Hayatta hiçbir şey gizli değildir. Zemin ve şartlar hazır olduğunda Allah onun ortaya çıkmasını sağlar! Çünkü Allah mecbur edicidir. 

Bir devlet adamının ilahi bir yol gösterici olduğunu ve yaptığı her şeyin, kutsal bir düzenin parçası olduğunu hayal edin. Bu yazı, Kur’an’daki Hz. Süleyman’ın hikayesini, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’in hayatıyla ilişkilendiren cesur bir tez sunuyor. Her iki liderin de mektupları üzerinden kurulan bu bağ, tarihin bir tesadüfler zinciri değil, ilahi bir senaryonun tekrarı olduğunu iddia ediyor. Atatürk’ü ve inancını yeniden yorumlayan bu metin, yerleşik bilgileri sorgulamaya cesaret edenler için bir manifesto niteliği taşıyor.

Dikkatlice okuyun!

“VASİYET MEKTUBU”

Bir vasiyet mektubu var. Sahibinin ölümünden elli sene sonra okunması için vasiyet edilmiş. Sahibinin ölümünün üzerinden seksen sene geçmesine rağmen okunmayan, geçiştirilen, görmezden gelinen, umursanmayan bu mektup, büyük şef M.Kemal’in kendisinden sonra halkına ve devlet liderlerine yazılmış bir mektuptur. Mektubu ilk okuyan kişi Cumhur Başkanı sıfatında duran “Kenan Evren” olduğu söylenir.

Söylentiye göre mektubu okuduktan sonra ilk tepkisi, “halk buna hazır değil” demek olduğu söylenir. Çok tuhaf! İçeriğinde ne yazıyordu ki halk buna hazır olamazmış? Devlet erkânı bu mektubu açıklamayıp yok hükmünde tutarak neden saklamaktadır?

Ulu başbuğun mektubunun okunmasını arzu eden Türk milleti ise buna hem kızgın hemde bıkkındır.

Bu mektubun okunması icap eden zaman süresinin dolmuş olması ve o mektubun okunmaması bizim onu okuyamayacağımız anlamına gelmez. Mektup artık okunmayı istemektedir. Bunu size Allah’ın izniyle ben açıklayacağım.

Hayat bir film gibi video gösterimiyse bunun birde yazınsal senaryosu olması gerekir öyle değil mi? Hayatı tasarım eden Allah ise, Kur’an’da o tasarımın senaryosu olmalıdır.

Hayatta hiç bir şey öylesine gelişmez, bu bir yasadır. Tarih bir tekrar sahnesiyse gelişen olaylar rast gele olmaz olamaz! Tüm olaylar mutlaka bir gayeye binaen gerçekleşiyor olmalıdır.

“Tarih hayat tekerrür” yasası hiç kimsenin bozamayacağı, aynı olayların eş zamanlı oynatılan sonsuz tekrarından ibarettir. Kur’an’da bunun karşılığı “Allah’ın davranışında bir değişiklik göremezsin” ayetidir.

Hayat videosu, içinde anlam veremediğimiz, bize gizem gibi görünen olaylar, konular, kişiler, aslında ona vakıf ettirilecek kişilerin kendisine sunulan kendi test durumudur.

Şöyleki: Kenan Evren buna vakıf edildi. Bakalım dürüstmü davranacak hatamı yapacak…

Bir devlet reisinin mektubu, kendisinden sonra devleti devir alan devlet erkânın kendi sınavıdır. Anladığım kadar Atatürk’ten sonra buna vakıf olan devlet erkânı bu sınavı geçemedi. Mektubu yok hükmünde tutmaları, kendilerinin gerçek bir lider olmadıklarını gösterirken, gerçek bir lidere layık olamadıklarını ispatlamaktadır.

Peki, saklanan okunmayan ulu başbuğun vasiyet mektubunu biz nasıl bulabiliriz? Biz bu mektuba nasıl ulaşabiliriz?

Acaba bu mektup, hayatı tasarım eden sonra kontrol merkezinden her şeyi gözlemleyip yürüten Allah’ın, senaryosu olan Kur’an kitabında var mıdır?

Allah’ın bize bir iddiası vardır. O iddia ‘Biz Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık’ ayetidir.

Hayat garipliklerle dolu…

Çok ilginçtir ki, günümüzde sır gibi saklanan bir mektup varken, Kerim olan Kur’an kitabında da gözler önüne serilmiş bir mektup vardır.

BU BİR KOMPLEKSTİR.

