RUMA (Roma; yani Rumlar)

RUMA (Roma; yani Rumlar)

Merhaba,

Üzerinde duracağım konu, Kuran’ın gelecek zaman için vaat ettiği bir meseledir. Bu mesele, Rum Süresinin 1,2,3,4,5,6 ayetlerinde ifade edilen, Rumların mağlup olduktan sonra yeniden galip gelecek olmalarıdır.

Konunun Kuran üzerinden gündeme taşınma sorumluluğunu üstüme almış bulunmaktayım. Sunacağım argüman belli başlı hesaplar dahilinde denklemli ve belgelidir. Okuyuculardan dikkatlerini vermelerini rica ederim.

Meselenin nereden nasıl ortaya çıktığını izah etmemin iyi olacağını düşünüyorum.

Bir İnternet sitesinde rahmetli Aytunç Altındal’ın bazı videolarını izliyordum, izlediğim videolarda çok ilginç kısımlar vardı. Aytunç Altındal’ın ve ekibinin çevirisini yaptığı bir kitaptan alıntılar yapılan bu kitapta hayret verici bilgiler konuşulmaktaydı. İstanbul’un Fethinden hemen sonra yazılan o kitabın adı ise,

>Türk İmparatorluğunun Yıkılışı diğer adıyla, Kehanetler Kitabıdır<

İzlediğim videodaki mantık, bu kitabın geleceğe dair gerçekleşmesi beklenen bazı olayları ve karakterleri alenen veriyor olmasıydı. Kitabın yazarı ve iddiaların sahibi ise, Atina doğumlu Bizanslı tarihçi Laonicus Chalcondyles veya diğer bir yazımla Nicolaus Chalcondyles’tir. Kitabın ana teması İstanbul’un (Konstantinopolis) Fethinden sonra gerçekleşecek olaylar zinciriydi.

Not: Konstantinopolis adını 1. Konstantin’den almaktadır. (Doğum: 22 Şubat 272 – Ölüm: 22 Mayıs 337) Hristiyanlığı kabul eden ilk Roma imparatorudur ve Konstantinopolis kentinin ve de Doğu Roma İmparatorluğunun “Büyük” lakabıyla anılan kurucusudur. Ve bu kent Konstantinopolis, tüm Hıristiyan aleminin ise manevi (kutsal) başkentidir.

Kitapta İstanbul’un Fethi ve bu Fetihten sonra Osmanlı’nın gerilemesi, hangi padişahların gerilemeye sebep olacağı, hangi zaman diliminde yıkılacağı ve yıkımından sonra 3 tane 300 ve birde 20 sayısının verilmesi gibi dikkat çeken şeyler vardı. Buna mukabil 3 adet 300 sayısının, 900 ettiğini birde 20 eklenirse 920 edeceğini, 920 senesinde bir Prensin ortaya çıkarak birbirine girmiş Hristiyanların boşluğundan istifade edip, ivedilikle İstanbul’u yeniden kazanacağını söylüyordu. Devamında gelen iddialar ise çok daha ilginçti! 920 senesinden sonra gelecek olan 11. Prensin hükmü zamanında bir yıkım sürecine gireceğini söylüyordu. Üstelik bu 11. Prensin isminin de 11 harften oluştuğu mevcut kehanetler arasındaydı. 453 Fatihi, 920 senesi Mustafa Kemali tasvir etmektedir. Öyleyse Türkiye Cumhuriyetinin 11. Prensi kimdir? kim olduğuna sizde resmi sayfalardan bakıp teyit ediniz. O kişi AKP hükumetinin mensubu Abdullah Gül’dür ve ismi de 11 harften oluşmaktadır. Abdullah Gül’ün siyasetini yakından takip edenler şu konuşmasını hatırlayacaktır. >>Yeni Dünya düzeninde hak ettiğimiz yeri mutlaka alacağız<< Peki ‘Yeni Dünya Düzeni’ nedir? Yeni Dünya düzeni, Mevcut Devletlerin sınırlarının yeniden düzenlenmesi ve değiştirilmesi demektir. İşte beni işkillendiren bu toplamlardır.  Meselenin bir benzeri Kuranda mevcut olduğundan, bu mesele hakkında bir bilgi taşıyıp taşımadığını araştırma gayreti içine girdim ve sonuçları sizlerle paylaşıyorum.

Bu konuyla ilgili ayetler alttadır.

Besleyen ve Koruyan Allah’ın adıyla.

