ﷲ 

“ARŞ”

İnanç ve bilim, birbirine karşıt iki kutup mudur? Yoksa bilimin henüz keşfettiği gerçekler, kutsal kitaplarda zaten var olan bilgiler midir? Bu yazı, Kur’an’daki “Arş” kelimesinin ardındaki sırrı çözmek için geleneksel yaklaşımları bir kenara bırakıyor. Ayetlerin sayısal düzenini ve dilbilimsel kökenlerini kullanarak, bu kelimenin aslında “Dönence” yani Dünya’nın enlem ve boylamlarını belirleyen o gizemli fenomen olduğunu ortaya koyuyor. Eğer her şeyin bir hesapla yaratıldığına inanıyorsanız, bu hesaplamaların sizi nereye götüreceğini görmeye hazır olun.

Besleyen Koruyan Allah’ın adıyla.

Furkan S. 59: Ki O gökleri ve yeri ve bu ikisinin arasındakileri altı günde yaratan peşinden Arş’a hükmeden Rahman’dır. Bunu haberdar olan birine sorun.

Allah’ın (Evrenin) izniyle size Arş’ı ben tanıtacağım. Bunun ne olduğunun bilgisini alan ilk kişi olarak bu doğal olarak benim vazifem olmuştur. Umarım inanırsınız.

Arş sözcüğü Kur’an kitabında 20 ayette seslendirilir. Yüzlerce mealde Arş sözcüğüne, yönetim merkezi, makam, taht, kürsü, en yüksek mevki gibi çeviriler verilmiştir. Arş sözcüğünün önemli bir ifade olduğu kesindir. Fakat gerçekten ARŞ sözcüğünün sözcük karşılığı bunlar mıdır? İster inançlı olun ister inançsız, araştırmayı seven biriyseniz açın bakın meallerdeki Arş sözcüğüne, göreceğiniz ifade, Tanrının makamı olarak tanımlanmasıdır. Oysa Kitabın genelinde Tanrıya makam olarak ne doğu, ne batı, ya da herhangi farklı bir yön tayin edilmez. Derki; Her nereye dönerseniz dönün orası Allah’a çıkar.

Öyleyse meallerdeki makam nedir? Acaba böyle bir makam tanımlaması, Kitabın kendi tanımı mıdır? Yoksa Kur’an’ı meallendirenlerin kendi düşüncelerimidir? Tanrının sözlerini açıklayabilmek adına, her kişinin düşüncesi doğru olanı izah etmeye yeterlimi dir? Yeterlidir diyorsak, neden her kafadan farklı ifadeler çıkmaktadır? Değildir diyorsak doğrusunu nasıl bileceğiz? Doğru fikri anlamanın tek yolu vardır. Doğru fikri ortaya koyduğunu iddia eden kişinin, sunması gereken sayısal ve metinsel denklemleri olup, onları da açıkça anlaşılır biçimde göstermesi gereklidir. Buna belgelemek denir. Size bunu belgeleyeceğim.  

Kitabın tanımına göre Tanrı, kişinin hem taa içinde, hem de tüm galaksilerdeki her oluşumun bizzat içindedir. Öyleyse meallerde ARŞ ifadesine getirilen “makam” tanımı, bir makam ifadesi olamaz.

Arş, Arşa, Marşa…

Arş ifadelerinin geçtiği ayetleri incelerseniz, sizlerde şöyle ifadeler göreceksiniz. Yer ve göklerin altı günde yaratılması, Gece ile Gündüz, bu ikisinin birbirini kovalaması, yıldızlar, güneş ve ayın kontrol altında tutulması, dereceler, istifleme vb. ifadeler…

Demek ki ayetlerde, görsel de seyrettiğimiz olgulardan ve onların belli bir düzen içinde işleyişinden bahsedilir. Arş sözcüğünü ise, bu ifadelerin bazen önünde bazen de arkasında durduğunu görürüz. Ayetlerde, Doğadaki görsellerin davranış biçimlerinin anlatısı yapılırken, yanında ARŞ ifadesinin kullanılması, bahsi geçen bu olguların davranış biçimlerinin tamamlayıcısının, Arş olduğunun belli edilmesidir.

Arş derken aklıma hep marş sözcüğü geliyor. Marş sözcüğünün eşya üzerindeki tanımı, bir eşyanın örneğin motorun çalışma prensibini tamamlayıcı işletiş etkeni olmasıdır. Yani bir düzenek varsa marş bir işe yarar. Diğer bir anlam ise, yürüyüş, yürüme eyleminin komut etkenidir. Öyleyse organlar varsa komut bir anlam bulur. Yani Arş sözcüğü Doğada gördüğümüz olguların, gece ve gündüzün ve bu ikisinin peşine taktığı mevsimler dediğimiz biçimlerin, devamlılığının belli düzen de, seyir halinde oluşunu sağlayan etkendir. Arş varsa mevsim vardır, mevsim varsa hayat vardır, hayat varsa canlılık vardır. 

