ORUÇ’ -> (Sıyam -> PERHİZ)
KURAN’DAKİ PERHİZ (oruç) HANGİ AYDA TUTULMALI!?
Selam, yeni konumuz Kuran’da açıkça emir edilen ORUÇLU olma halidir, oruç bilindiği üzere İslam alemi denen topluluğun her sene yemeden içmeden kesildiği bir aylık zaman dönemidir. Ay’ın Hilal hesabını göre hesaplanarak her sene 10 gün öne kaydırılarak tutulan bu davranış her inançlı insana bir emirken, içlerinden ise sadece açlığa dayanabilecek sağlıklı kuvvetli olanların başarabildiği bir aç kalma eylemidir. Tutamayanlar yoksulları, yaşlıları vs doyurur. Yolculukta olanlar ise, sabit bir ikamet haline gelince tutamadığı günleri tutar.
Kalıp olarak resmini çizdiğim üstteki oruçlu olmak hali binlerce senedir 10 gün kaydırmalı olarak icra edilir. Peki Kuran bu oruçlu olma hali için ne diyor? Bizler tam olarak Kuran’ın yapın dediği nimi yapıyoruz yoksa iblis denen hilekar bu işimizi de müdahale edip gerçek yerinden kaydırıp değişikliğe uğratmış mı? Bunu anlayabilmek için oruçlu olma eyleminin anlatıldığı ayetleri buraya alalım ve inceleyelim. Bir aylık Oruçlu olma hali Bakara süresinde 5 ayette anlatılmıştır.
Ayetler,
Bakara Süresi
183 – Ey inananlar! Yemekten içmekten kesilmek, sizden öncekilere emir edildiği gibi size de emir edildi. Umulur ki korunursunuz.
184 – Yemekten içmekten kesilmek sayılı günlerdedir. İçinizden hasta olup ya da yolculukta bulunanlar, başka günlerde, tutamadığı günler sayısınca tutmalı. Varlıklı olup yine de buna dayanamayacak olanlarsa, aciz durumda olanı yedirmeli. Her kim de bu yaptığını devam ettirirse, kendisi için daha iyi olur. Eğer anlayabiliyorsanız, yemeden içmeden sayılı günler uzak kalmanız sizin için iyi olacaktır.
185 – Ay, RamaDan Ay’ı. İnsanların maneviyatını yükseltilir, doğru ile yanlışı ayıran bilgi rehberi ve içinde deliller bulunan Kuran o ayda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda yemeden içmeden kesilsin. Kim de hasta yahut yolculukta ise, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Tanrı size kolaylık diler zorluk dilemez. Size bunları açıkladı ki, o sayıyı tamamlamanız içindir. Ve size doğru yolu gösterdiği için Tanrıyı ululayıp yüceltin. Böylece şükretmiş olursunuz.
186 – Kullarım sana Beni sordular. Ben, gerçekten çok yakınım. Bana davet te bulunurlarsa, davetlerini kabul ederim. O halde onlar da benim davetimi kabul etsinler ve bana samimi olsunlar ki doğru yolda kalabilsinler.
187 – Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size serbest bırakıldı. Onlar, sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü gibisiniz. Tanrı, bu konuda kendinize güvenemediğinizi bildiği için müracaatınızı kabul etti, sizi bağışladı. Şimdi onlara yaklaşın ve Tanrının sizler için yazdığını isteyin. Artık Tan yeri size göre beyaz ipliği siyah iplikten ayırıncaya kadar yiyin, için. Sonra da ertesi geceye kadar orucu tamamlayın.
Bununla beraber Tanrı huzurunda derin düşüncelere dalmışken onlarla yaklaşmayın. Bunlar, Tanrının belirlediği sınırlarıdır. Tanrı, ayetlerini insanlara böyle açıklıyor ki sakınıp korunsunlar.
*
183 te orucu, 184 te orucun tavsiyesini, 185 te oruç eyleminin RamaDan ayında olup kimlerin tutacağını <- buraya geri döneceğiz// 186 da Tanrının bize yakınlığını ve ilgisini, 187 dide oruç ayının gece vakitlerinde eşlerle olan cinsel ilişkinin serbestliğini, tan yerinin ağarmasına kadar yemenin içmeyi, vb.
