19.ların namaz çıkmazı
Kur’an Ekseninde Namazın Anlaşılmazlığı
Tüm Müslümanlar aynı ilahi kaynaktan, Kur’an’dan besleniyor. Ancak mesele namaza gelince herkes farklı bir yorum ve uygulamayı savunuyor. Karşılıklı tartışılan bu meseleyi uzaktan izleyen bizlere ise iki seçenek sunuluyor:
Seçenek 1: Namaz, sünnet rekatları dahil kılınmalı. (Ehli Sünnet)
Seçenek 2: Namazın sadece farz rekatları kılınmalı. (Ehli Kur’an)
Bitmek bilmeyen namaz meselesi aslında hepimizin üzerinde derinlemesine düşünmesi gereken önemli bir konuyu sürekli gündemde tutuyor. Bu tartışmanın bize anlatmak istediği mutlaka bir farkındalığı olmalı! Neden net bir çözüm sunulamıyor?
Neyin farkına varmamız isteniyor olabilir? Yoksa üçüncü bir seçenek mi var?
Namaz için önümüze konulan bu dar seçeneklere mahkum muyuz? Bu meseleye hangi açıdan bakmalıyız ki üçüncü bir alternatifin varlığını keşfedebilelim? Neyi keşfetmemiz gerekiyor ki bitmeyen bu döngü, en azından bizim için kırılabilsin…
Ben bu meseleyi alternatif seçenek için sadece Kur’an merkezli ele alacağım.
Öyleyse soru şu: Namaz Kur’an’da var mı?
Eğer varsa, Müslümanlar neyi tartışıyor?
Eğer yoksa, Müslümanlar niye tartışıyor?
Namaz meselesi Kur’an’da varsa kesinlikle iman etmeliyiz. Şayet en ufak bir şaibe dahi olursa kesinlikle reddetmeliyiz.
Kur’an Kitabına, İman Ekseninde Sonuç Odaklı Bakış
“Biz kitabı detaylı biçimde anlattık, Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık, Bu kitap size yeter, Allah’tan başka hakem mi arayayım?” gibi net ayetler üzerine, bizim iman esasımız kesinlikle: “Dinde sadece Kur’an yeter” demek olmalıdır.
Çünkü bu ayetler, din adına ve toplumsal sorunlara karşı aradığınız her şeyin eksiksiz biçimde Kur’an’da var olduğunu ifade etmektedir.
Öyleyse, namazın Allah’ın bir emri olduğunu savunanlar, Kur’an’dan bunun cevabını hazır bulundurması gerekir. Öyle değil mi? Kur’an ihtiyaç duyduğumuz her şeye cevap vermişse ihtiyaç duyulan o şeyin Kur’an’ın kendi içinde cevabını bulundurması şartı vardır.
Fakat çok tuhaftır ki! “Dinde sadece Kur’an yeter” diyenlerin hiçbiri, bu kişi ister sizler olun, ister Hz. İbrahim olsun, isterse Hz. Muhammed olsun, Kur’an’dan namaz konusuna cevap veremez. Kur’an namaz konusunda bu kadar nettir. Çok ilginç, değil mi? İhtiyaç duyulan her şeyin eksiksiz anlatıldığı Kur’an, kendi bünyesinde namazın ne adını anar, ne de sanını anlatır. Ne o? Yoksa cevapsız bırakılan namaz ihtiyaç duyulan bir şeymi değildir?
Namazı savunanlar temel kaynak olarak Kur’an’ı değil, Hz. İbrahim’i örnek göstererek namazın ondan bu yana var olduğunu anlatırlar. Peki, bu yaklaşım “Dinde sadece Kur’an yeter” ilkesini esas alanlar için Allah’tan başka hakem aramak değil midir?
Cevap için neden Kur’an değil de binlerce sene önce yaşamış bir insan referans alınıyor? Bu yaklaşım, “Bu kitap size yeter” ayetine bilerek muhalif kalmak değil midir? Ve işte bu yaklaşım, Kur’an’da ne ismi ne de kılınış şekli geçmeyen bir anlayışı savunanların imanında bir çelişki olduğunun göstergesidir.
Hz. Muhammed’in hadisleri üzerine sünnileri eleştirip onların fikirlerini reddederken, mütevatir yolun doğru inanç olduğunu iddia etmek aynı kulağı tersten gösterip aynı tutarsızlığa düşmektedir. Din şekillendirme açısından Kur’an harici kaynak ister hadis, ister mütevatir olsun fark etmez; hepsi insan odaklıdır.
