Günümüzde ortaya çıkmış ve Hz. Muhammed’in kendisinden 11 bin sene evvel yaşamış bu medeniyeti Hz. Muhammed’in bilme ihtimali var mı? Dürüst olalım! Göbekli Tepe günümüzün gerçeğidir. Öyleyse tüm ayrıntıları ile nasıl Kur’an’da bulunabilir?
Hz. Muhammed ve Kur’an:
Bazı insanlar, Kur’an’ın Sümer medeniyeti kaynaklı olduğunu iddia ederek, Hz. Muhammed’in Kur’an kitabını Sümer tarihini referans alarak yazdığını söylüyor. Bu iddianın sahiplerini dürüst olmaya çağırıyoruz! Eğer Hz. Muhammed, herkesin bildiği Sümer gerçeklerini temel aldıysa, Sümer’den binlerce yıl önce var olan ve Kur’an’da tüm detaylarıyla ile anlatılan Göbekli Tepe gerçeğini nasıl açıklayacaksınız?
Gelin bu düşünce sahiplerinin yanılgılarını kendilerine gösterelim. Çünkü yanıldıkları çok açık.
Bu çalışma Kur’an’ı bir insan uydurmıştur diyenlere karşı bir manifestodur.
Şüphesiz Kur’an yerin ve göklerin gizemini bilen alemlerin Rabbi olan Allah tarafından indirilmiştir.
GÖBEKLİ TEPE
Bir muamma konusunun Kur’an kitabı kaynaklı aydınlatılması üzerine karşınızdayım. Yeni konumuz meşhur Göbekli Tepe’ dir. Hani, kimilerinin kutsal sayarak ziyaret ettikleri el açıp dileklerde bulunduğu yer…
Sunacağım bilgi, 12 bin senelik tarihi doğrulayıp aydınlatan, DAYATILMIŞ bir tarihi ise tamamen yalanlayan nispettedir. Bu yazı tüm otoritelere karşı dik bir duruştur.
Yapacağım sunum, her zamanki gibi Kur’an ayetleri ile tarihin birbirine tam manasıyla örtüştürülmesiyle ilerleyecektir. Keyfi yorum yapmadan, sadece ayetlerin cümleleri ve onları tanımlayan sayıların tarihin kendi damgaları ile eşleyip denklemler sunacağım.
Ancak, her şey ortaya çıkıp açıkça döküldükten sonra göbekli tepedeki bırakılan izler üzerine bende bazı görüşlerimi söyleceğim. O kısmın doğruluğu tartışmaya açıktır. Fakat, ondan önce yapacağım sunum benim değil, Göbekli Tepe hakkında tamamen Kur’an kitabının anlatımları olacaktır. Allah’ın Kur’an kitabını hayata denk biçimde tasarım ettiğini göreceksiniz ve ayetlerini tanıyacaksınız.
“O Allah’ki herşeyi sayılarla hesap edip tasarımlamıştır.” (Cin S.28.ayet)
Kur’an kitabı kendisi için “gerçeklerin kitabı“ der ve ekler, “rakamlanmış bir kitaptır o“ ve “Biz kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık”
Bu ifadeler bize şunu ima eder. “Olayları, karakterleri ve hayata damga vuran her şeyi, tam manasıyla öğrenip çözmek istiyorsanız, kitap ile görseli mantığı ve sayıları dikkate alın.” İşte kitap bunu gerçekleştirenlere üstün akıllılar der ve onlar için ilimde derinleşenler der…
Doğrudur ki bir bilgiyi herkes yorumlayabilir, sekiz milyar insan demek, sekiz milyar fikir var demektir. Şu anda buna en güzel örnek ise hakkında her kafadan bir ses çıkan göbekli tepedir.
Yine doğrudur ki herkes kendine göre yorum yapabilir. Kimisi kutsal mabetler diyor, kimisi insanlığın ve medeniyetin beşiği diyor vs.
Bu tür fikirlerin içinde bize düşen tercih, o fikirler içinden sadece belge ile sunum yapan kimselerin fikirlerini tercih etmek olmalıdır.
Bu anlamda karşımızda her zaman iki tip insan vardır. 1- Elinde sağlam bir argüman ile gelenler 2- Elinde kendi zannettiklerinden başka bir şeyi olmayanlar.
Doğru tercih, akla yatkın, belge niteliği taşıyan bilgiyi getiren kimse ona inanmak olmalıdır.
Hakkında çok az bilgiye sahip olduğumuz Göbekli Tepe’nin geçmişi de, geleceği de bir o kadar karanlık ve karmaşıktır. Yalnız benim elimide yaratıcımızım verdiği meşale var. O meşalenin ışığıyla sizlerde gerçeği göreceksiniz. Garanti ediyorum.