Şimdi buraya geri döneceğiz dediğimiz 185.ayete geri döndük. 185 te dikkat çekici bir ifade vardır. Burada Oruç ay’ı için açıkça RamaDan ay’ı seslendirmesi vardır. O ayeti sözcük sözcük incelemeliyiz,
1. | şehru | : ay |
2. | ramadân | : ramadan |
3. | ellezî | : ki o |
4. | unzile | : indirildi |
5. | fî-hi | : onda |
6. | el kur’ânu | : Kur’ân |
7. | huden | : hidayet |
8. | ve beyyinâtin | : ve açık deliller, ispat |
9. | min el hudâ | : Huda’dan |
10. | ve el furkâni | : ve furkan, |
11. | fe | : artık |
12. | men | : kim |
13. | şehide | : şahit oldu |
14. | minkum(u) | : sizden |
15. | eş şehra | : bu ay |
16. | fel yesumhu (fe li yesum-hu) | : o, onu oruçlu geçirsin |
17. | ve men | : ve kim |
18. | kâne | : oldu |
19. | marîdan | : hasta |
20. | ev alâ seferin | : yolculukta |
21. | fe | : o zaman, |
22. | iddetun | : müddet, |
23. | min eyyâmin | : günlerden |
24. | uhara | : diğer |
25. | yurîdu | : ister |
26. | allâhu | : Allah |
27. | bikum(u) | : size |
28. | el yusra | : kolaylık |
29. | ve lâ yurîdu | : ve istemez |
30. | bikum(u) | : sizin için |
31. | el usra | : zorluk |
32. | ve li tukmilû | : ve tamamlamanız için |
33. | el iddete | : müddet, |
34. | ve li tukebbirû | : ve yüceltmeniz için |
35. | allâhe | : Allah |
36. | alâ mâ | : üzerine, şeye |
37. | hedâ-kum | : sizi hidayete erdirdi |
38. | ve lealle-kum | : ve umulur ki böylece siz |
39. | teşkurûne | : şükredersiniz |
Kesinlikle RamaDan seslendirmesi var. //Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu//
Peki öyleyse RamaDan ne demektir? Ramadan 9.ay demektir. Aylardan 9.ay’ı temsil eden bir isimlendirmedir. Arapça dilinde Ay’ları temsil eden isimlendirmeler alttaki gibidir,
1-Muharrem (Ocak)
2-Safer (Şubat)
3-Rebiülevvel (Mart)
4-Rebiülahir (Nisan)
5-Cemzaiyelevvel (Mayıs)
6-Cemaziyelahir (Haziran)
7-Recep (Temmuz)
8-Şaban (Ağustos)
9-Ramadan (Eylül)
10-Şevval (Ekim)
11-Zilkade (Kasım)
12-Zilhicce (Aralık)
Sizlerde görüyorsunuz ki Kuran açıkça, çok açık bir halde 9.ay olan Ramadan ay’ını yani Eylül ay’ını Oruç ay’ı olarak gösteriyor. 9.ay’ı, Kuran’ın indiği ay olarak olarak bildirmiş, üstelik Kadir süresinde ise Kuran’ın Kadir gecesinde indiğini, kadir gecesini içinde barındıran ay’ın bin aydan daha iyi (hayırlı) olduğunu vurgulamış. Öyleyse bin aydan hayırlı olan RamaDan ay’ıdır, yani Eylül ayıdır. Kuran kitabı bunu çok net çok açık hiçbir şüpheye mahal vermeksizin RamaDan olarak belirtmiş.
Peki Müslüman dünyası neden Oruç denen eylemi her sene 10 gün kaydırmalı olarak uyguluyor? Yukarıdaki ayetlerin her biri oruç ay’ının inceliklerini vermiştir ama hiçbirinde, siz bu işi 10 gün kaydırmalı bir halde uygulayın dememiştir. Bunu farklı bir sürede de hiç mevzu yapmamıştır. Müslüman dünyasının ne büyük bir saçmalık içinde olduğu ayetlerle sabittir.