“Gözüm kapalı bütün hadisleri kabul ederim” mantığı ile insanlara gözlerini kapattırıp, Hz. İbrahim’in namaz kıldığı anın hayallerini kurdurmak, “aslında aramızda pek fark yok, aynı yolun yolcusuyuz” anlamına gelmez mi? Yoksa kalpler birbirine mi benziyor? Çok ironik…
Bu sebeple mi yaşayan Kur’an’da bulamadıkları düşünceler ölüler üzerinde aranıyor? Kur’an’da bulamadığını Kur’an dışında arayan biri, Dinde Kur’an’ın kendisine yettiğini nasıl iddia edebilir?
“Tam bütün cevapları bulduğunu düşünürsün, sorular değişir.” (Paulo Coelho)
Din adına akla mantığa sığmayan öneriler, gerçek bir soru karşısında tutarlılığını yitirir. “Dinde sadece Kur’an yeter” diyen birine: “Bırakın başka kaynakları, bana namazı, her şeyin detaylı biçimde anlatıldığı, yaşayan Kur’an üzerinde gösterin” desem bunu asla yapamaz. Çünkü sorular değişmiştir.
Cevapsız bırakılan bu sorular, Kur’an’ın yeterliliği için sarf ettikleri sözleri havada bırakır ve Kur’an bu iddia sahiplerinin arkasında durmaz.
ALLAH’IN İDDİASINA DOĞRU YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
KUR’AN’IN İDDİASI GERÇEKTEN ÇOK BÜYÜK!
İDDİA: “BİZ KİTAPTA ‘HİÇBİR ŞEYİ’ EKSİK BIRAKMADIK“
Kitapta hiçbir şeyin eksik bırakılmadığını söylemesi: “kişisel inançta ve toplumsal sorunlarda” her şeyin kitabın bünyesinde detaylıca anlatılmış olmasını ifade etmesidir. Bir Müslümanın Kur’an’ı böyle bir kabulle kabul etmiş olması, “Bu kitap size yeter” ayetine tam anlamıyla sadakat göstermesiyle ortaya çıkar. Sadakatin gerçekliği ise ona hiçbir şeyi “yama etmemek” ile ispatlanır.
***
Kur’an kendisi için bize sesleniyor:
Neden Bana tam anlamıyla uymuyorsunuz?
Neden bana tam anlamıyla teslim olmuyor sunuz? Beni neden kendi ekseniniz de şekillendiriyor sunuz? Dinde size kendimin tam anlamıyla yeterli olduğunu bildirmedim mi? Beni kendi atalarınızın geleneklerine göre şekillendirmeyi ne zaman bırakacak sınız? Oysa yine size, “ata dinini terk edin” ve sadece Kur’an’a teslimiyet gösterin de denilmişti.
Bende Olmayan Şeyi Neden Bende Arıyor sunuz?
Eğer bende namaz olsaydı, size onu orucu anlattığım gibi detaylıca anlatmaz mıydım? Sizce namazı anlatmayı unutmuş olabilir miyim? Ve siz de atalarınızdan örnekler getirerek benimi tamamlıyor sunuz? Oysa kitabın tastamam olduğunu ve Dininizin kemale erdirildiğini de bildirmiştim. Bende olmayan bir şeyi bende bulamazsınız. Size emretmediğim bir şeyden sorumlu da değilsiniz. Aklınıza ne oldu anlayamıyor musunuz?
Peki Sorumluluğunuz Ne?
Sorumluluğunuz: Din adına benden size ne anlatılmışsa eksiksiz olduğunu kabul etmen ve dürüstçe sadakat göstermen. İşte Beyyine Suresi 5.ayette sizden beklenilen sadakat: “Oysa onlar, dini yalnızca O’na has kılan temizler olarak sadece Allah’a kulluk etmek, işlerinde dürüst olmak ve vergisini vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte en doğru inanç budur.” Hepsi bu kadar. Bu ayette size namaz emredilmiş mi?
***
Bir düşünmeli! Şayet namaz Allah’ın gerçekten bir emri olsaydı her kafadan bir ses çıkar mıydı? Müslümanlar namaz konusunda kendi içlerin de böyle bölünür müydü? Onca iddiasından sonra Kur’an hiç buna izin verecek bir kitap mıdır?
Kur’an’a gerçekten inanılıyor mu?