Besleyen (Rahman) ve Koruyan (Rahim) Allah’ın adıyla.
Göbekli Tepe, 12 bin senelik bir kompleksler bütünüdür. Bunu karbon testlerinden elde edilen bilgiler üzerine bilmekteyiz. 12 bin senelik bir zaman geçmişi, MÖ mini bir buzul çağının yaşandığı zamanlara denk gelmekteymiş. Bunu da geçmişe dönük yapılan araştırmalar neticesinde bilmekteyiz. Bu ise bize, göbekli tepeyi inşa edenlerin insanlığın bilinen en eski tarihi olduğunu kabul ettirir.
##Ortaya çıkan bu yeni gerçekler şu anlama gelir: Sümer tabletlerinde insanlığın yaratılması üzerine bahsi geçen anlatılar, tamamen amacından saptırılmış keyfi yorumlar bütündür. Sümer tabletlerini okuyup Dünyaya ilk sunan kişi ‘Zecharia Sitchin’ dir. Kur’an’ın salt gerçeklerine kavuşana kadar bende Zecharia Sitchin’nin Sümer tabletlerine getirdiği yorumları destekliyordum. Üstelik onun yaptığı tablet çevirilerini bende sitemde Kur’an’a uygun motiflerini gördüğüm için yayınlamıştım.
Sonra sonra anladım ki Zecharia Sitchin’nin yaptığı yorumlar, Yahudiliğin geleneksel çok tanrılı inancına göre uygun geliştirilmiş yorumlardı. Onun yaptığı şey, kayıp insanlık tarihinde kendi tarihlerini bir yere oturtma çabasıydı. Buna ek insanlığında tarihini kendi kafasına göe dizayn etmekti. Kur’an’dan insanlık üzerine gerçek tarihleri öğrenince -daha eski konularda ortaya çıkan tarihsel olaylar- Zecharia Sitchin’in anlatıklarının hatalı olduğunu fark etmemi sağladı. Buna istinaden Sümer tabletlerine yaptığı çevirileri olduğu gibi çöp kutusuna attım.
Şunu net olarak söyleyebilirim ki Zecharia Sitchin, tarihin en büyük yalancısı etiketi almıştır. Okuyacağınız bilgiler onu ve Smer tabletleri çevirilerini tamamen yalanlıyor. Şunu da ekleyeyim, Zecharia Sitchin’nin Anunnaki yalanı ortaya çıkınca, Anunnaki tanrılarına inanmış olan kimseler ortada kaldı. Fakat onlarda işin kolayını buldu, diyorlar ki; “demek ki Anunnakiler çokkk daha önceden de Dünyada bulunmuşlar…” dumura uğramak diye buna denir.
Şimdi konuya dönelim.
Göbekli tepe “1963″ yılında, İstanbul Üniversitesinin Chicago Üniversitesi ile birlikte yürüttüğü, Güneydoğu Anadolu Tarihöncesi Araştırmalar Projesi, yüzey araştırma çalışmaları sırasında tespit edilmiştir.
Arkeolojik değeri ortaya çıkınca “1995″ yılında kazı çalışmaları başlatılmıştır. Toprak altında gömülmüş halde büyük bir alanı kaplayan bu yer için, o tarihten bu yana elde edilen bilgiler MÖ “11400″ tarihlerine denk gelen bir yapılanma olduğu ve bu yapıları inşa edenlerin MÖ 8000 lerde hiç iz bırakmadan ortadan kaybolup yok olmasıdır.
Çok büyük bir alanda öbek öbek yuvarlak spiral taş duvar örüntülerinin ve bu duvarların içinde “T” şekli verilmiş, genelde 12, birkaçında ise 13 dikili taştan oluşan bu kompleksin, kimler tarafından neden yapıldıkları hususunda açıklayıcı hiçbir fikir yoktur.
İnsanlık için ciddi bir sorun haline gelen Göbekli Tepe, insanlığın geçmişi olması münasebetiyle haklı olarak insanlık kendini bu tarihi anlamak ve yorumlamak zorunda hissetmektedir. Üstelik ortaya çıkan bu sanatsal yapıların tamamı toprak altındadır. Toprak altında olmasına dair yapılan açıklama, “eserlerin toprak altına gömerek koruma altına alınmış” olması fikridir.
MÖ yaşanmış olan mini buzul çağına denk gelen bu komplekslerin, neden toprak altında olduğuna dair ortaya attıkları mantık budur.
Tüm bu soruların cevaplarını vereceğim. Hiç bir soru havada kalmayacak.