30- Rum Süresi

1- Elif Lam Mim ( Elif 1 Lam 30 Mim 40)

2- Roma (Rumlar) mağlup edildi,

3- Bir arazinin dibinde. Fakat onlar bu mağlubiyetin ardından galip olacaklar,

4- Birkaç sene içinde. Öncesinde de emir Tanrının’dır şimdikinde de Emir Tanrının’dır. O gün inananlar bundan mutluluk duyacaktır. -> 4. ayette yenilme ve yenme işi oldu bitti ile bitmiştir. Üstteki hurufu mukatta sözleri de bunun belirleyici olmuştur. MİM 4 tür ve işin başlama bitiş anlatımı yani meselenin oldu bitti ifadesi de 4.ayette bitmiştir. Devam ayetleri olan diğer iki ayet ise (5 ve 6) hangi güç tarafından organize edildiğinin belirtilmesidir.

5- Bunu Tanrı yapmıştır. O dilediğine yardım eder, yücedir koruyandır.

6- Tanrının vaadi budur ve Tanrı vaadinden dönmez. Fakat insanların geneli bunu anlamaz.

Konuya dönecek olursak, hem Kuran hem de tarihi kayıt bir birine bakan bir ayna gibi. Kuran kitabı, kehanetler adlı kitabın mantığıyla birbirini desteklemektedir. Kuran kitabıda aynı ifadeleri net bir dille kullanarak Rumların mağlubiyetinden sonra galip olacağını bildirir. Tarihi kayıtta olan sayılardan elde edilen 920 sayısının 1920 senesi olması gerektiği yaşanmış bir hadise olarak karşımızda durduğundan, şimdi yapılacak olan şey, Kuranın Rum adlı süresinin 1920 senesini ve diğer sayıları verip vermediğine bakmaktır. Şayet sayısal denklemleri bulursak bu iş ciddiyet kazanır!

Kuranın Rum süresi üzerinde yaptığım sayısal çalışmalar; Rum süresinin Kurandaki sıra numarası 30 dur ve 60 ayetten oluşur. 1. ayeti ise hurufu mukatta denen şu sözlerle başlar. ‘Elif Lam Mim’ Bu sözcükler sayısal olarak Elif 1 Lam 30 Mim 40 sayısını simgeler. Mevcut bu sayılar üzerinde bir hesaplama yapacak olursak,

Rum Süresinin kendi sıra numarası olan 30 sayısını ve 1. ayetin kendi nosu hariç (bu elde var) ayet içinde ayriyeten verdiği Elim Lam Mim adlı sözlerin sayıları üzerinden bir işlem yapacak olursak.

30+1+30+40=101 dir. Bu sayıyı 19 ile çarptığımızda karşımıza çıkan sonuç oldukça enteresandır. 19×101=1919 dur. Çıkan bu sonuç bize bir tarihi anımsatır. (Rumlar yenildi yani Yunanları denize döktük. Ayette denilen söz aynen şuydu. 2- Roma (Rumlar) mağlup edildi,

3- Bir arazinin dibinde.) Şimdi elde var dediğimiz 1 sayısını dahil edip 1919 a ekleyecek olursak 1919+1=1920 dir. Buda Kehanetler adlı kitabın 920 senesinde bir Prensin İstanbul’u yeniden kazanacak dediği tarihin sayısal denklemidir. Dikkat ederseniz 902 sayısında 101 sayısı da mevcuttur ve ikisi aynı sayısal sonucu verir. 1+0+1=2 iken 9+2+0=11 dir. 1+1=2 hem 1 sayıları hem de toplamları olan 2 sonucu görünür biçimdedir. Biraz daha ilginçleştirecek olursak,  9+2=11dir. Alın şimdi elde olan (0) sıfırı ortaya koyun görünen rakam 101 dir. Ortaya çıkan 11 sayısı ise bizi aynı zamanda 11. Prense götürür. Biraz sonra bunu daha anlaşılır biçimde ortaya koyacağım.

Şimdi gelelim 11. Prens ile başlayacak olan kaybediş sürecine. Dikkat ettiyseniz üstteki kısa anlatımda, 2021 de başlayacak olduğu söylenen ve 2025 biteceği belirtilen bir savaş iddiası vardı. Eski tarihte kazanılan zaman damgası ise 1920 idi. Bu zaman damgası olan 1920 sayısı ve 2021 ile 2025 iddiasının, Kuranda bahsi geçen 6 ayet le bir sayısal ilişkisi olup olmadığına.