Bu saçmalığın boyutunu Tevbe Süresinin 37 ayetinden okuyalım.
”Haram ayları başka aylara ertelemek küfürde ileri gitmektir. Bu uygulamayla inkar edenler saptırılırlar. Allah’ın haram kıldığı ayların sayısına uydurmak için bir ayı bir yıl helal ve bir yıl haram sayıyorlar. Böylece Allah’ın haram kıldığını helal kılıyorlar. Onlara kötü işleri güzel gösterildi. Allah kâfirler topluluğunu doğru yola erdirmez.”
Miladi takvime göre belirlenmiş ORUÇ (Perhiz) ayının (Miladi takvim için Tevbe S.36 ya bakınız) içinde olduğu HARAM (Hürmetli) ay’ ın, günümüzde her sene ertelemek üzere icra edilmesi, ertelemeli uygulama şeklinin Kuran diliyle son derece yanlış yapılıyor olması, Kuran adlı kitabın ne kadarda muazzam ileri derecede bilgi verdiğini gösterir.
Orucun sağlıklı bir düşünce ile manası da kavranamıyor. Madem kadir gecesi o ay içinde ve Kuran’da o ayda indirildi ise, neden biz bütün bir ömrü kaplayacak olan 10 gün kaydırmalı bir oruç eyleminde bulunuyoruz? O ay hangi ay arkadaş diye sorulmuyor?
Müslümanlar ne yaptıklarının hiç farkında değiller. Müslümanlar düşmanın elinde tabiri caizse bir top gibi olmuş, istediği gibi sektiriyor…
Bir kısım kişiler, Ay’ın HİLAL hali ile hicri miladi arası farkı gözetmek konusunda bir takım düşüncelere girebilir, ya da bu yönde bir sorgulamaya girenler olabilir. Bu düşünceye sahip olanların bilmeleri gereken şey, Kuran Hicri (ay) takvimini değil Miladi (güneş) takvimini kullanmasıdır. Örnek: Tanrı katında ayların sayısının 12 olduğu açıkça belirtilir ve GÜN (yevm) sözcüğü Kuranda 365 kez geçer. Dikkat ederseniz Perhiz adlı uygulama zaten Güneşin çıkışı ve batışı ile hesaplanmaktadır. Öyleyse bu şu demektir; Perhizliyken Güneş takvimine tabi olunmaktadır.
Şimdi bu bilgiyi (Perhiz ayının Eylül ayında olmasını) mesele edinip soru soranlara ayetteki gibi benzer durumdadır.
Bakara Süresi 189:
189- Sana hilalleri soracaklar. Deki; “Onlar, toplumlara ölçüdür ve hac seyahatinin zaman belirleyicisidir. Ve mukaddes meskene arkadan dolaşıp fethetmek doğru davranış değildir. Mukaddes meskene kapısından gelip fetih etmek doğru olandır. Ve Evren için saygılı olun ki belki af edilirsiniz.”
Hilaller ile yapılması gereken davranışın, HAC olduğu bilgisi açıkça verilmiştir. Demek ki hilalleri ölçü alarak perhize yani oruca başlamak Kuranın bir emri yada tavsiyesi değildir. Ayette belirttiği o ölçünün karşılığı, HAC ile seyahati vaktiyle ilgili olmasıdır. Hilalleri ölçü alarak oruca başlamak, Arapların kendi uydurmasıdır. Kuran ile ilgisi olmadığı gibi İslam ilede bir bağı yoktur.
ŞİMDİ SİZLERE ‘Isaac Newton’un araştırmaları üzerinden ENTERESAN BİR BİLGİ SUNACAĞIM. Lütfen dikkatle okuyun ve Hilallere göre Perhiz uygulaması bir inanç şekline nereden nasıl gelmekte görmeye çalışın.
Isaac Newton’ın ‘Kutsal Kitabın Yorumu’ adlı kitapta aynen şöyle geçer.