Gerçekten de km lerce alanı kendileri mi kapatmıştır? Kendileri kapattıysa neden kendilerinden hiç iz yok onlar nereye gittiler?
Tamamı toprak altında kalmış binlerce metre kare alan ve her şeyiyle ortada duran bir gizemler bütünü…
Not: Göbekli tepe için kutsal tapınaklar ifadesi kullanılıyor. Asla kutsal değildir! Tanrı kutsal mekanları gömmez, yaşatır!
Göbekli tepe için üstteki açıklamalar üzere fikir adamlarının açıklamalarını belli başlıklar altında toplayalım.
1- 12 bin senelik tarih damgası.
2- Toprak altında olup üzerinin kapatılması.
3-MÖ en eski insan medeniyeti. MÖ 11400
4- Mini bir buzul çağının yaşanmış olması.
5- Sanatsal birçok dikili taştan oluşan kompleksler olması.
6- Hiç iz bırakmadan yok olan bir halk olması.
7- 1963 senesinde keşfedilmesi ve 1995 senesinde kazı işlemlerine başlanması.
Evet, Göbekli tepe için elde olan veriler bunlardır.
Göbekli tepe kompleksleri kesin ve ortak bir dille “insanlık tarihi boyunca ortaya çıkarılmış en eski yapılanma” olduğu kabul edilmektedir. Bu sebeple yapılacak araştırma da Kur’an’daki sıralamaya göre en eski kavimler üzerine olmalıdır.
Bir prensip vardır. “Doğru cevabı almak için doğru soruyu sormalısın.” Bu prensip üzerine hareketle,
Kur’an’da en eski kavim Nuh’tur. Nuh kavminin tufanı ise bir tarihin kapanıp yeni bir tarihin başlamasıdır. Üstelik o yeni tarihle birlikte İNSAN FORMUDA yenidir. Nuh ve Nuh kavmi görünüş olarak bizden farklıdır. Ezoterikler onlara selenist “sürüngen” diyor.
Not: Nuh ve gemisi neyin nesidir? Detaylı bilgi için bu link: NUH VE GEMİSİ
Not: Nuh Tufanının tetikleyicisi olan etken nedir? Detaylı bilgi için link: ATRON
Göbekli tepe için en güzel başlangıç Nuh’tan sonra gelen ilk kavmin hangi kavim olduğuna bakmaktır. Kur’an Nuh’tan sonra gelen ilk kavmin Hz.Hud’un gönderildiği “Adin kavmi” olduğu bilgisini verir.
Hz.Hud’un, Adinlilere gönderildiğini belirten ayetler alttadır:
Araf Suresi, 65: Adine kardeşleri Hud’u gönderdik, … dedi ki, …
Araf Suresi, 69: “Sizi uyarmak için aranızdan bir adam aracılığıyla Yaratıcınızdan size bir öğüt gelmesine mi şaşırdınız? Nuh kavminden sonra sizi halifeler yaptığını ve “sizi yaratılışta gelişiminizi üstün tuttu”ğunu hatırlayın. Şimdi Tanrının lütuflarını hatırlayın da kurtuluş bulun.”
Kur’an kitabına göre en eski kavim, Nuh’tan sonra yeryüzüne ilk yerleşen “Adin” lilerdir.
## Adinliler kimlerdir, nerede yaşamıştır, Adin ismini ne zaman almışlardır?
Adin sözcüğünü, Göbekli tepeyi bünyesinde tutan Urfa sözcüğü üzerinden aradım. Urfa en eski tarihi yerleşim merkezi olduğundan birçok kez isim değiştirmiş fakat Adin ismini hiç almamış. Yalnız Urfa’nın çok önemli bir yeri var. O yer Harran ovasıdır. Harran Ovası, Urfa’yı ve çevresini besleyip doyuran en büyük verimli arazidir. Engebeli bir arazi olmayan Harran Ovası, dört tarafını çeviren Fırat nehri ile bolca sulanabilen büyük bir bölgedir.
Kültürel zenginliği ve arazilerinin verimliliği, Doğu ve Batı dünyası arasındaki ticari “yolların” keşisme noktasında olması, tüm tarih boyunca çevresinde yaşayan milletlerin dikkatlerini üzerinde toplamıştır. Anadolu’dan Mezopotamya’ya, Mezopotamya’dan Anadolu’ya olan ticaret “yolu” binlerce yıl Harran üzerinden yapılmıştır. Bu ise tarihi kentte zengin bir kültür birikiminin oluşmasına neden olmuştur. Batı ve Doğu dünyası arasında ticareti ve kültürel alışverişi sağlayan ticaret “yolları” buradan geçmiş ve merkez olarak burada birleşmiştir. Tarihin ilk devirlerinden itibaren birçok medeniyete ve kültüre beşiklik yapan Harran, Dünyanın en önemli coğrafyaları arasında koşulsuz ilk sıradadır. Suriye, Irak ve Doğu Anadolu bölgelerini birbirine bağlayan yolların geçtiği çok kritik bir yerdedir.