İlginç değil mi? Hayatın içinde bir mektup vardır, Kur’an kitabında da bir mektup vardır… Her iki mektupta devlet reisi olan kişilerin kendi kaleminden kendi elleriyle yazılmıştır. İki devlet başkanı, iki mektup, aynı hayat, tek kelam olan Kur’an…

Bakınız,

27. Sure olan Neml süresinde Süleyman üzerinden gösterilen işte o kayıp mektubun ikizi aslında kendisidir!

Neml (karınca) Süresi ayetlerinde o kısmı okuyalım.

*

28 – “Şu mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz uzaklaş ve ne sonuca varacaklarını gözlemle.”

29 – Beyler, (efendiler) ulular (akıl hocaları) Bana çok önemli bir mektup bırakıldı.

30 – Mektup Süleyman’dandır, “Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla” başlamaktadır.

31 – İçinde “Bana karşı gelip başkaldırmayın! Teslimiyet göstererek bana itaat edin!” diye yazmaktadır.

*

Mektup Neml Süresinde bu kadar gösterilmiştir. Okunmayan, saklanan mektubun Kur’an’daki özeti budur. Hepsi bu kadar mı? Diye düşünebilirsiniz. Tabi ki değil. Kur’an kitabı tümden bir hayatın özet dosyasıdır öyleyse bu cümleler, Tanrı diliyle özetlenmiş halidir.

Tanrı metinlerinde kullanılan dili çözmek (açmak) yine kendi üslubunda saklıdır. Şifre Süleyman’ın hâkimiyeti üzerinde saklıdır. Öyleyse bizde mektubu Süleyman’ın hâkimiyeti üzerinden açmalıyız.

28.ayette belirtilen “çok önemli” mektup ifadesi, 30.ayette “Mektup Süleyman’dandır ve Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla” başladığı belirtilir. 31.metinde ise “bana baş kaldırmayın” Bana tam anlamıyla teslim olun demektedir.

Tarih hayat tekerrür yasasına bağlı olan yaşam gösterimi, rastlantılara değil bir kurguya göre ilerlemektedir. Bu yasaya bağlı kalarak konuyu zamanımız üzerinde güncellediğimiz vakit bakınız ortaya ne çıkacaktır. Atatürk Kur’an’da anlatıldığı gibi Süleyman’ın devletine hâkimiyeti gibi bir kuvvete sahiptir. Cinler ve İnsanlardan müteşekkil demek, “kadınlar (dişiler) ve adamlar (erkekler)” den oluşan bağlılar demektir.

Süleyman tüm yaşam formlarına hakim olarak, o yaşamlar üzerinde bir hakimiyet kurmayı başarmıştır. Tüm teknoloji ona akıtılmıştır. En güçlü ordu ona aittir.

Şimdi alın Kur’an’daki Süleyman’ı vurun yaşam içindeki Atatürk’e. Kadın erkek herkese hakim olmuştur. Ordusunu dünyanın en kuvvetli ordusu yapmıştır. Halkını Millete dönüştürmüştür. Avrupa’nın Rönesans’la 400 senede yaptığını, Atatürk 19 senede yapmıştır. Zamansal teknolojiyi (rüzgar) yakalamıştır. Tümden bir ülkeyi demir ağlarla örmüştür. Yurdunu fabrikalar (kaleler) ile kuvvetlendirmiş bunlarla halkına refah ve huzur getirmiştir. Hak üzere hakimiyet kurmuş ilahi olarak hüküm sürmüştür. VE HER İKİSİNİN DİĞER ORTAK NOKTASI MEKTUPLARI OLMASIDIR.

Kur’an’daki devlet adamı Süleyman görüntüsü hayat içindeki canlı temsili Atatürk’tür.

Bu anlatılar bir doğaçlama değil denklemdir. Allah ve programını çözemeyen insanlar Allah’ı bir masal kahramanı sanmaktadır. O büyük yönetimin üzerine hâkimiyetini kurmuş tümden yaşamı Kur’an’da özetlemiştir. Bu benim iddiam değil Kur’an’ın iddiasıdır. “Biz kitapta hiçbirleyi eksi bırakmaadık” “Bu kitap size yeter.” ayetleri bunun ispatıdır.

Peki bu mektup neden resmi bir dille açıklanmamaktadır?

