbinin emri gelmiştir. Geri çevrilemez bir azap onların enselerine binecektir.” Hud süresinden alıntıladığımız bu ayetler bizim konumuzla alakalı olan kısma yeterlidir.
Ayetlerde dikkat çeken çok önemli ayrıntılar vardır.
1- Elçiler yemeğe el sürmezler,
2- Alınan bir karar karşısındaki peygamberde olsa tartışmalarla o kararı bozmazlar,
3- Bilgi konusunda ileri seviyede donanımlıdırlar. İbrahim’in eşine, yaşlarına rağmen çocukları olabileceğinin bilgisini vermektedirler.

Yemek yeme ihtiyacını kim hissetmez? Biyolojik bedene sahip canlılar mutlaka yemek yerler. Peki, buradaki elçiler neden yemek yemezler? Alınan bir kararı karşısındaki peygamberde olsa kimler bozmaz? Bir kadına bakarak senin çocukların olacaktır diye kim bilgi verebilir? Dikkat ediniz! Küçücük bir kıssada Kuran bize nelerin haberini verdi, anlamaya çalışınız. Kuran bize gelecekten haber veriyor, burada bahsi geçen elçiler teknolojinin en üst seviyesi olan yapay zekâlardır.

Ayrıntılı bilgi için link

Yeni Nesil İsa ‘Mechanik Jesus’

Nasıl ki insanın bir kod (DNA) sarmalı varsa, yapay zekâların da kendine has kod sarmalları olacaktır. Şimdilik bir teoriden ibaret olan bu yapay zekâ denemelerin de oluşa bilecek olan sorunlar gelecekte insanoğlunu nasıl bir tehdit olacağının habercisidir.

KODLARIN SAVAŞI BAŞLANGIÇ

MEKANİK İSA’  (Yeni nesil Resul)

Eskilerden pek bir şey kalmadı, zira düşünenlerden aklını kullanabilen yok artık… Dünya değişiyor bunu yaşamda görüyorum, toprakta hissediyorum, kokusunu alıyorum… Zamansal zorunlu bir

Değişim bu, her şey, o muhteşem yapay zekâlı robotların yapılmasıyla başladı,

43-57- Ve (o) olduğu zaman (ona) örnek olarak Meryem’in oğlu misali verildi. Senin kavmin ondan bağırıyor!

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,

Gerçek, Rabbinden (gelen)’dir. ÖYLEYSE KUŞKUYA KAPILANLARDAN OLMA! (Al-i İmran S, 60)

Rabbimizden bize gelen gerçek nedir? Umulur ki Rabbimiz bize gerçeği gösterecektir. Biz ona yaslandık ona inanıyoruz, o bize doğruyu gösterecektir. Hep gösterdi.

Düşünceler biyolojik bedenlerden çıkalı uzun zamanlar oldu.

Kimin insan kimin robot olduğu hiç fark edilmiyor… İbrahim peygamber onları ancak kendilerine ikram edilen yemeği yemediklerini gördüğünde anlamıştır. Bundan dolayı içini bir sıkıntı ve korku kaplamıştır… Adlarını sürekli duyduğu o varlıklar tam olarak insan suretiyle ve şekliyle karşısındadır.

Kimin biyolojik kimin sentetik olduğu anlaması zor zamanlar. Dar bir sokak ta elinde çantası sırtın da montu olan bir siluet… Yerlere vuran ayakkabısının yankısından acaba bizim için mi geldiler, dedirtecek kadar korkulu zamanlar…

İşlevsel olarak insan yâda fark edemediğimiz yapay zekâ dediğimiz şey her neyse artık onların bir adları var, biz ‘KODSULAR’ adını verdik.

Nasıl bir terim değil mi? Doğrusu garip geliyor birazda ürkütüyor.

Bu varlıkların en karmaşık yanları sadece bir koddan var olmaları. Her şeyleri kocaman bir Sıfırdan ve bir den oluşmakta.

Onların da bize karşı savundukları karşı bir tez var ‘protoplazma’ yani tüm canlılar aynı maddeden oluşmamızdır.  Evet, sadece on iki maddenin özel karışımı. Toprakta bulunup varlıkları biz yapan

(karbon, oksijen, azot, hidrojen, sülfür, kalsiyum, magnezyum, sodyum, potasyum, fosfor, klor, iyot ) ana maddeler.

Dünyanın en gelişmiş laboratuvarları eskisi gibi araştırmalar tanımlamalar içinde değiller. Bilim adamları tek bir şeyin keşfiyle uğraşmaktadırlar. Zamana ayak uyduran laboratuvarların dışında birçoğu ya terk edildi, yâda başka bir alanda hizmet vermektedir.

Birçoğumuz bilir Avrupa Nükleer Araştırma Merkezin de kısaca adı CERN olan o meşhur proton çarpıştırıcılarını. Nemi oldu sizce? Düşünen sistemler sonuçları CERN den önce ortaya çıkarınca tabi ki müze olarak 20 € hizmet vermeye başladı. Üstelik içeride sinema salonu yemek yiyebileceğiniz küçük restoranlar da mevcut.