Çivi yazılı kaynaklarda Harana, Harrān şekillerinde görülen isim, Akkadca “yol, yola çıkma ve kervan” anlamlarını taşıyan harranu kelimesinden gelmektedir. Burası, İlkçağ’da Anadolu, Suriye, Mezopotamya “kervan yollarının” Orta Çağ’da ise “İpek yolunun” Musul, Sincar, Re’sül‘ayn, Halep uzantısıyla Irak ve Urfa’ya, oradan da İç Anadolu’ya bağlayan “ana yolların kesiştiği nokta olmuştur” hem büyük bir ticaret merkezi, hem de çok önemli bir ziraat merkezi görevini üstlenmiştir. Aynı zamanda Harran, eski devirlerde Mezopotamya putperestliğinin en önemli merkezlerinden de birisidir. “ay tanrısı Sin ile güneş tanrısı Şamaş’ın” mâbedleri buradaydı. Tufandan sonra yeryüzünde tesis edilen ilk şehir Urfa olduğu düşüncesi çok kuvvetlidir. Meşhur Arap tarihçisi Ebul Faraç‘a göre de Urfa, Nuh Tufanı’ndan sonra yeryüzünde kurulan ilk yedi yerleşim merkezinin ilkidir ve en önemlisidir.
Yeni yapılan arkeolojik kazılarla şehrin tarihinin milâttan önce 6000’lere kadar gittiği anlaşılmaktadır. Harran’dan ilk defa milâttan önce II. binyılın başlarına ait Kültepe, Mâri ve Ebla tabletlerinde bahsedilir. Bu tabletler arasında, Harran’daki Sin Mâbedi’nde bir antlaşma imza edildiğine dair bir belge bulunmaktadır. Yine II. binyılın ortalarında Hititler’le Mitanniler arasında yapılan bir antlaşmada Harran’daki “ay ve güneş tanrıları şahit tutulmuştur.” Bâbil, Hitit, Asur tabletlerinde Harran’dan sık sık bahsedildiği görülmektedir. II. binyılın sonlarına doğru bölgeye Arap yarımadası kökenli Ârâmîler gelerek buraya hakim olmuş ve “Bit-Adini” adıyla bilinen bir krallık kurmuşlardır.
Evet işte aradığımız “Adin” ismi buradadır. Adin ismini Urfa’ya değil, Harran’a vermişlerdir. Bundan ayrı olarak kalın harflerle belirttiğim diğer bilgiler ise, son derece önemlidir! Hepsini açıklayacağım…
Anlaşılmıştır ki Göbekli tepe adlı yer ve onun gibi yeni yeni ortaya çıkan birçok tepe, Kur’an’daki adını işte buradan almıştır. Adin isminin Urfa şehrinin üzerinde görünme-mesinin sebebi, ilk yerleşim bölgesinin Urfa merkez değil Harran merkezli olmasındandır. Bu sebeple Urfa üzerinden Adin sözcüğü görünmez. Fakat Harran üzerinden net olarak görünür.
Şimdi ise bu kısımdaki bilgileri belli birkaç başlık altına alalım,
1- Adinliler
2- Kervan yolları
3- Putperestlik inancı
4- Ay tanrısı Sin ile Güneş tanrısı Şamaş üzerine yapılmış mabetler.
5- Nuh kavminden sonra yeryüzündeki ilk kavim.
6- Tufandan sonra kurulan yedi şehirden ilki.
##Tarihi kısımda alacağımızı aldık. Şimdi ayetlere geçelim ve elde ettiğimiz bilgileri ayetler de bulup Göbekli tepeye hiç kimsenin bakmadığı perspektiften bakarak tüm soruları cevaplamaya başlayalım.
Kur’an’da Adin’lileri bize taşıyan 12 sure vardır ve haklarında geçen bilgilendirme 63 ayette anlatılır.
Hud Suresi 50: Adine kardeşleri Hud’u gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka hükümdarınız yoktur. Siz yalanlar uydurmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz.”
Şuara Suresi 128: “Siz, her yüksekçe tepeye bir mabet inşa edip oyalanıp eğleniyor musunuz?”
Şuara Suresi 129: “Ölümsüz kılınmak umuduyla sanat yapıları mı ediniyorsunuz?”
