Kuran'da Atatürk
Kuran’da Atatürk

-1881-

Bir olayın, sadece bir anlatıdan ibaret olmadığını düşünün. Ya o anlatı, gelecekte yaşanacak büyük bir hadisenin sayısal bir şifresi ise? Bu yazı, Kur’an’da anlatılan bir kıssanın, günümüz tarihinin en önemli şahsiyetlerinden birinin hayatıyla nasıl birebir örtüştüğünü gözler önüne seriyor. İki farklı zaman dilimini, bir ölüm ve bir doğum müjdesini, şaşırtıcı bir sayısal denklemle birleştiren bu metin, hayatın rastgele değil, ilahi bir plan üzerine kurulu olduğunu iddia ediyor. Kendinizi, her şeyin çok önceden “hesaplanmış” olduğu bir gerçeğe hazırlayın.

-MUSTAFA-

18.Sure: “İstedik ki yaratan onun yerine kendilerine temizlikçe ondan daha hayırlı ve daha merhametli birini versin.” 81.ayet “18_81”

Kehf Suresi öyle içeriklere sahiptirki insanı hayretler içerisinde bırakabilir. Anlatılanları kabul etseniz size deli derler, kabul etmeseniz neden kabul edemediğinizi kendinize bile açıklayamazsınız. Kendinizle çelişmeyin, bırakın deli desinler…

Allah herşeyi sayı ile hesaplamıştır! (Cin Suresi 28) ayeti uyarınca bu yazıda yaratıcının sayılar ile herşeyi dediği o herşeyin bir kısmını hem mantık hemde sayısal olarak ele alarak bizi nerelere götüreceğini anlatmaya çalışıacağım. Okuyacak olduklarınız size bir çeşit zaman karışıklığıymış gibi gelebilir. Yalnız, zamanı ve zamanın ne olduğunu gerçekten çok iyi biliyormuyuz? Konuya buyrun…

Besleyen Koruyan Allah’ın adıyla.

Dikkatle okuyun ve hayatın aslında sadece bir sayısal düzenden ibaret olduğuna tanık olun! Musa ile Yol arkadaşının başından geçenlerin anlatısıdır.

18. süre 81. ayet “1881”

“İstedik ki yaratan onun yerine kendilerine temizlikçe ondan daha hayırlı ve daha merhametli birini versin”

60- Ve bir zaman Musa genç yardımcısına demişti ki: “Ben iki gölün kesiştiği yere varıncaya kadar durmayacağım. Sonra asırlarca devam edeceğim.”

65 – Nihayet kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir ilim (Ledün ilmi) öğretmiştik.

66 – Musa ona: “Allah’ın sana öğrettiği ilim ve hikmetten bana da öğretmen için sana tabi olabilir miyim?” dedi.

67 – (O) dedi ki: “Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin.

68 – “Hem iç yüzünü kavrayamadığın şeye nasıl sabredeceksin?”

69 – Musa: “İnşallah beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir işine karışmayacağım” dedi.

70 – (O) dedi ki: “O halde bana tabi olacaksın; ben sana sırrını anlatmadıkça, hiçbir şey hakkında bana soru sormayacaksın!”

71 – Bunun üzerine ikisi yolculuğa çıktılar. Nihayet gemiye bindikleri zaman, o gemiyi deldi. Musa, dediki: “Geminin içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın!”

72 – (O) Dediki: “Sen benimle asla sabredemezsin demedim mi?”

73 – Musa dedi ki: “Unuttuğum şeyden dolayı beni suçlama ve bu işimden dolayı bana bir güçlük çıkarma.”

Şimdi alttaki ayete ve ayetin numarasına dikkat ediniz. Az sonra ne anlama geldiğini göreceksiniz.

(18-74) – Yine gittiler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında o hemen onu öldürdü. Musa dediki: “Kısas olmadan masum bir cana nasıl kıyarsın? Doğrusu sen çok fena bir şey yaptın!” dedi.

78- (O) dedi ki: “İşte bu, seninle benim aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana o sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereceğim.”

Not :Kıssadaki gemi ile ilgili olan açıklama linktedir. BANDIRMA VAPURU

80 – “Çocuğa gelince, onun ana-babası mümin kimselerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkara sürüklemesini istemedik.”

(18-81) – “İstedik ki Rabbleri onun yerine kendilerine temizlikçe ondan daha hayırlı ve daha çok merhamet eden birini versin.”

18-74 de öldürülen bir çocuk varken 18-81 de doğumu müjdelenen bir çocuk vardır.
Ölen çocuğun geçtiği geçtiği Sure ve ayet no:18-74
Müjdelenen çocuğun geçtiği Sure ve ayet no: 18-81
Rakamların yan yana dizilimi: 1874 ve 1881’dir.
Bu tam olarak nedir? Çok ilginçki bu anlatılanlar günümüz Yy’da yaşanmış bir hadisenin tıpatıp benzeridir.

Atatürk’ün büyük erkek kardeşi; (Ağabeyi) “Ahmet”
1874 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Çayağzından veya Papaz Köprüsü mevkisinden ayrılmadan (taşınmadan) önce, dönemin ölümcül ve salgın hastalıklarından “kuşpalazı” olarak bilinen “difteri” hastalığına yakalanarak vefat etmiştir. Kıssada anlatılan çocuğun ölümü 18_74 iken, tarihte günümüz Yy’da 1874 senesinde çok önemli bir insanın abisi ölmektedir. Bu bir tesadüf olabilir mi?

Kur’an kitabında Hz. Musa ile Hızır’ın yolculuğu esnasın da gelişen bu olay, nasıl olur da tarihte böylesine önemli bir insanın hayatıyla birebir örtüşebilir? Tesadüfmü? Öyleyse durumu biraz zorlayalım.