*
Daniel’in döneminde birçok takvim kullanılıyordu. Yahudiler’in hem Güneş hem de Ay Takvimleri vardı. Burada kastedilen Güneş Takvimi’dir ve 360 günden oluşmaktadır. Sir Isaac Newton’un bu konuda eklediği uzun dipnot aşağıdadır:
“Doğu’nun eski uluslarının güneş takvimleri 12 aydan ve her ay da 30 günden oluşmaktaydı; bu nedenle de bir Daire 360 dereceye bölünmüştü. Bu yıl öyle anlaşılıyor ki, Musa tarafından yazılmış olan Tufan Tarihi’nde ve John’un Apocalypse=Mahşer Kitabı’nda ‘vakit, vakitler ve yarım vakit’ denilerek, yani, 42 ay ve 1 260 gün ölçümüyle birbirlerine koşut olarak konulmuştur. Fakat bu yılların birçoğu bir arada düşünüldüğünde, bu yılların sonuna eklenmiş olan artık günlerin bir hesabının yapılması gerekmektedir. Çünkü Mısırlılar bu yılın sonuna 5 gün ekliyorlardı, Kaideliler de Nabonassar takviminden anlaşıldığına göre, Daniel’den çok önceden beri aynı uygulamayı yapıyorlardı ve Persli Magi de [Bilgeler, Alimler), Araplar’ın İmparatorluğu başlayıncaya kadar 365 günlü takvimi kullanmışlardı. Eski Grekler de aynı 12 aylı ve 360 günlü güneş takvimini kullanmışlardı fakat onlar her iki senede bir takvimlerine on veya onbir günden oluşan bir ara ay eklemekteydiler. Yahudiler’in takvimi, Mısır’dan çıktıkları dönem de dahil hep Ay-Güneş takvimi olmuştu.
DANIEL’İN KEHANETLERİ ÜZERİNE
bu gücü elinde tutacaktır. Fakat hak yerini bulacak ve birden değil ama
usu/etle onun saltanatını sona erdirecekler ve onu sonuna kadar bitireceklerdir. Ve Krallık ve Saltanatı ve bütün göklerin altındaki Krallıkların büyüklüğü Yüce olanın azizlerinin halklarına verilecektir; ki, onun Krallığı ebedi Krallıktır ve bütün saltanatlar ona kulluk edeceklerdir [Dan. Ver. 26, 27] .
Yortusu’ndan önce toplanıyorlardı (Lewit. XXIII). Fakat takvimin Ayları gökteki Ay’a bağlanmıştı, çünkü Musa her ayın başında borazanların çalınmasını ve Mabed’e kızartılacak ve içilecek sunumların yapılmasını emretmişti ve kudsiyet her yeni hilal göründüğünde tekrarlanmıştı
(Num. X. 10. XXVIII. 1 1, 14; Psalm. LXXXI. 3, 4, 5; 1 Chron. XXIII. 31). Bu takvim ayları Musa tarafından birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ete. Olarak sıralanmışlardı ve birinci ay, Abib, ikinci ay, Zif, yedincisi, Ethanim, sekizincisi Bul! olarak adlandırılmışlardı (Exod. XII. 4; 1 Kings. VI37, 38. VII. 2). Ne var ki, Kalde’deki Esaret dönemlerinde Yahudiler, Kaide Takvimi’nin adlarını benimsedikleri için onların kendi ay adları unutulup gittiler ve bugün kullanıldıkları gibi Kalde’de konulmuş olan Kaldece adlarıyla anılır oldular.
Yahudiler sivil yıla Sonbahar Dönencesi’nde başlarlardı ve kutsal yıl da Bahar başlangıcında açılırdı ve ilk ayın ilk günü de Dönence’ye en yakın olan ve çıplak gözle izlenebilen Hilal’in ilk halinde başlardı.