Şuara Suresi 139: Böylelikle onu yalanladılar, biz de onları yok ettik. Gerçekten, bunda bir işaret vardır,
Ankebut Suresi 38: Ad’ı ve Semud’u da yok ettik. Gerçek şu ki, oturdukları yerler size açıkça belli edilmiştir. ,,,
Ankebut Suresi 40: İşte biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstüne taş fırtınası gönderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimisini de suda boğduk. ,,,
Ahkaf Suresi 24-25: Derken, onu vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, “Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur” dediler. Hayır, o, kendisine meydan okuduğunuz şeydir. Bir rüzgarki onda sonsuz bir azap vardır. Yaratıcının emriyle her şeyi yerle bir eder. Böylece meskenlerinden başka, hiçbir şeyleri görünmez duruma düştüler. İşte Biz, suçlu günahkar bir kavmi böyle cezalandırırız.
Hakka Suresi 6: Adine gelince, onlar uğultu yüklü, çok soğuk bir kasırga ile yok edildiler.
Hakka Suresi 7: O kasırgayı, yedi gece ve sekiz gün, aralık vermeksizin üzerlerine musallat etti. Öyle ki: o kavmin orada sanki içi boş hurma kütükleriymiş gibi yerlere çarpılıp parçalandığını bir görmeliydin!
Zariyat Suresi 41: Adine gelince, onlar da önünde durulmaz, dondurucu bir kasırga ile yok edildi.
Gerekli ayetleri aldık.
##Şimdi ayetlerden belli başlı birkaç başlık altında maddeler alalım.
1- 12 Surede anlatılması,
2- Tarihteki en eski toplum olması,
3- Buldukları her tepeye sanatsal bir anıt yapmaları,
4- Çok soğuk bir rüzgar ile ortadan kaldırılıp taş fırtınası ile üzerlerinin kapatılması…
5- Oturdukları yerlerin tüm insanlığın bildiği bir yerde olması,
6- Yok etne fiilinin birden fazla yerde açıkça belirtilmesi,
Şimdi en üstteki şıkları buraya alalım ve ayetlerden çıkan maddelerle eşleyelim.
1- 12 bin senelik tarih damgası. “Eşleşti”
2- MÖ en eski insan medeniyeti. “Eşleşti”
3- Birden çok tepede sanatsal yapılar. “Eşleşti”
4-Mini bir buzul çağının yaşanmış olması. “Eşleşti”
5- Kervan yolunda olup, toprak altında kalması. “Eşleşti”
6- Hiç iz bırakmadan ortadan yok olan bir toplum olması. “Eşleşti”
Şimdi tarihi vesikalardan elde ettiğimiz bilgileri de buraya alalım.
1- Adinliler “Araf S. 65 ile doğrulandı.”
2- Kervan yolları “Ankebut S. 38 ile doğrulandı.”
3- Putperestlik inancı “Hud S. 50 ile doğrulandı.”
4- Ay tanrısı Sin ile Güneş tanrısı Şamaş üzerine yapılmış mabetler. “Şuara S. 128 ile doğrulandı.”
5- Nuh kavminden sonra yeryüzündeki ilk kavim. “Araf S. 69 ile doğrulandı.”
6- Tufandan sonra kurulan yedi şehirden ilki. “Araf S.69 ve Hakka S. 7 ile doğrulandı.”
Tüm eşleşmeler ve doğrulamalar net olarak yapılmıştır. Buna söylenecek en güzel söz! “Kitap, görsel hayatın yazınsal senaryosudur” ve Yaratıcımız tarafından bize rehber olarak verilmiştir. İşte elimizdeki meşale, tarihin karanlık diyarlarında bize ışık tutup, yolumuzu böyle aydınlatmaktadır.
Söz verdğim gibi havada kalan hiç bir soru kalmamıştır.
Görüldüğü üzere Kur’an kitabı bize, olan biten her şeyi eksiksiz aktaran bir kitaptır. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık der… Bu sözün ne kadar doğru olduğuna yeniden şahit olduk.
##Şimdi üstteki tüm çıkarımlarını ayet numaraları ve tarih damgası ile belgelemek kaldı. Belgele işlemi Rabbani bir imza olan 19 sayısıdır. Sitemizin adı için de tercih ettiğmiz 19 sayısını bilmeyenler için kısaca açıklayayım.