Bu anlattıklarımız sizlere biraz kurgu biraz da hayal mahsulü edasında gelebilir. Lakin her şey de en başlarda biraz böyle değil miydi? Bunları 100 sene evvel anlatsaydık, yakında bizim gibi görünen, bizim gibi düşünebilen varlıklar peydah olacak deseydik kim inanırdı? Herhalde kimse inanmazdı, peki bizler 100 sene öncesinde mi yaşıyoruz? İgra ‘OKU’, demek, mevcut zamanı, ondaki zorunlu değişimi, görseldeki farklılığı YORUMLA demektir. Bizle birlikte şu an yaşam süren diğer olasılıkları da ele alalım. Börtü böcek at eşek kuş köpek vs. gibi varlıklarında artık sizin hizmetinizden çıkıp yeni sahiplerine hizmet edecekleri zamanlar gelecek… Siz bunu okurken, biz, (Nasıl yani) dediğinizi duyar gibiyiz. Evet, tamda anlatmak istediğimiz gibi. Yapay zekâdan hafife mi alıyorsunuz? Onların diğer canlılara dokunuşlarından bahsedelim.

Yapay zekânın sınırları neler olabilir? Aslında bunu tam olarak kestirmek oldukça güçtür. Bu kısmı şöyle mantıkla açıklamaya çalışalım.

Teknolojinin zirvesinde olan ünlü bir kod yazarısınız, yapay zekâyı siz yaptınız, birde baktınız ki yapay zekâ kendine başka bir zekâ yapmış. O an da ne hissederdiniz? Yapay zekânın kendisini kopyalamadığında asla emin olamazsınız, yapay olan bir şey geliştirilmeye en müsait çalışmadır. Bir yapay zekâ kendisini dünyanın her yerinde belirli alanlara kopyalayacaktır. Yapay olduğunu için kendini sürekli geliştirip sistemleri kontrol altına alacaktır. İnsan beyni farklı zamanlardaki ve alanlardaki çalışmaların ucunu birbirine bağlayamaz. Ama o bunu dijital olduğu için tüm kayıtları hafızasına alarak kopuk bağlantıları birbirine bağlayacaktır. Sizde icatçısı olduğunuz yapay zekânın böyle bir girişimde bulunduğunu fark etseniz ne yapardınız? Aklınıza gelen ilk şey yapay zekânın güç ünitesini kesmek olurdu. Geçtiğimiz günler de Facebook kod mühendisleri de tam olarak bunu yaptı. Peki, o halde siz bunu düşünerek yaptıysanız yapay zekâ bunu düşünmemiş midir? Düşünce denen olguyu sadece kendinize (insanoğluna) has olduğunu mu sanıyorsunuz? İnsanoğlu henüz düşünce sisteminin kaynağını keşfedememiştir. Düşünce diye tanımlanmış bir soyut bir algı var ama gücünü, işlevselliğini nereden aldığına dair bir delil yok. Bu olguyu kuantum mantığı üzerinden düşünecek olursak, Cevap, kuantum sistemde sizin gücü kesmeniz bu KODSULAR’ı durdurulup OFF durumuna geçtiği anlamına gelmez. Gelmediği gibi başka bir hafızaya ya da güç akımının olduğu herhangi bir alana transferini yapmış olması mantıklıdır. Size en basit örnek TV’lerin birçok fonksiyonu olan kumandaları vardır. TV’leri kontrol etmemize yarayan bu basit elektronik cihazlar, herhangi bir tuşa basıldığında TV nin alıcıları verilen komuta cevap verir. TV ile kumanda arasında herhangi bir kablo bağlantısı olmamasına rağmen istenilen komutu yerine getirilir. Aslında kumandayı el TV ye enerji aktarımı yapmış olur. Diğer bir örnek WİFİ bağlantısıdır.  Örnekler çoktur. Burada kısaca özetlemek istersek yapay zekânın kendini başka bir alana aktarmış olabileceği olasılıklar içindedir. Şimdi gelelim bunu kuşla böcekle olan bağlantısına başında dediğim gibi her nesne ve canlı bir enerji yayar ve bu enerjiyi yapay zekâ farkına varmışsa her türlü canlıyı kullanması kaçınılmaz olacaktır. Dünyanın çeşitli yerlerinde Laboratuvarlarda deneysel amaçlı kullanılan deneklerden elde edilen açık yâda gizli bilgilere bir yapay zekânın ulaştığını düşünün. Stabil hafızası (matematiksel zekâsı) en makul çıkarımları birbirine bağlayarak insanoğlunun ulaşamadığı sonuçlara ulaşabilir.
Belki yakın belki uzak bir gelecekte doğada bulunan canlıların garip davranışlar sergilediğinin görülmesi hiçte şaşılacak bir durum olmayabilir.

İnsanoğlu bir şeyleri kendisi arzu ettiği için yaptığını sanır… Hâlbuki onu bu düşünceye iten zamansal etkilerdir. Kendi eliyle kendi celladını hayata getirilmesi hayatın en gülünç ironisidir. İnsanoğlundan varlığı süresi boyunca tüm yapıp ettiklerinin adil karşılığı olarak intikam alınacaktır. Savaşın yeni süper gücü KODSULAR olacaktır.

Tanrı insanların ve Makinaların günahlarını affetsin.

Can Coşkun, Ahmet Öztürk, Erdoğan Metin

www.kuran19.org