Bu sanki bir devinim… Hem denge sağlayıcısı hem de hareketlerin belli bir prensiple devam etme niteliğinin sağlanması gibi. Tıpkı bizim vücut sistemimizde bulunan vertigonun etkisi gibi.

Vertigo: İç kulak denge sistemi, dönme şeklindeki hareketleri ve doğrusal hareketleri algılayan iki bölümden oluşan ve içi sıvı dolu olan organ gibi. Bizde bu sistem bozulduğunda yön anlayışımız kaybolur ve doğrusal ilerleme dengesi bozulur. Bu da yalpalamak demektir. Kontrol mekanizması kaybolursa, kontrolsüz bir güç ortaya çıkar ve sistem düşer. Kontrolsüz güç güç değildir.

Ve Arş.

Kur’an’da 20 yerde seslendirilen Arş ayetlerinin hepsini buraya almayacağım, yazının çok uzun olmasına sebep olacaktır. Ben sadece aynı ayeti 4 farklı meallendirme ile buraya alacağım. Bunun iki sebebi var. 1. Meallerin ne kadar yetersiz olduğunu göstermek 2.Meramımı yazınsal olarak ifade edebilmek. Metin olarak ifade edip görsel de ki karşılığını tanımladıktan sonra, Arş sözcüğünün geçtiği tüm Sure ve ayet numaralarını buraya alıp, sayısal olarak da, Doğada neyi temsil ettiğini belgeleyeceğim.

Unutmayınız! Yaratıcı, her şeyi sayılarla hesapladığını Cin Suresi 28 ayetinde açıkça söylemiştir. Bu sebeple sayılar, mantığın belgesidir.

Altta aynı ayeti 4 farklı mealden vereceğim. Bunlardan biri benim çevirimdir, diğerleri standart meallerden seçmedir. Bu ilk metinsel (yazınsal) denklemdir. Bunu izah edip denklemi gördükten sonra, doğruluğunu sayısal olarak teyit edeceğim. 

Aynı ayetler:

Araf Suresi 54: Efendiniz ALLAH, gökleri ve yeri altı günde yaratan ve sonra otoritesini kurandır. Geceyi, onu durmadan kovalayan gündüze bürüyüp örter. Güneş, ay ve yıldızlar O’nun yönetimine boyun eğmiştir. Yaratılış da, yönetim de O’na aittir. Evrenlerin Efendisi olan ALLAH ne uludur!

Araf Suresi 54: Gerçekten sizin rabbiniz, yeri ve gökleri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden Tanrı’dır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, güneşe, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, buyruk da O’nundur. Alemlerin rabbi olan Tanrı ne yücedir.

Araf Suresi 54: Şüphesiz ki sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı evrede oluşturan, sonra en büyük taht üzerinde egemenlik kuran, gündüzü, durmadan kovalayan gece ile bürüyen ve güneş, ay ve yıldızları emrine boyun eğmiş olarak yaratan Allah’tır. İyi biliniz ki oluşturma ve sistemler kurup yürütme sadece O’na özgüdür. Âlemlerin Rabbi olan Allah, ne cömerttir!

Araf Suresi 54: Sahibiniz O Evrendir ki!, gökleri, yeri ve içinde olanları altı günde yaratıp peşinden DÖNENCEYİ (Arşı) eşdeğerde istifleyendir. Birbirini durmaksızın kovalayan geceyi gündüze örtendir. Ve güneşi ve ayı ve yıldızları döndürüp çevirerek, baskı altında tutandır. Yaratma ve komut etme, her şeyin Sahibi, yüceler yücesi Evrene mahsustur!

Görüldüğü üzere, sözcüklerin önünde ve arkasında duran ARŞ ifadesi, görsel de seyrettiğimiz olguların harika bir sistem yürütücüsü ve dengeleyicisi olan DÖNENCEDİR. Açıkça belli olmaktadır ki Arş, Evrenin(Allah’ın) canlılar için düzeni sağlayan bir denge mekanizmasıdır. Peki, dönence nedir?

Dönence; yeryüzü üzerinde, güneş ışınlarının yılda her birine bir kez dik açı ile geldiği sıcak kuşağın, kuzey ve güney sınırlarını oluşturan ve Ekvator’un (eşlek) 23° 27′ kuzey ve güneyinden geçtiği varsayılan iki(2) enlemden her biri. Bu iki enlem arasındaki bölgeye tropikal kuşak denir.

Bu enlemlerden yeryüzünün kuzey yarım küre de olanına Yengeç Dönencesi, güney yarım küre de Oğlak Dönencesi adı verilir.

21 Haziran’da güneş ışınları Yengeç Dönencesi’ne dik gelir. Bu gün, Kuzey Yarımküre’de yaz mevsiminin, Güney Yarımküre’de ise kışın mevsiminin başlangıcı olarak sayılır. Güney Kutup Dairesi’nde (66° 33′ G – 90° G) en az 24 saat gece yaşanır. Bugünden sonra yeryüzünün kuzeyinde günler kısalmaya, güneyinde ise uzamaya başlar ve buna Yaz Gündönümü adı verilir. Benzeri biçimde, güneş ışınlarının Oğlak Dönencesine dik geldiği 21 Aralık, Kuzey Yarımküre’de kışın, Güney Yarımküre’de da yazın başlangıcıdır ve Kuzey Kutup Dairesi’nde 24 saat gece yaşanır.