“Onun üzerinde 19 vardır” (Müddessir Suresi, 30. ayet). Bu söz, her olayın, tarihin veya oluşumun üzerinde ilahi bir imzanın bulunduğunu ifade eder. Cin Suresi, 28. ayette geçen “O (Allah), her şeyi sayı ile hesaplamıştır” ayeti de bu fikri destekler. Bu ayetler bize, hayatta rastgele hiçbir şeyin olmadığını, her şeyin sayısal bir düzenle var edildiğini ima eder. Bu sebeple benim hesaplarım, sadece bu düzeni ortaya çıkarmaya odaklanır. Sonuçlar da bu denklemlerin varlığını karşılıklı olarak doğrular. Hayata ve Kur’an’a bu gözle bakınca, “Hayat bir sahnedir, Kur’an ise o sahnenin senaryosudur, bizler ise oyuncularız” sözü anlam kazanır. Şimdi asıl konumuza dönelim.
Tarihi zaman damgalarını hatırlayalım! Göbekli tepe 1963 senesinde keşfedilmiştir. Bu zaman damgası, 19 sayısı ile Yaratıcı tarafından belirlenmiş bir derstir. Burada 19 sayısını net olarak verir. 1+9+6+3=19 bu 19 tarihli ders ise, bize şunu ima eder! Bu bir ipucudur, bunu takip edip bulun… bundan hareketle bu konu, bir merak konusu olmalıdır. Konuya dönecek olursak,
Kur’an’da Adin halkı 12 Surede 63 ayette anlatılır. Kur’an’ın bu meseleye 12 surede yer vermesi, 12 bin senelik zaman zarfının karşılığıdır. 63 sayısı ise, 19. Yy 63. Senesinin tanımlamasıdır. Böylelikle ilk sayısal denklemini bulmuş oluruz. Şimdi ise, 1963 senesini temsil eden zaman damgasının “1963” senesine bakalım.
Bunun üzerine yapacağım işlem alttadır.
12 Sure 63 ayet üzerinden sayısal hesaplama, kalın sayılar sure numarasıdır.
765+66+67+68+69+70+71+72+1150+51+52+53+54+55+56+57+58+59+60+89+2538+26123+124+125+126+127+128+129+130+131+132+133+134+135+136+137+138+139+140+2938+4113+14+15+16+4621+22+23+24+25+26+5141+42+45+5418+19+20+21+694+6+7+8+5350+896 = 63451
Sure ve ayetlerin toplama işleminden elde edilen sonuç, 63451‘ dir.
Bu sayı kümesi, tıpkı Göbekli tepe tarihi ile 19 sonuçludur. 6+3+4+5+1=19 Ne kadar muazzam değil mi? İnsanı şaşıttığına hiç şüphe yok…
Göbekli tepeyi 19’lu bir tarihte ortaya çıkartan Allah, Göbekli tepe sakinleri olan Adin halkını, kitapta aynı sayı üzerine kodlamıştır. Hatırlatayım! Kur’an kitabı kendisi için gerçeklerin kitabı der ve ekler, rakamlanmış bir kitaptır o der. Yine aynen şöyle de der. Allah her şeyi sayılarla düzenlemiştir. Tanıksınız!
Şimdi lütfen üstte sure ayet hesabından ortaya çıkan 63451 sonucuna bakınız.
Rakamları sıralama şeklime dikkat ediniz! ‘1’_’4+5=9’_’63’ işte karşımızda 1963 senesi. Bu sonuç, göbekli tepenin keşif tarihidir. Yaratıcımız Kur’an kitabında, Göbekli tepenin sakinleri olan Adin halkı üzerinde yaptığı kendi açıklamalarına, keşif tarihi olan 1963 senesini de kodlamıştır.
Sure ve ayetlerden elde edilen mantık denklemlerine, zaman damgası olan 1963 senesini de aynı halde kodlamıştır. Buna da mantığın sayısal belgelemesi denir. Konu tamamen aydınlanmış ve belgelenmiştir.
GÖBEKLİ TEPE KUTSAL DEĞİLDİR. İBRET ALINMASI GEREKEN BİR YERDİR.
Göbekli tepeyi kutsal sayıp oralara gitmek suretiyle bir takım inanç paylaşımları yapanlar, büyük bir şaşkınlık içindedir. Kur’an’da dikili taşlar ve de burçlar üzerine yapılan açıklamalar ve kurban edilen hayvan ayinleri üzerine yapılan ayetlerden bir kaçına bakalım.
Maide Suresi 3: Ölü eti, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanarak ölmüş ya da yırtıcı hayvan tarafından ısırılmış, kestikleriniz hariç, Dikili taşlar üzerine boğazlanan ve fal oklarıyla (Burçlar üzerine) kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar büyük hatadır. Bugün inkara sapanlar, sizin dininizden umut kesmişlerdir.