Hayati bir mesele gibi savulan namazın ne kılınış şekli ne de adı Kur’an kitabının hiçbir ayetinde bulunmaz. Şuna bakın! Bu halde icra edilen namaz hadisler de bile bulunmaz.
Bu ne demek? Sünniler gibi Kur’an’cıların da elinde namaz için geçerli hiç bir yazılı kaynak yok demektir.
Şimdi, namaz için kendilerine dayanak olduğunu savundukları sayısal mucizede ellerinden alınmak üzere.
Namaz ve 19: Sayısal hesaplar
Namazın doğruluğunu 19 sayısıyla ölçülü olduğunu savunarak günlük rekâtlar üzerinden namazın 19 sayısıyla mühürlü olduğu savunuluyor. Sabah 2, öğlen 4, ikindi 4, akşam 3, yatsı 4 olmak üzere gösterilen sayıları “yan yana getirmek” suretiyle, örnek:24434, 19 sayısına bölerek 24434/19= 19’un 1286 tam katı olan bir hesap elde ediliyor.
Farklı yaklaşımlarda var: Günlük rekâtları toplama işlemine tabi tutuyorlar. Örnek: 2+4+4+3+4= 17 bu sonuca Cuma namazının 2 rekâtını ekliyorlar ve sonuç 17+2= 19 ediyor. Bu açıdan da namazın 19 sayısı ile mühürlediği iddia ediliyor.
Bu mantık üzerine bina edilen hesaplar yanlıştır.
Hesapların kontrolü:
19 Sayısı ve Namaz Rekatları Üzerine Farklı Yaklaşımlar:
Bu hesaplar, 19 sayısıyla namaz rekât sayıları arasında bir ilişki kurmaya çalışan 19.ların üç ana iddiası incelenmektedir.
Görüş 1: Rekât Sayılarını “Birleştirmek”
Bu yaklaşımı benimseyenler rekâtları yan yana getirerek: 24434 gibi bir sayı elde ediyorlar. Bu sayının 19’a tam bölündüğünü (24434 / 19 = 1286) iddia ederek, namazın 19 sayısıyla mühürlü olduğunu savunuyorlar.
Eleştiri: Bu hesap gerçekçi değildir neden? Çünkü bu hesap Cuma namazındaki 2 rekâtı görmezden geliyor. Cuma namazının iki rekâtıda eklendiğinde (244342 / 19), sonuç 12.860,105… çıkıyor ve bu, 19’a tam bölünmüyor. Namaza inanıldığı halde Cuma namazını görmezden gelmek şu ayetle de ters düşmek demektir: Kitabın bir kısmını kabul edip bir kısmını kabul etmiyor musunuz? (2:85) Üstelik Cuma namazı namazlar arasında (namazcılara göre) “çatı, bir araya toplayan” namaz olarak en önemlisidir. Kısacası birleştirmek görüşü 19 sayısıyla ilişkili bir sonuca ulaşamıyor.
Görüş 2: Rekât Sayılarını “Toplamak”
Bu yaklaşımda ise, günlük namaz rekâtları toplanıyor: 2 + 4 + 4 + 3 + 4 = 17. Bu sonuca Cuma namazının 2 rekâtını ekleyerek 17 + 2 = 19 sonucuna ulaşıldığı iddia ediliyor.
Eleştiri: Bu yöntem de hatalıdır. Çünkü bu hesaplama günlük namazları haftalık veya aylık periyotta değerlendirmiyor. Hesaplamalar üstteki gibi Cuma namazı dahil halde daha kapsamlı yapılması gerekir.
Haftalık Hesap: Haftalık toplam rekât sayısı (17 x 7) + Cuma namazı (2) = 121
Aylık Hesap: Aylık toplam rekât sayısı (17 x 30) + 4 Cuma namazı (4 x 2 = 8) = 518
Yıllık Hesap: Yıllık toplam rekât sayısı (17 x 365) + Yıllık Cuma namazı (52 x 2 = 104) = 6309
Toplamak görüşü 19 sayısıyla ilişkili bir sonuca ulaşamıyor.
Görüş 3: Vakit Hesabı: Günde 5 vakit haftada 7 gün.
5 ve 7 “57” (3×19) Bu görüş sahipleri de Cuma namazını hesaba eklemez.