Daniel’in Kaide mi, yoksa Yahudi yılını mı kullandığı çok somut değildir; zaten aralarındaki fark da yılda 6 saat ve 480 yılda da 4 takvim ayı kadardır. Fakat ben onun Yahudi aylarını kullandığını düşünüyorum: şundan dolayıdır ki, birincisi Daniel Yahudi idi ve Yahudiler Kaldece adlar altında da olsa kendi aylarını anıyorlardı; ikincisi, bu Kehanet, Jeremiah’ın 70 yıllık Esaret dönemine dair sözleriyle ilgilidir ve bu nedenle de bir şekilde yetmiş sayısıyla bağlantılı yıllarla ilgili olarak ele alınmalıdır: ve bu aylar da Yahudi aylarıdırlar ve bu Kehanet de Esaret’ten önce Judea’da Daniel’e iletilmiştir: ve sonuncusu da Daniel, Yahudi Takvimi’ne özgü bir anlayışla sadece yılları değil yılların haftalarını da dikkate alarak düşünce üretmiştir. Çünkü Yahudiler’in günleri yedişer yedişer hesaplanmıştı ve her yedinci gün de Sabbath’tı; dolayısıyla da yılları yedili sistemle oluşturulmuştu ve her yedinci yılın son yılı da Sabbathical Yıl [Af Yılı] olarak değerlendirilmekteydi ve bu tür yedinci yılların yedi haftası da bir Jübile sayılmaktaydı.
Yahudiler bu geleneği muhafaza ederler ve yeni hilalleri takip ederek eski anlayışı sürdürürler. İçlerinden bazılarını dağlık ve yüksek yerlere göndererek yeni hilalin doğuşunu gözlemlettirirler. (Newton).
İşte Kuran bu yanlış anlayışı düzeltmek üzere bu cümleyi bünyesinde belirtiyor. Diyor ki; Hilaller eski toplumların bir zaman hesap biçimiydi.
Ne diyordu Bakara Süresi 189 ayetinde? Sana şimdi Ayın evreleri hakkında sorular soruyorlar! Deki; ” O evvelki insanlar için toplanma zamanı ölçü biçimidir.” Doğru olanı yapmak için dağlara çıkıp ormanların etrafından dolanmak ermişlik değildir. Emir neyse onu uygulayın, basit olan yordamla doğruyu yerine getirin. Size verilen emirlerde Tabiat kitabına uyarsanız, başarabilirsiniz.
*
Görüldüğü gibi, Kurandaki Perhiz (Oruç) eyleminin HİLAL ile hiçbir ilişkisi yoktur.
Kuran bizlere işlerimizi MİLADİ takvime göre düzenlememiz konusunda bilgiler verir. Bunu ayetlerle de açıkça söyler. Üstte Miladi takvimi örnekler ile izah ettikten sonra, bu ayetle de konuyu sabitleyelim.
Geceyi ve gündüzü iki işaret yaptık. Tanrı’nızın nimetlerini aramanız ve yılların hesabını bilesiniz diye gecenin işaretini kaldırdık. Gündüzün işaretini geçerli yaptık. Biz her şeyi ayrıntısıyla açıklarız. İsra Süresi 12.ayet
*
Şimdi hemen her konuda yaptığım gibi, bu mantığında doğruluğunu, yani Orucun 9.ay’da olduğunu, 9. ayında eylül ayı olduğunu sayılarla delil göstereceğim. Ki hiçbir şüpheye yer kalmasın.
Kuranda 2.Surenin/Bakara, 183,184,185,186,187 dide bahsi geçen mevzunun süre ve ayet noları üzerinden yapılan hesaplar,
Üstteki 2.Surenin tüm sayılarını tek hane toplarsak,
2+1+8+3+1+8+4+1+8+5+1+8+6+1+8+7=72 sonucunu buluruz. 72 yi yan yana toplarsak 7+2=9 sonuç dokuzdur. Şayet 72 yi 9 a bölersek, 72÷9=8 sonuç 8 dir. Yani 9 bölünme işleminde küsuratsız tam katıdır. Sonuç 9 dur…
Şayet tüm sayıları sure nosu ile ayette verildiği gibi toplarsak,
2+183+184+185+186+187=927 sonucunu buluruz. Çıkan sayıları yan yana toplarsak,
9+2+7=18, yani 2×9 dur. Yada 1+8=9 dur. Şayet 927 yi 9 bölersek, 927÷9=103 tür. Yine 9 un tam katıdır.