Maide Suresi 90: Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak sahtekarca yapılan pislik işlerdir. Öyleyse bundan kaçının: umulur ki kurtuluşa erersiniz.
##Altta okuyacağınız bölüm, bilirkişilerin ortak fikriyle göbekli tepeden elde edilen izlenimlerdir.
‘Göbekli tepede büyük sayılara ulaşan miktarda hayvan kemikleri bulunmaktadır. Bulunan hayvan kemiği parçalarının sayısı 100 bini geçmektedir. Ve bu kısım sadece yapılan kazı çalışmalarında çıkan bölümdür. Yapılacak olan yeni kazı çalışmalarında bu sayı astronomik sayıları bulabilir. Bu durum Göbekli Tepe’de çok fazla et tüketildiğini göstermektedir. Bu et tüketimi, çalışanların ihtiyacını karşılamanın yanı sıra, bura da düzenlenen ayinler için şölenler de tüketilmiş kurban törenleri olmalıdır. Kemiklerin büyük bölümü ceylan ve yabani sığır olarak tanımlanmıştır. Diğer hayvan kemikleri kızıl geyik, yaban domuzu vb.. Asıl ilginç olanı ise bu dolgu içinde hayvan kemiklerinin yanı sıra insan kemiklerine de rastlanmasıdır. Bunlar da aynı hayvan kemikleri gibi kırılmış küçük parçalar halindedir.’
ADİNLİLER BİRDEN BİRE ORTADAN KAYBOLUP GİTMEDİLER.
ONLAR YEDİ GÜN SEKİZ GECE ARALIKSIZ VE AMANSIZ BİR SOĞUK İLE DONDURULUP BUZ OLDUKTAN SONRA ŞİDDETLİ FIRTINA İLE PAÇALANDILAR:
Parçalanmış ve ufalanmış insan kemikleri, Hakka Suresi 7. ayetinde belirttiği üzere, ‘İçi boş hurma kütükleri gibi yerlere çarpılıp parçalanarak yok edildi’ açıklamasında geçer.
Fussilet Suresi 53: Biz ayetlerimizi hem görselde hem kendi benliklerinde onlara açıkça göstereceğiz. Öyle ki, şüphesiz onun (Kur’an’ın) gerçek olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Her şeyin üzerinde Yaratıcının tanık olması yetmez mi?
##Konun Kur’an anlatısı burada bitmiştir. Bundan sonrası sadece sohbet amaçlıdır. Asla tam gerçeğin ifadeleri değildir. Bana göre en muhtemel olasılıklardır.
GÖBEKLİ TEPE ÜZERİNE KENDİ YORUMLARIM:
Adin halkının göbekli tepelere o dikili taşları neden diktiklerinin ve üzerlerindeki sembollerin bir kaçının hangi anlamlara gelebileceğinin yorumlarını yapacağım. Oldukça fazla sembol vardır hepsine bir yorum yapmaya çalışmak Adinlilerin saçmalamak üzere yaptığı eserleri kadar saçma olacaktır. Sadece en temel bir kaçını ele alarak üzerinde bir iki laf etmiş olalım. Bu kısımda okuyacağınız açıklamalar benim fikirlerimdir ve tartışmaya açıktır.
Göbekli tepedeki T şeklindeki dikili taşların en muhtemel manaları bana göre şunlardır. Adinlilerin yaptığı bu mabedler: örnek resim.
Göbekli tepedeki sütunlar aynı anda birden çok anlamı bünyesinde barındırmaya çalışan 12 dikili taştan oluşur. Adin mabedlerini temsil ederler ve sanatsal bir çalışma ile 3 boyutlu işlenmişlerdir. Tamda bu sebeple 3 boyutlu bir eser ile inançlarını ve hiyerarşi anlayışlarını böyle resmetmeye çalışmışlardır. O üç boyutun içine resmettikleri imgeler muhtemelen şunlardır.
1-12 Sütun sayısı, 12 ay olan sene sayısının temsilidir.
2-12 Sütun sayısı 12 burcu ve onları temsil eden hayvan imgelerinin temsilidir.
3- 12 Sütun 12 Gezegenin temsilidir.
4- En büyük 2 sütun, Dişiliğin ve Erliğin temsilidir.
5- O 2 büyük Sütun, Şamaş Güneş ve Ay Sin tanrısının temsilidir.
6- Şamaş Güneşi, erliği temsilendir. Sin ise Ay’ı, dişiliği temsilendir. Bu ikisin etrafındaki küçük sütunlar ise, ikisinin cinsel birlikteliğinden yeryüzündeki yaşam formlarının üretilmesinin temsilidir.