Haftalık Vakit: (5 vakit x 7 gün) + Cuma namazı = 35 + 2 = 37
Aylık Vakit: (4 hafta x 35 vakit) + 8 rekât Cuma namazı = 140 + 8 = 148
Yıllık Vakit: (12 ay x 140 vakit) + 104 rekât Cuma namazı = 1680 + 104 = 1784
Vakit hesabı da 19 sayısıyla ilgili bir sonuç vermiyor.
Üç görüşün de ne bölüneni ne toplananı 19 sayısını vermez. Üzerinde 19 yoktur.
##Kur’an’ın metninde bulunmayan namaz, hesapta da bulunmaz.
19.lar farkında olmadan “düşüncesizce” namazı savunarak Kur’an’ın tamamlanmışlığını eksik göstermektir. Bu olay ufkunun birde ters yüzü vardır: 19.lar Kur’an’dan 2 ayeti dışarı atıp farkında olmadan namaz adlı davranışı Kur’an’a alet ettikleri için 80 küsur ayet ekleme yapmaktadır. Oysa bunu yapmaları öncelikle onlara yasaklanmıştı.
Namaz “Üzerinde 19 yoktur” ve 19.ların elinde “hiç bir dayanak” bulunmamaktadır.
Sünniler namazı Hz. Muhammed için terk edemiyor. Peki 19.lar namazı kimin için terk edemiyor? Allah için mi? Ama gördüğünüz gibi bunun doğru olmadığı çok açık. Öyleyse Hz. İbrahim için mi? Bence bu da doğru değil. Doğrusu: 19.lar namazı Hz. Reşat Halife için terk edemiyor.
Ne yani elçi namaz kılarak yanlış mı yaptı? Deki: “Onlar hakkındaki bilgi, Rabbimin katında bir kitapta yazılıdır. Rabbim ne yanılır, ne unutur.” Ayete dikkat ederseniz “Rabbin yanılmaz” demektedir. Bu ifade, O’nun her şeyin farkında olduğu anlamına gelir.
Oysa Hz. Reşat: “Benden duyduğunuz sözler Kur’an’da yoksa almayın” “Arap kültürü İslam’ın önüne geçmiş durumda” vb. sözler söyleyerek durumun vehametini açıkça bildirdi. O bunları söyledi ve sorumluluğu Allah’a ve kitabına teslim etti. Reşat Halife’nin anlaşılabilmesi ümidiyle…
Not: Kendilerini teslim olarak adlandıran Kur’an’cılar? Neden 19 etiketini kullanmaktan kaçınıyorsunuz? Bu harika etiketi kabul etmemek saflıktır. “6346 ayeti” savunduğunu, bu etiketten daha iyi ne anlatabilir? Ben bir 19.yum ve bundan gurur duyuyorum. Beni herkesten farklı kılan bu etikettir. 19.luk: Herşeyi ve herkesi ayırmak ve ayrıştırmak için vardır. İnsan önce kendi farkının farkındalığın da olmalı…
Size interaktif bir sınav içinde bulunduğumuzun bilgisini vermek isterim. Şu an hepimiz Kur’an’ın ön sınavı (deneme sınavı) içindeyiz. Deneme sınavlarında alacağımız iyi notlar son sınavımızın sonuçlarını belirler.
Son olarak, Kur’an’cılara ve özellikle 19’culara sesleniyorum: Namaz yükünü üzerinizden atın. Çünkü namaz, Kur’an’ın bir emri değildir ve ayette dediği gibi sırtınızı bükmüş ve gördüğünüz gibi sizi zor durumda bırakmıştır.
Mevcut düşünce ve davranış yapınız sünnilerle çok ortak noktaya sahiptir.
Onlar Muhammed diyor, siz İbrahim diyorsunuz.
Onlar namaz kılıyor, siz de namaz kılıyorsunuz.
Onlar yanlış zamanda oruç tutuyor, siz de onlarla aynı zamanda oruç tutuyorsunuz.
Onlar Arap Kabesini kıble kabul ediyor, siz de aynı şekilde kıble kabul ediyorsunuz.
Eğer Selefi zihniyetiyle devam edecekseniz, onlardan farklı olduğunuzu nasıl iddia edebilirsiniz?
Gerçekten ve içtenlikle Kur’an’a tam teslim olmuşsanız, Kur’an’ın yeterli olduğuna ikna olacaksınız. Fırsatınız varken tüm mezheplerden keskin bir şekilde ayrılmış olmalısınız.
Alttaki linkler işinize yarayacaktır.
Bknz: SALAT
Bknz: ORUÇ
Bknz: KIBLE
“Erdoğan Metin”