Şayet mektup açıklanırsa, dinsiz, İslam düşmanı, Kur’an düşmanı sanılan Atatürk yok olacaktır. Hakkında atılan tüm yalanlar ve o yalanları atan saldırganların maskekeleri birer birer düşüp ortaya çıkacaktır. Onlar dincilerdir. Ama bundan en çok rahatsız olacaklar arasında (bu çok alaysılı dır) Atatürkçüler olacaktır. Atatürk’ü kendi hayat tarzlarına uydurup tarih ve Kur’an düşmanı inançsızlar, Atatürk’ü dinsiz, Kuran düşmanı gibi göstererek Atatürk ismi altında istedikleri gibi yaşamaktadır.

Atatürk’ün kayıtlı ve gözler önünde duran tarihi varken, kendi arzularına uygun bir Atatürk yaratan sonrada o Atatürkü öyle dayatan sahtekâr Atatürkçüler, Atatürk düşmanlığı yapan radikal dinci manyaklardan hiçbir farkı kalmayacaktır.

Açıklanmayan o mektup iyi bilin ki, çok emin olarak söylüyorum. Atatürk’ün kendi el yazısıyla Allah’a övgüyle; “RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA” diye başlamaktadır.

Bu net ifade ile yer yerinden oynatacak, yalan yazılan tarih yerin dibine batacaktır. Mektupta kendisinden sonra devletin başına geçecek olan devlet reislerine hitaben, İlke ve İnkılaplarına tam teslimiyeti, Türkiye Cumhuriyetine can pahasına sadakati, öğütlemektedir. Yaptığı tüm icraatları öyle olması gerektiği için yaptığını, takipçisi olacak kişilere de, açtığı bu yolda ilke ve inkılaplarına tam anlamıyla bağlı kalınmasını bildirmiştir. İşte bu dil, Kur’an kitabı sayfalarında Süleyman üzerinden ‘’bana başkaldırmayın teslimiyet gösterin’’ ifadesiyle belirtilir.

Yıllardır ayyaş, inançsız, dinsiz, deist, şu bu diye dayatılan sahte M.Kemal profili yok olacak, yalancılar ortaya çıkacaktır. Atatürk’ün gerçek kimliği o mektupla birlikte herkes tarafından net olarak anlaşılacaktır. Gerçek dini Kur’an kitabı üzerinden gözlemleyenler için değişen bir şey yoktur.  Bu durum ancak büyük çoğunluk için hayal kırıklığı yaratacaktır. Ayetlerde belirtilen Süleyman için inkar etti yalanı gibi, Atatürk’e inkarcıydı diyenlerin yalanı da çürüyüp gidecektir.

Dikkat ettiniz mi? İki devlet adamı yine benzer kaderi yaşamıştır. Hz.Süleyman’a “İNKAR ETTİ” diyenler gibi bugünde aynı kafa Atatürk’e İNKARCI demektedir.

O mektubun resmi dille açıklanma zamanı Türklük görevini devir alacak yeni başkan ile gerçekleşecektir. Yeni başkan Neml Süresinin 31. metinindeki “Bana karşı başkaldırmayın, teslimiyet göstererek bana gelin” emrine uyacak ve gereği neyse aynen yapacaktır. Tüm Türk devletlerinin bir arada TEK VÜCUT olması için gerekli kuvveti kullanacak, vaktiyle atılan tohumu büyütecektir. Bu kutsal görevin tarihteki tohumu, İran topraklarından Nahcivan’a (Azerbaycan) toprak bağı kurabilmek için parayla satın alınmış ve şu sözlerle atılmıştır. “Türk Birliği’nin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapatacağım. Türk Birliğine inanıyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk Birliği ile açacak, dünya sükûnunu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türklüğün varlığı bu köhne âleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecektir.”

Tüm dünya birleşsede bunun önüne geçemeyecektir. Kur’an’daki Mektup tekrar güncellenecek, aynı mektup büyük Türk birliğini görev edinmiş olan yeni devlet reisi eliyle, diğer Türk devletlerine çağrıda bulunmak maksadıyla iletilecektir. Bu devlet Reisi henüz devletin başında değildir. Mevcut karakterler sadece geçiş elemanlarıdır.

Bu büyük fırsatı geri tepen ilk kişi Kenan Evren’dir. Kenan Evren askeri ihtilal yaptığında eline öyle bir fırsat geçmişti ki değerlendirseydi ondan daha büyük onura sahip olamazdı.

12/9/1980 askeri ihtilali bir hesap içindedir. İhtilalden tam 8 sene sonra mektup kendisine ulaştırılan ilk devlet reisidir.