Zaman damgası 1920.

Kuranın 30. Rum süresi 60 ayetten oluşur. Rum Süresi numarası ve Hurufu mukatta numaraları dahil 1. ayetten 60. ayete kadar olan hesap, alttaki gibidir.

30+1+1+30+40+2+3+4+5+6+7+8+9+10+11+12+13+14+15+16+17+18+19+20+21+22+23+24+25+26+27+28+29+30+31+32+33+34+35+36+37+38+39+40+41+42+43+44+45+46+47+48+49+50+51+52+53+54+55+56+57+58+59+60=1931 Şimdi bu sayıdan zaman damgası olan 1920 sayısını çıkartıp sonucu görelim.

1931-1920=11 insanı şaşırttığına hiç şüphe yok. 11 Sayısı bize 11. Prensin devlet reisi olduğu resmi sıra numarasını vermekte. Peki sadece Rumlar yenildi ve yendi ayetlerini yani oldu bitti manasına gelen ilk 4 ayet ve hurufu mukatta sözlerinin nosu dahil üzerinden bir hesap yapacak olursak?

1+1+30+40+2+3+4=81 Şimdi bu sayıyı 1920 nin üzerine koyacak olursak; 1920+81=2001 Lütfen dikkat ediniz! 2001 senesi, Abdullah Gül’ünde dahil olduğu AKP nin, işin başına geçtiği senedir… Şimdi ise 2021 ve 2025 senelerinin temsil edecek bir eş değer sayı üzerine gitmeli.

Düşük olan tarihi bulmak için yani 2021 senesini bulmak için Süre numarası ve sadece hurufu mukatta noları ile bir işlem yapacak olursak.

1920+30+1+30+40= 2021

Şimdi yüksek olan tarihi bulmak için yani 2025 senesini bulmak için artı (+) ayet nolarını yardıma çağıralım.

1919+30+1+30+40+2+3= 2025

Lakin bu 2021 ve 2025 senesi olur ki tutmaz! Bilin ki Kuran bunu, Rum süresinin 4. ayetinde aynen şöyle açıklıyor, ‘BİR KAÇ SENE İÇİNDE’ der. Hani bizim de bir iş üzerine konuşurken şu ifadeyi takındığımız gibi, 3 5 gün içinde hallederim. Yada Bir hafta on içinde vb gibi. Arapçasında ‘BIDI’ denen ifade 3 ila 9 seneye tekamül eden bir kavram olduğu bilgisi bilinmektedir. Yani, 3 den 9 a kadar olan bir ifadedir.

Kuran’ın burada açıkça BİR KAÇ SENE İÇİNDE demesinin ve muallak davranıyor olmasının mantığı ve sebebi şudur. Bir olayın başlangıç aşaması ilk etapta gizlidir, ortaya çıkışı ise kesin olarak cereyan ettiği zaman bellidir. İşte bize kapalı olan ama aslında Evrensel olarak ne zaman olacağı kesin olarak bilinen tarih, sadece yaşandığı zaman bize açık olacaktır. Tamda bu sebeple 1919 senesinin üzerine savaşın oldu bitti mantığıyla bize aktarılan ayetlerini olduğu gibi aldığımız da, yani 30+1+30+1+40+2+3= de olduğu gibi, BIDI denen sözcüğü temsil eden 3 ila 9 sayısının, bize en son hangi tarihi işaret edebileceğini de bulmuş oluruz. Hesap: 1919+30+1+30+1+40+2+3+4=2030 bu mantığa göre durum 2030 senesi vaat edilen galip gelecekler sözünün son senesidir. Bu işin olmasında muhtemel en son gözlem tarihi 2030 olmalıdır. 2030 dan iddianın başlangıç tarihi olan 2021 senesini çıkarırsak 2030-2021= 9 dur ve böylelikle BIDI hesabını net olarak ispatlamış oluruz. Çok ilginçtir ki BIDI ifadesini temsil eden 3 ve üstü olan 9 sayısı, Rum süresinin zaten teşkilidir. Rum süre nosu 3 ile başlar ve ayet sayısı 6 ile biter. 3+6=9 dur. Yine bir BIDI hesabı ise Süre No 30 iken süreyi teşkil eden tüm ayet adedi 60 tır. Ve yine 3+6=9 dur. Son olarak o kahinin iddia ettiği sayılara birde şöyle bakınız! 3 kere 300 ve 20 yani 3-3-3-3-2 Şimdi bu sayılara birde Rum süresindeki o ayetlerden bakınız! Süre No 30 yani elde var 3, ikinci 3 ise birinci ayetin içindeki Lam sözcüğünde görürüz Lam 30 elde var iki. Geri kalan iki adet 3 sayısını ise Mim 40 ile ayetin nosu olan 1 ve Elifin 1 ini toplayınca elde ederiz, 1+1+2+4=6  şimdi elde toplam 4 adet 3 tür. Süre nosu 3, Lam 3 ve Elif ile Mim den artırılarak elde edilen 6. işte o kehanetlerde ki üç sayıları ve katlarının temsili de budur. 3+3+3+3 iki sayısını ise mantık yordamıyla göstereceğim. Tarihte Yunanlar yada Hıristiyanlar yenildi ifadesin resmiyeti 1920 senesini temsil eder. Ayette ise bu ifade 2.ayette resmedilir. Böylelikle karşımıza iki farklı alandan çıkan intiba 2 dir. Tarihte gördüğümüz sayılar 3333-2 iken, Kitaptan elde ne var? 3333-2 var.