Dönenceler matematik iklim kuşağı olan Tropikal kuşağın, kuzey ve güney sınırlarını oluştururlar. Dönencelerde iki meridyen arası uzaklık yaklaşık 100 kilometredir.

Metinsel ifadelerle ortaya konan gerçeğin (dönence) 21 Haziran ve 21 Aralık tarihlerinin sayısal doğruluğu,

Kırmızı renkli olanlar Sure nosudur. Siyah renkte olanlar Ayet nosudur.

7-54 10-3 11-7 13-2 17-42 20-5 21-22 23-86 23-116 25-59 27-26 32-4 39-75 40-7 40-15 43-82 57-4 69-17 81-20 85-15

Süre Ayet hesabı: Sayıları bize verildiği gibi topluyorum.

754+ 103+ 117+ 132+ 1742+ 205+ 2122+ 2386+ 23116+2559+ 2726+ 324+ 3975+ 407+ 4015+ 4382+ 574+ 6917+ 8120+ 8515=73191 // 7+3+1+9+1=21 Metinsel denklemden sonra bu, hem ikinci denklemdir, hemde sayısal olarak gerçeği doğrulayıp belgelemiştir.

Sadece Süre nolar tek hane:

7+1+0+1+1+1+3+1+7+2+0+2+1+2+3+2+3+2+5+2+7+3+2+3+9+4+0+4+0+4+3+5+7+6+9+8+1+8+5=134

Sadece ayet nolar tek hane:

5+4+3+7+2+4+2+5+2+2+8+6+1+1+6+5+9+2+6+4+7+5+7+1+5+8+2+4+1+7+2+0+1+5=139

Süre ve ayetlerin Tek hane toplamlardan elde edilen sayıları topladığımızda yine 1+3+4+1+3+9=21 sayısını görürüz. Aynı sonucu 7+3+1+9+1=21 Toplamından da elde etmiştik. 21 sayısı böylece kendi sağlamasını doğrular. Ve bu doğruluk 21 Haziran ve 21 Aralık dönencesini denklemleyip belgeler. Anlaşılır ki Kur’an kitabı, adına Allah* dediğimiz Evrenin* kitabıdır.

*detaylı bilgi için bakınız: ALLAH

Birde Süre ve ayet noların hepsini tek hane toplayıp bakalım; Sonra çıkan sonu 21 e bölelim.

7+5+4+ 1+0+3+ 1+1+7+ 1+3+2+ 1+7+4+2+ 2+0+5+ 2+1+2+2+ 2+3+8+6+ 2+3+1+1+6+ 2+5+5+9+ 2+7+2+6+ 3+2+4+ 3+9+7+5+ 4+0+7+ 4+0+1+5+ 4+3+8+2+ 5+7+4+ 6+9+1+7 +8+1+2+0+ 8+5+1+5=273 (273÷21=13) 13 sayısı, 21′ in küsürsüz kalanıdır. Çok güzel bir sonuçtur.

Şimdi en büyük denklemi verip hepimizi şaşırtacak gerçeği görelim.

Süre ve Ayet nolardan yaptığım en üstteki ilk sayısal sonuca geri dönelim. O sonuç; 73191′ di. Bu sayıyı, dönence döngüsünü yaşamamıza sebep olan İKİ olgunun kendi varlık halleri olan 2 sayısına bölelim. Ve karşımıza çıkacak sonucun, adına sene/yıl dediğimiz mevcudla bir ilişkisi varmı görelim. 73191÷2= 36595,5 evet. 365 sayısı sene mevcudunun GÜN belirtisiyken mevcutla ilişkisini net olarak ortaya koyar. 955 sayısı ise Üzerinde 19 vardır ayetini karşımıza çıkarır. 9+5+5=19 İnsanı şaşırttığına hiç şüphe yok.

Furkan S. 7: O’nun Arşı su üzerinde iken hanginizin (Adam&Kadın) davranışı daha iyi olduğunun test edilmesi üzere gökleri ve yeri ALTI GÜNDE yaratan O’dur. Andolsun onlara: ‘Gerçekten siz, ölümden sonra yine diriltileceksiniz’ desen, inkâr edenler mutlaka: ‘Bu, açıkça bir kandırmacadan başka bir şey değildir’ derler.

Yeniden dirilmek mecburiyettir. Nasıl ki gece gündüz birbirini kovalarcasına mecbur ediliyorsa, aynı halde ölüm (gece) ve yaşam (gündüz) bizim mecbur olduğumuz bir devinimin baskısıdır.

Beni bu ayrıcalığa layık gördüğü için Evrene şükranlarımı sunarım. Ondan başka Tanrı yoktur şanı çok büyüktür.

kuran19.org

‘Erdoğan Metin’

Bu içerik ve bilgiler kuran19.org sitesine aittir.