Askeri darbe senesinin toplamından elde edilen sayıyı 19 ile çarparsanız Atatürk’ün mektubu yazdığı seneyi bulursunuz. 12+9+1980=2001 (2001×19=38019) Atatürk Mektubu 1938 senesinde yazmıştır. 2001 senesi ise Abdullah Gül’ün dahil partinin siyasete hazırlandığı senedir. Çok ilginçtirki mektup ona da ulaşmıştır ne hikmetse mektubu o da açıklamaktan uzak durmuştur. Görüyorsunuz değilmi? Bunlar basit tesadüfler olabilir mi? Asla! Herşey Allah’ın harika planlarıdır.

Kenan Evren o mektubu 1980 ihtilalinden ancak 8 sene sonra okuyabilmiştir. Buda bir hesap içindedir. Hiç bir şey kendiliğinden gelişmiyor, bütün işlerin bir kontrol merkezi var. Her şeyi O idare ediyor.

İhtilal tarihi sayılarının şu halde toplamında ise çok daha şaşırtıcı bir hesaba ulaşırız.

129+1980=2109 Sayıları büyükten küçüğe ayırınız, 2000 10 ve 19, okuyunuz, ikibin on dokuz.

Şimdi ayetlerin sayısal hesaplamalarına geçelim.

Resul Süleyman’ın konu edildiği ayetler alttadır. Kurandan takip ediniz…

(2:102) (4:163) (6:84) (21:81) (21:82) (27:15) (27:16) (27:17) (27:18) (27:19) (27:20) (27:21) (27:22) (27:23) (27:24) (27:25) (27:26) (27:27) (27:28) (27:29) (27:30) (27:31) (27:32) (27:33) (27:34) (27:35) (27:36) (27:37) (27:38) (27:39) (27:40) (27:41) (27:42) (27:43) (27:44) (34:12) (34:13) (34:14) (38:30) (38:31) (38:32) (38:33) (38:34) (38:35) (38:36) (38:37) (38:38) (38:39) (38:40) (7 süre 49 ayet 7+49=56)

Süre + ayet hesaplaması:
2+102+4+163+6+84+21+81+82+27+15+16+17+18+19+20+21+22+23+24+25+26+27+28+29+30+31+32+33+34+35+36+37+38+39+40+41+42+43+44+34+12+13+14+38+30+31+32+33+34+35+36+37+38+39+40= 1953

(olduğu gibi süre tekrarlı + ayet hesaplaması)

2102+4163+684+2181+2182+2715+2716+2717+2718+2719+2720+2721+2722+2723+2724+2725+2726+2727+2728+2729+2730+2731+2732+2733+2734+2735+2736+2737+2738+2739+2740+2741+2742+2743+2744+3412+3413+3414+3830+3831+3832+3833+3834+3835+3836+3837+3838 +3839+3840= 145621 dir. Görüntüdeki sayıları yan yana topladığımızda sonuç, 1+4+5+6+2+1=19′ dur.

Tüm sayıların adet hesaplaması:
210241636842181218227152716271727182719272027212722272327242725272627272728272927302731273227332734273527362737273827392740274127422743274434123413341438303831383238333834383538363837383838393840 (toplam 195 adet sayı) (19’5 – 1’95 üzerinde 19 vardır)

Tüm sayıların adetlerin toplanma hesaplaması:

2+1+0+2+4+1+6+3+6+8+4+2+1+8+1+2+1+8+2+2+7+1+5+2+7+1+6+2+7+1+7+2+7+1+8+2+7+1+9+2+7+2+0+2+7+2+1+2+7+2+2+2+7+2+3+2+7+2+4+2+7+2+5+2+7+2+6+2+7+2+7+2+7+2+8+2+7+2+9+2+7+3+0+2+7+3+1+2+7+3+2+2+7+3+3+2+7+3+4+2+7+3+5+2+7+3+6+2+7+3+7+2+7+3+8+2+7+3+9+2+7+4+0+2+7+4+1+2+7+4+2+2+7+4+3+2+7+4+4+3+4+1+2+3+4+1+3+3+4+1+4+3+8+3+0+3+8+3+1+3+8+3+2+3+8+3+3+3+8+3+4+3+8+3+5+3+8+3+6+3+8+3+7+3+8+3+8+3+8+3+9+3+8+4+0=775 dir. 7+7+5=19 Üzerinde 19 vardır.

Süre ve ayet nolardan elde edilen sonuçları toplarsak yine 19 sayısını elde ederiz.