Şimdi bu işin gerçekleşecek olursa hangi sene/yıl içinde olabileceği muhtemel seneleri bulmakta.

Kuranın bizi bu süreçte götürdüğü son sonuç 2030 dur.

İstanbul’un ilk fethediliş tarihi hem başlangıç senesi hem de bitiş senesi olan 1453 senesidir. İkinci Fethediliş tarihi ise başlangıç 1919 ve bitiş 1920 dir. Elde var 3 adet tarih. Bu tarihler üzerinde olacaksa şayet hangisinin üzerinde olabileceğine biraz daha yaklaşabiliriz. Bu konuda anahtarımız Müddessir süresinin 30. Ayetinde bahsi geçen 19 sayısıdır. Hesaplamalar da ki doğruluk sayımız 19 dur. 19 sayısı tümden bir hayatın ölçü birimidir. Bu anahtardır.

Mevcut tarihler üzerinde hesaplamalar. Yapacağım işlem, İstanbul’un kaderiyle ilgili olan tarihi sayıları, elde ettiğimiz 2030 senesinden 2021 senesine kadar her tarihi çıkartma ve çıkan sonuçlar üzerinde 19 sayısını görme işlemidir. Örnek: geleceği tarihi olan 2030 senesinden başlayarak, 2029 2028 2027 2026 2025 2024 2023 2022 ile bu senenin tarihi olan 2021 tarihine kadar 1453 ü 1920 yi ve 1919 u çıkartma işlemi yaparak iddianın hangi tarihlerde gerçekleşebileceğine yaklaşmak.

2028-1919= 109 , 1 ve 9         Üzerinde 19 vardır.

2029-1920= 109 , 1 ve 9         Üzerinde 19 vardır.

2030-1453= 577 ,5+7+7=19  Üzerinde 19 vardır.

Not: 2021 elendi ve şıklar arasından kaldırdım. Şimdi diğer tarihler yürürlükte.
2023 elendi ve şıklar arasından kaldırdım. Şimdi diğer tarihler yürürlükte. 

Şimdi bu sonuçlar o iddia için 2021 ile 2030 arasında en muhtemel sonuçlardır diyebilirim. Fakat bu illaki bu tarihler içinde olacak demek değildir. Olacaksa şayet, en muhtemel tarihlerdir demektir. Bu mevcut tarihler içinde fikir yürütecek olursam, 2023 ve 2030 olurdu. 

Şayet böyle bir şey gerçekleşirse buna ne denebilir? Biri almış Biri Korumuş Biri de kaybetmiş denebilir… Olabilir mi? Daha öncesinde olmuş olması yeniden olacağını ispatlar mı? Bir tekerrürmüdür? Ancak olursa göreceğiz. Peki neden, neden böyle bir şey olur? Sebebi şu olabilir mi?