Bir başka kazı çalışmalarında 13 sütunlu bir öbek daha bulunmuştur, bunun açıklaması ise, 13 gezegenin varlığına binaen, 13 burç inancı olabilir. Ki 13 burç inancı taşıyan kimseler şu an yine vardır. 13 burç inancı yaratıcının açıkça belirttiği 12 ay sayısına +1 ay daha eklemek suretiyle yaratıcıya karşı asilik ve çizgiyi aşmak anlamına gelir. Çünkü 13. ay inancı, Evrenin açıkça sergilediği görsel hayat anlayışına terstir ve bunu Kitapta Tevbe Suresi 36. ayetinde açıkça şöyle belirtmiştir.
Tevbe Suresi 36: Doğrusu; Allah’a göre ayların sayısı, Allah gökleri ve yeri yarattığı gün koyduğu ölçü uyarınca on iki (12) dir. Bunlardan dördü kutsal aylardır. İşte doğru anlayış budur. Artık bunda hataya düşmeyin. Ve ortak koşanların sizinle topluca mücadele etmesi gibi siz de onlarla topluca mücadele edin. Ve unutmayın ki Allah doğrularla beraberdir.
Yukarıda belirtmiştim. Tanrı kutsal mekanları gömmez yaşatır…
Bana göre Elçi Hud’un sapık Adinlilere yaptığı uyarılar bu ve bunun gibi çarpık anlayış içindi. Hud Suresi 50: Adine kardeşleri Hud’u gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka hükümdarınız yoktur. Siz yalanlar uydurmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz.”
Allah kendisine muhalif olmayan hiçbir kenti katletmez. Çünkü o ayette belirttiği gibi doğrularla beraberdir ve onların tek destekçisidir. Buna en güzel örnek Hz.İbrahim’in kurduğu ve Yaratıcının “tüm insanlar için en doğru olandır” dediği medeniyetin beşiklerinden biri olan BAALBEK kentidir.
Göbekli tepenin neden yapıldığının neden var olduğunun aaçıklaması şudur. “Urfa Harran” Nuh tufanı sonrası insan oğlunun ilk yerleşim ve yayılım merkeziydi. Bu açıdan Adin kavmi, tarihi medeniyetlerin başlangıç neslidir. Üzerine kuruldukları coğrafya ise konuda belirttiğimiz üzere ticaret yollarının yagane geçiş noktasıdır. Bu topraklara olan rağbet, Harran ve çevresini medeniyet bakımından doğal olarak yükselmesine sebep olmuştur.
Göbekli tepedeki T sütunları o zamanın yöneticilerinin bu topraklarda olan rağbeti daha da artıracak olan sanatsal yapılarıydı. Bu açıdan yapılan sanatsal eserler Harranı ve çevresini bir cazibe merkesi haline getirmiş olmalı. Daha çok ziyaretçi demek daha çok kaynak geliri demektir. Daha çok ziyaretçi ise ortaya koyacağın bir takım eserlerle mümkündür. Harran çevresinde ne kadar yüksek öbek öbek kumul tepeler varsa emin olun onların da altında farklı farklı sanatsal yapılar vardır. Ayette dediği gibidir. Onlar boş bulduğu her yüksekçe tepeye sanatsal yapılar inşa etmiştir.
Dikkat çekmek istediğim çok önemli bir detay daha var. Adinlilerin en çok kullandığı simgelerin başında Yılan motifleri gelir ve yılan simgesine özel bir anlam verdikleri aşikardır. Alltaki resimde gördüğünüz “Urfa Adamı” adlı heykele dikkatle bakınız. Sonrasında yine aynı medeniyete sahip diğer heykele dikkat ediniz!
##Urfa adamı bir ters yüzdür. Unutmamalı ki Adinliler, üç boyutlu sanat eserleri yapmaktadır.
Urfa adamı heykeli, kobra yılan cinsi ile büyük benzerlikler taşır. Alttaki iki resim aynı heykele ait değildir fakat sanki bir yapbozun parçaları gibidir ve birbirine eklediğimizde ilginç bir görsel karşımıza çıkar. Urfa Adamın yüzü Kobra Yılanının başının arka tarafı gibiyken diğer heykeldeki görsel ise, kafasının arkasındaki yüzü gibidir.
Taştan üç boyutlu sanatsal yapılara olan düşkünlükleri göz önüne alınırsa bu benzerlik oldukça dikkat çekicidir. Üzerinde konuşulacak oldukça fazla sembol var fakat ne gerek var?
BU BENİM MANİFESTOMDUR!
“Erdoğan Metin”
Bu içerik tamamen kuran19.org‘a aittir.