Ne diyordu Tanrı 72.Surenin 28.ayetinde? ‘Tanrı her şeyi SAYIYLA hesaplamıştır’ Üstteki hesaplama bu mantığı açık kodla belgeleyen bir ispattır, delildir.
Yapılan bu sayısal hesaplamalarda oruç ayının, 9.ay olan Eylül ayı olduğu öğrenmekteyiz. Hiçbir şekilde şüpheye yer kalmamıştır. Şimdi 185.ayeti bize ima ettiği üzere düzenleyelim,
185 – Ay, RamaDan Ayı 9. Ay Eylüldür. İnsanların maneviyatı yükseltilir, doğru ile yanlışı ayıran bilgi rehberi ve içinde deliller bulunan Kuran o ayda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda yemeden içmeden kesilsin. Kim de hasta yahut yolculukta ise, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Tanrı size kolaylık diler zorluk dilemez. Size bunları açıkladı ki, o sayıyı tamamlamanız içindir. Ve size doğru yolu gösterdiği için Tanrıyı ululayıp yüceltin. Böylece şükretmiş olursunuz.
Oruç Ayının 9.Aya sabit olması küresel bir dengedir de. ‘EKİNOKS’ Kuzey ve Güney yarım kürede denge sağlayan zaman aralığına girer. Böylece TANRININ adaletsiz olduğu vurgusu yapılan ramaZan adlı kavramda çökmüş olur. Tanrı kendisi için ADİL demişse, adildir.
- 23 Eylül durumu: Kuzey ve Güney Yarım Küre, Güneş ışınları öğle vakti Ekvatora 90°’lik açı ile düşer. Gölge boyu Ekvator’da sıfırdır. Güneş ışınları bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre’ye dik düşmeye başlar. Bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre’de gündüzler, gecelerden uzun olmaya başlar. Kuzey Yarım Küre’de ise tam tersi olur. Bu tarih Güney Yarım Küre’de İlkbahar, Kuzey Yarım Küre’de Sonbahar başlangıcıdır. Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür. Dünya’da gece ve gündüz birbirine eşit olur. Bu tarih Kuzey Kutup Noktasında altı aylık gecenin, Güney Kutup Noktasında ise altı aylık gündüzün başlangıcıdır.
- 21 Mart durumu: Kuzey ve Güney Yarım Küre, Güneş ışınları öğle vakti Ekvatora 90°’lik açı ile düşer. Gölge boyu Ekvator’da sıfırdır. Güneş ışınları bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre’ye dik düşmeye başlar. Bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre’de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. Kuzey Yarım Küre’de ise tam tersi olur. Bu tarih Güney Yarım Küre’de Sonbahar, Kuzey Yarım Küre’de İlkbahar başlangıcıdır. Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür. Dünya’da gece ve gündüz süreleri birbirine eşit olur. Bu tarih Güney Kutup Noktasında altı aylık gecenin, Kuzey Kutup Noktasında ise altı aylık gündüzün başlangıcıdır.
***
57 İslam ülkesi etiketi almış Müslüman Alemi Kurandan ne kadar uzaklaşmıştır?
57 İslam ülkesi ORUÇ adlı bedensel uygulamayı, zamanlaması çok açık olan bir emiri bile Kuran ile alakası olmayan bir uzaklıktadır.
Ve elçi dedi ki: “Tanrım gerçekten benim toplumum, bu Kuran’ı terk edilmiş olarak bıraktılar.” Furkan Süresi 28.ayet.
İşte ayetteki uzaklık mesafesi bu derece de uzaktır.
Hakikat Tanrı’dan gelendir. Sakına şüpheye düşenlerden olma!
Eylül (RamaDan) ayınızı kutlarım. Eylül’ü oruçlu geçirmeniz dileğiyle esen kalınız…
‘Erdoğan Metin’
www.kuran19.org