RUM SÜRESİ 10. AYET. 10 – Sonrasında kötülüğü adet edenlerin sonu çok kötü oldu. Çünkü onlar, Allah’ın sözlerine inanmadılar ve onlarla alay ettiler. Acaba Rumların başkentleri olan Konstantinopolis-i Fatihe kaptırmaları, ayette dediği gibi bir durum üzerine mi gerçekleşti? Tarih tekerrürlerine bakarsak evet belki de… Yozlaşmanın vardığı sonuçlar…

Tüm sayılar birbiriyle örtüşmüş, üstü kapalı bir şey kalmamıştır. Meraklı bir araştırmacı belki biraz da inatçı biri olarak ortaya koyabileceğim çalışma budur. Gördüğünüz sayılardan ayrı bir başka sayıyı konuya dahil etmedim, önüme ne konmuşsa onun üzerinden hesaplar yaptım. Durumu zorlamadım ne gördüysem onu aktardım. Başka bir tarih ya da başka bir ayetin sayılarını kullanmadım. Hepsi budur. ‘Tanrı her şeyi sayıyla hesap etmiştir.’ 72. Süre 28. ayet.

*

Konuya dair kısa bir sohbetin zamanı. Kuran okurken Romalılar üzerinden anlatılan mesele bize, sanki MuAhmet vaktinde yaşanmış ve olmuş bitmiş bir mesele gibi gelirdi. Öyle ki Eski Roma devletinin önce yenilip sonra yeneceği üzerinden anlatılıyormuş idi ve evet öyle de olmuştur. FAKAT tarih tekerrürden ibaret ise Kuranda Evrensel bir kitap ise ve Kuranda bu tekerrür sözünü Fetih süresi 23 te ve Ahzap süresi 62 de olmak üzere çift dikişle teyit etmişse, neden bir daha olmayacak olsun? İki ayeti ortak bir dil ile sadeleştirerek aktarıyorum.

>>Bu eskiden bu yana böyledir Tanrının davranışında bir değişiklik göremezsiniz<<

ifadeleri ile, üzerinde durulan bu mesele bize ne ifade eder? Bu konuda hakkında kişisel intibam şudur. Abd başkanı Biden bir konuşmasında İstanbul sözcüğü yerine Konstantinopolis dedi. Ve bunu öylesine söylemedi! Abd ve Avrupa ve Rusya’da dahil Hristiyandır. Ve Konstantinopolis tüm Hristiyan aleminin BAŞKENTİDİR. Birleri unutur ama onlar bunu unutmaz. Kim başkenti işgal edilir de onu unutabilir ki? Bu olaydan ötürü hınca hınç nefret eden bu adamların arka planda neler planladığı bilinir mi? Yalnız görüyorum ki Kuran Rum süresinde ve mevcut hesaplarda onları destekliyor.  Şimdi! Tarih tekerrürler zinciri ise ki tarih bunu defalarca teyit etmektedir, Kuran kitabı ise bunun hep böyle olduğunu açıkça bildirmiştir, durum buyken üstteki konu akla ziyan mıdır yoksa işkillenmek için yeterli delil varmıdır? Şu anda 2021 senesinin 6.ayının 1 i. Havada bir savaş ortamı varmıdır? Bana göre bu hep vardır ama yinede hani şöyle devletler arası bir gerilim varmıdır diye kolaçan ettiğimizde durum nedir? Bu konuda bildiklerimiz, Yunanistan’ın Ege denizinde ki ADALARA büyük bir askeri organizasyon ile konuşlandığını, ABD devleti ile işbirliği içinde olup ABD nin ağır savaş makinelerini yerleştirdiğini biliyoruz. Belki de bir hazırlıktır, bunu kim bilebilir? İşte burada ortaya çıkan 2021 senesi İstanbul’un işgal sürecininde ne zaman başladığını bize işaret eder. Tüm bunların ne anlama geldiğini zamanın nelere gebe olduğunu görmek için yapabilecek tek şey, üstteki hesaplara göre 2021 den başlayan sürecin son geçerlilik tarihi olan 2030 senesine kadar beklemek durumudur.
*****************************************************
turkdegs adlı internet sitesinin yayınladığı şu paylaşımı bir okuyun.

ABD’NİN ‘2002 MİLLENNİUM CHALLENGE’ TATBİKATININ BUGÜNE SÖYLEDİKLERİ

19 Haziran 2022 tarihli Yunanistan medyası Pentapostagma haber organının gündeme aldığı bir haberde ABD kanlı CBS TV’nin Trakya’yı Yunanistan’a, İstanbul’un batı yakasını ise Ekümenik Patrikhane Şehir Devleti olarak gösteren bir harita yayınlanmış ve haberin başlığı ise “ABD 96 saatte Ankara’yı işgal edecek” olarak atılmıştı. Fransız donanmasının da olası bir Türk-Yunan savaşında Yunanistan’ın yanında yer alacağını belirten haberin arka planı 2002 yılındaki “Millennium Challenge” yani “Bin Yılın Meydan Okuması” isimli ABD tatbikatını akıllara getirdi.