Kehf Suresin de,
18-74′ de, bir çocuk ölüyor.
18-80′ de, çocuğun neden öldürüldüğünün izahı yapılıyor
18-81’de ise değerli bir çocuğun doğum müjdesi veriliyor.

Atatürk’ün abisi Ahmet 1874’te ölecek ve 1881 senesinde Atatürk dünyaya gelecek biz buna tesadüfmü diyeceğiz. Tesadüf olmadığının ispatını sunmak isterim. Kur’an herhangi bir şeyden emin olmamız için bize “19” sayısını ölçü olarak verir. Şimdi bu iki tarihin 19 sayısı ile etkileşimine bakalım. Ondan önce 19 sayısının önemini kısaca izah edeyim.

Kur’an’ın matematiksel imzası 19 ve Allah’ın sayısal sanatı:

Kur’an’ın Müddessir Suresi’nde, “Onun üzerinde 19 vardır” ifadesi geçer. Bu cümle, bir karakterden bir olaya, bir tarihten bir nesneye kadar her şeyi kapsayabilecek kadar geniş bir anlama sahiptir. Çünkü 19 sayısı, Rabb’in hayat ve tüm yaratılış üzerine attığı ilahi bir imzadır.

Cin Suresi’nde ise Allah, “Her şeyi sayı ile hesaplamıştır” der. Bu, evrendeki her şeyin belirli bir matematiksel düzen içinde tasarlandığı anlamına gelir. Bu nedenle, hayat bilgileri üzerine yaptığım tüm hesaplar, Kur’an’daki kendi karşılığını bularak ilerler. Kısacası, bu hesaplar rastgele değil, denklem üzerine kurulduğu için birbirini doğrular sonuçlar ortaya koyar.

Bu durumu en iyi şu sözle anlatabilirim: “Hayat bir sahnedir, Kur’an ise o sahnenin senaryosudur. Bizler de bu sahnede rol alan oyuncularız.” Şimdi, bu anlayışla asıl konumuza dönebiliriz.

1+8+7+4+1+8+8+1= 38 “Üzerinde 19 vardır” Bu sonuç üzere gerçek Allah’ın planıdır. 

1881’de doğan Mustafa Kemal tüm dünyada en büyük siyasi lider olarak oy birliğiyle kabul görmüştür. Kur’an ayetlerinde müjdelenen çocuk atamız Atatürk olarak gözümüzün önünde durmaktadır. Bu sayılarla işaretleme yöntemi tüm çağlarda bilinen bir gerçektir.

Sayılarla yapılan ölçülendirme işlemine bazı kimseler, “böyle bir şey elde edilemez bu halde bir girişim anlamsız” diyor. Söylermisiniz? Kur’an’ın anlattığı kıssalara bakış açısı böyle olmayacaksa daha başka nasıl olmalı? Hayatı ve içindekileri tasarımlayan Allah’ın Cins Suresi 28..ayetinde her şeyi sayılarla hesapladığını belirtmesi nedendir? Kur’an kıssalarını mevcut hayatın içinde göremiyorsak o kıssaların masal olmaktan öteye gideemeyeceğini anlamalıyız. Kur’an elçilerin hayatlarından alıntı yaptığı kesitler için Yusuf Suresi 111. ayette aynen şöyle der: “Elçilerin kıssalarında üstün akıllılar için ibretler vardır” Elçilerin hayatları üzerinden anlatılanları geçmişin masalları gibi mi okumalıyız? Öyleyse Kur’an nasıl evrensel (her çağa) olabilir? Bakınız Allah’ın yaratımının sayısal bir düzene tabi olduğunu fark eden bir hanımefendi durumu nasıl özetlemiş:   

“Hrovista of Gandersheim” (MS 935)

“Yaratıcımızın bilgeliğini ve bilgisinin muhteşemliğini takdir etmeyen her tartışma boştur. O Yaratıcı ki herşeyi hiçlikten örneksiz yarattı ve her şeyi sayılarla bir ölçüyle düzenledi. Ve insanlığa üzerinde çalışıldıkça birçok yeni mucizeler sunacak bilimleri formüle etti.” 

Alışılmışlığın öğrenilmiş çaresizliğinde bocalayanlar Allah’ın sayısal düzeninden anlamazlar. Anlamadıkları bir şeyi yaftalamaktan başka bir dil de bilmezler. Siz onlar gibi olmayın…

Ayetlerde 18-74’de ölen bir çocuk olduğunu ve onun yerine 18-81’de önemli bir çocuğun doğacağının haberleri neden verilir ve nasıl olursa hayatın bir noktasına böyle uyum sağlayabilir?

Ayetlerin yaşamdaki karşılığı olarak, aynı rakamlarla işaretlenmiş 1874 tarihinde ölen Ahmet varken, 1881 tarihinde ise doğan Mustafa vardır. Allah ne yapmıştı? Herşeyi sayılarla tertipleyip düzenlemişti öylei değilmi? İşte mantık budur hesap budur.

1881’de Ahmet’in Kardeşi olan M.Kemal dünyaya gelir.

Yoksa, kendilerine gönderilen elçiyi tanımadıkları için mi onu inkar ediyorlar? Müminun S. 69 (Halbuki) ‘Onun üzerinde 19 vardır’ 74.S, 30

Kendilerine kitap verdiklerimiz onu kendi çocuklarını tanır gibi tanır. Kişiliklerini yitirenler inanmayanlardır. Enam S. 20

Not: Bu hadisenin geçmişini tüm detaylı ile birlikte görüp okumak isteyenler linke baksın. ZAMAN GEZGİNİ MUSARGON

“Erdoğan Metin”

kuran19.org