Süre sayısı + 7+49+1953+145621+195+775=148600 (1+4+8+6+0+0=19) Üzerinde 19 vardır.

Bu konuyu ilk kez 2017 senesinde keşfetmiş ve özet halinde yazmıştım.

Buraya resmini de ekledim.

Tarihe dikkat edin. 2+0+17=19 Bu şu demetkir. Hepimizi kontrol eden kuvvet yaptığımız şeyleri daha sonra bize göstererek “bunu sen yapmadın, sana Ben yaptırdım” demektedir. Konunun 2018 de yeniden daha kapsamlı olarak canlanmasını şimdi daha iyi kavrıyorum. Mektubun yazıldığı tarihle, benim 2017 senesinde yapmış olduğum tarihin gün ay ve sene ile olan bağlantısı da aynı sayısal hesap içindedir.

Mektubun yazıldığı tarih: 1+9+3+8=21 / Mektubun açığa çıktığı tarih: 2+5+4+2+0+1+7=21
Peki hangi Yy dayız? 21.Yy’dayız. İşte bu denklemler, hiçbir şeyin kendiliğinden gelişmediğini, bizim üsütümüzde bir kuvvet tarafından kontrol edildiğini anlatır. 21+21+21=63×19= 1197 (1+1+9+7=18) hangi senedeyiz? 2018

Süleyman isminin geçtiği ayetlerdir.
2+102+4+163+6+84+21+81+27+15+27+16+27+17+27+18+27+30+27+36+27+44+34+12+38+30+38+34= 1014 (114 19×6) Bu işlem Kuran’da Süleyman adı üzerinden zamansal tekerrürü Atatürk rumuzlu liderin yazdığı mektubun 1 sene önce (2017) tam zamanında açığa çıktığını gösteriyor. Yani 19×6=114 bana yazdırılan o bilgi belli bir mantık içindeymiş bunu yeni anlıyorum.

25/04/2017 ve 07/07/ 2018 tarihlerinin son kez sağlamasını yapacak olursak, işlemlerin son derece keskin bir halde olduğunu görürüz. 25+4+2017+07+07+2018=4078 (4+0+7+8=19) Üzerinde 19 vardır.

Şu an tarih 2018 i göstermekte. 2017 senesinde açığa çıkan konu 2018 de yeniden daha kapsamlı olacak biçimde kaleme alındı. Şayet şu anki tarihten (2018 den) ihtilal senesini (1980 senesini) çıkartırsanız 19 un iki katı olan 38 sayısını görürüz. 2018-1980=38 Üzerinde 19 vardır.
2017 senesinden elde edilen 19 ile 38 sayısını yanyana getirirseniz 1938 i, mektubun yazıldığı tarihi görürüz. 19 ile 38’i toplarsanız Mektubun sahibinin ölüm yaşını bulursunuz. 19+38=57 Üzerinde 19 vardır.

Her şeyin sayılarla kurgulandığı ilginç olabileceği kadar ilginç bir program içindeyiz. Durum o kadar belirgin ki bizler yaşamda sadece kurguları akletmek ve programcıyı takip etmekle yükümlüyüz. Yazan O yazdığını yürüten O’dur.. Bizlerse bu videonun (görselin) içinde yaratıcı dediğimiz varlığın tercihlerini anlamak, doğal gidişata uyum sağlamak ile anlamlıyız. Bir mektupla, Süleyman’dan 1938 kadar, 1938 den şu güne kadar kaç kişi test edildi?

Artık Ulu başbuğumuz Atatürk’ün Allah’a övgüyle başladığı mektubunun içeriğinin, Laik Türk Cumhuriyetine Teslimiyet içerdiğini, kendisinden sonra gelecek liderlere bunu gönüllü olarak yapmalarını emrettiğini biliyorsunuz. İlke ve İnkılaplarına sadık kalınmasını, bunu yapmazlarsa kendilerine daha önce hiç görmedikleri ordularla çullanılacağını bildirdiğini öğrenmiş oldunuz.

2018 de Cumhuriyetin yerlerinde yeller esiyor. Bu bir felaket doğuracaktır…

38:27 Göğü, yeri ve aralarındakileri boş yere yaratmadık. Bu inkâr edenlerin sanısıdır. Kendilerini ateşe soktukları için inkâr edenlere yazıklar olsun.

“Erdoğan Metin”

Kutlu BaşBuğum Atatürk’e saygıyla. Övgü Alemlerin Rabbi olan Allah’adır.

1930