BİN YILIN MEYDAN OKUMASI

Millenium Challenge 2002; ABD Ordusunun “Bin Yılın Meydan Okuması” ismi altında 24 Temmuz 2002’de Lozan’ın yıldönümüne gelen bir tarihte Nevada Çölü’nde icra ettiği 22 gün süren bir tatbikat olarak kayıtlara geçmişti. Tatbikatın senaryosu ise hayli ilginçti çünkü; Akdeniz’de bir ada sorunu yaşayan ve birçok azınlık barındıran bir ülkeyi kapsayan bir  tatbikat. Hedef ülkenin stratejik açıdan iki kıtayı birbirinden ayıran bir su yolunun üzerinde ve iki kıtada birden toprağı bulunuyor.

96 SAAT VURGUSU 2002’DEKİ TATBİKATA BİR ATIF

Senaryosu : Hedef ülke, bazı denizyollarını kontrol etmektedir. bir ada ülkesiyle şiddetli sorunları vardır. bu ülkede çok büyük bir deprem olur. sivil hükümet depremle mücadele edemez ve kaos durumunda ordu duruma el koyar. uluslararası yardım çağrısı yapılır. ABD  yardımlarının kendi askerleri tarafından yapılmasını şart koyar. böylece ülkeye girmekte olan ABD askerlerinin miktar ve faaliyetlerinden kuşkulanan hedef ülke ordusuyla ABD ordusu arasında savaş çıkar ve ülke 96 saat içinde işgal edilir. Associated Press’in iddiasına göre ise tatbikat senaryosunda hedef ülkenin Türkiye olduğu bilgisi haberleştirilmişti.

BÜYÜK GÜÇLER HEDEF DEĞİL, YÖNTEM DEĞİŞTİRİR!

Geldiğimiz noktada Yunanistan özellikle ABD ve diğer Batılı güçlerden aldığı destekle Türkiye’yi siyasi ve askeri olarak tehdit etmeye ve şemsiyesi altına girdiği odakların Türkiye’yi işgal edeceğini belirten açıklamalarda bulunuyor. Bunun en yakın örneği ise Pentapostagma’nın 19 Haziran 2022 tarihli haberi. Haber içerisinde 2002 yılındaki tatbikat senaryosundaki ifadeler birebir kullanılarak “Türkiye’nin ABD tarafından 96 saat içerisinde işgal edileceği” net bir şekilde belirtiliyor. Yunanistan’ın son 200 senedir Türk Milleti’ne yönelik her saldırganlıkta vekil güç olarak büyük güçler tarafından kullanıldığı gerçeği düşünüldüğünde, Türkiye’ye yönelik uluslararası planların yine Yunanistan üzerinden devreye sokulacağı Yunan medyası tarafından ikrar ediliyor. Millennium Challenge 2002 tatbikatı da Cihat Yaycı’nın deyimiyle “büyük güçlerin hedef değil, yöntem değiştirdiği” gerçekliğini günümüzdeki olaylarla net bir şekilde ortaya koyuyor.

***************************************************

Tüm bunlar bir yana benim aklıma takılan bir mesele daha var. Rum süresinin 4. ayetinin son cümlesi oldukça dikkat çekicidir.

Cümle şudur; Rum S, 4- ‘O gün inananlar bundan mutluluk duyacaktır.’ Düşünebiliyor musunuz? Lütfen bunu canlı bir zekayla tekrar düşünün… ‘O gün inananlar bundan mutluluk duyacaktır.’ Bir inanan, nasıl bir ruh halinde olmalı ki ya da hangi durumda derin bir çıkmaza girmiş olmalı ki böyle bir şey ile mutluluk duysun? Yani bir millet hangi şartlarda olmalı ki bundan mutluluk duysun diye bir fikir yürütecek olsak,…

Evet… Böyle bir çaresizlik içinde olan millet acaba hangi millettir?  Ne diyelim, çok söze gerek yok. Tanrı böyle bir milletin yardımcısı olsun.

Ne kadarda felaket tellalısın diyenler olabilir. Belki kendi pencerelerinden bakıldığında haklı da olabilirler. Ama salt gerçekler, ardından baktığımız boyalı ve süslü bir pencereden göründüğü gibi değil. Ve bende size ninni söylemeye gelmiş değilim. Sizi rahatsız edip uyandırmaya geldim! Size taşıdığım bu tarihsel iddia ve Kuran kitabından yapılan anlatılar nasıl olur, nasıl ilerler bilemiyorum ve bir yorumda yapmak istemiyorum. Gerçekleşir mi gerçekleşmez mi bunu da bilmiyorum. Ama inandırıcı olduğunu kabul ediyorum. Daha önce 2019 adlı yazıyı yazarken 2019 senesinin kanlı silahlı çarpışmalı bir zaman diliminin başlangıç senesi olacağını ve 2019 un 3. dünya savaşı adını taşıyacağını iddia etmekteydim. Bu iddiamın başlangıç aşaması gerçekleşti. 2019 iddiasın da yazıya işlediğim mantık tahayyül ettiğim gibi olmasa da, tıpa tıp olmak üzere farklı kulvardan gerçekleşti. Nükleer/Biyolojik bir silah, hayatı felç etti, ekonomik iflaslar yaşattı, insanlar canlarına kıydı, birçok devlet çöktü vs şeyler oldu. Bir çok yakın akrabalarda dahil olmak üzere kayıplarımız oldu ve olmaya da devam etmekte… 2019 senesinde yaşanan bu hadisenin üzerinden olan biten her şey, benim tahayyül ettiğim gibi ateşli bir başlangıç ile olmasa da, Biyolojik bir savaş etiketiyle covit19 adı altında tarihe 2019 senesi olarak kaydettirdi. Ve bu hadise, 2019 un son ayının yani 12. ayın son gününde yani 31 inde gerçekleşti. Yazdığım 2019 adlı yazı ile beni son ana kadar sınayan ve nihayet en sonunda desteğini verip bir yalancı olmadığımı ispatlayan Tanrıya şükürler olsun. Ben 2019 senesinin Nükleer bir savaşın başlangıç senesi olacak demiştim ve olaya bakın ki nükleer gibi bir çalışma olan biyolojik silah ile başladı. Çok insan ölecek sokaklar boşalacak maskeler takılacak demiştim ve evet bunlarda oldu. Olmaya da devam ediyor…, Kimyasal bir savaş içindeyiz. Ve iki büyük devlet Rusya ve Çin bu salgını ortak bir dille ABD tarafından laboratuvarlarda hazırlandığını ve bir kimyasal silah olduğunu açıkça belirttiler.

VE O SÜREÇ DEVAM EDİYOR! yakında eli kulağında müthiş şiddetli olaylara tanık olabiliriz.

Sizlere ama herkese değil! Sadece ilgi duyanlara İlahi kitaplardan mesajları okuyup yazarken ve izah etmeye çalışırken, eksiklerimi ve hatalarımı bağışlamasını yüce Tanrıdan dilerim. Şimdi karşımızda birde böyle bir süreç var. Acaba bu Konstantinapol göndermesi, 2019 u kendisine bağlayacak olan olayın ateşli devam edecek olan kısmı mıdır? Bakalım neyin nesidir hep birlikte göreceğiz başarılar dilerim.

Not: BUNLARIN HİÇ BİRİNİ BEN UYDURMADIM! BURADA NE VARSA HEPSİ TARİHİ VESİKALAR VE KURAN KİTABI ÜZERİNDEN ELDE EDİLEREK RESMEDİLMİŞTİR. GERÇEKLİĞİNİ ZAMAN GÖSTERECEKTİR VE BUNU BENDE DAHİL HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ. BEN İDDİALARIN SORUMLUSU DEĞİLİM, SADECE BU ÇALIŞMANIN VE BİLDİRİNİN SORUMLUSUYUM. VE BUNU HEM BİR MANTIĞA HEMDE BELGEYE OTURTAN KİŞİYİM. OLUR Kİ KEHANET FALAN GERÇEKLEŞMEZ VE BİR ŞEY OLMAZ, BU KONUDAKİ TÜM HATA BENİMDİR. GERÇEKLEŞİRSE ŞAYET SADECE TANRININ BİLECEĞİ İŞTİR.

Tüm sırların sahibi sadece Tanrıdır ve sırlarını dilediği kişiye ancak dilediği kadar açar. Onu övgülerim hamd O’nadır.

‘Erdoğan Metin’

https://www.youtube.com/watch?v=AyRv5V7bf-k