Başörtüsü yalanı

Nur S.31.ayeti ve Başörtüsü?
Nur S.31 ayeti ve Örtünme?

Sizce ayet hangisini emretmektedir?
*
Başörtüsü için Nur Suresi 31. ayetini referans gösterenler aynı ayet tarafından yalanlanmaktadır.

Allah’ın kitabına karşı sahtekarlık yapanlara yazıklar olsun.

Kur’an’da başörtüsü yoktur. Dolayısıyla dinimiz İslamda başörtüsü uygulaması olamaz!
*
Bir başörtüsü ile kaç hayat söndürüldü? Kaç toplum silindi? Kaç devlet yıkıldı?
Kur’an’da ne bu ayette ne de başka bir ayette kadınların başlarını örtmesi için bildirilmiş hiç bir emir yoktur!

Sığındıkları tek ayet Nur.S 31 ayetidir. İroniye bakın aynı ayet onları yalanlamaktadır. Ayetin Arapça metninde baş kelimesi geçmez. Meallere ise kendileri eklerler.

*
İslam dininde başörtüsü diye başa bağlanması gerekli sanılan türban başörtüsü çarşaf vb. kıyafetlere atfen hiç bir ayet bulunmaz.
*
Örtünmeyle ilgili Nur S.31.ayette geçen sadece örtü (hımar) ifadesi vardır. Bahsi geçen hımar adlı örtünün tarifi ise şöyledir. “Göğüslerinin üzerine kapasınlar. Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler” denilmiştir. Ayette kapatılması gereken yerleri bildirilmiştir. Aynı ayet baş sözcüğünü içine almazken teşhir edilmesi durumda yasaklanmış uzuvları hedef gösterir.
*
Bu emir ise sadece inanan kadınları içine alan bir durumdur. İnanmayan kadınların ya da onların erkeklerinin bu ayete göre zorunlu tutulması da söz konusu bile değildir.
*
Kur’an kitabı insanlığa medeni bir toplum olabilmeleri adına eşeylerin bir bütün olarak yükselebilmeleri için gerekli açıklamaları, yeterli gördüğü kadar takdir etmiştir. Bildirilen bilgi neyse yeterli olan odur. Kuran’ın yeterliliğini az görüp, kişisel hevesleri için kullananlar tam bir karaktersizdir.
*
Değerli arkadaşları!
Dinde kadın erkek eşitliğini en çok savunanların o dini en hızlı bozanlar olması çok ironiktir. Dinimiz olan İslam inancında kadın erkek eşitliğini savunanların özelliklede hoca görünümlü kişiler başta olmak üzere! Birtakım vakıf sahibi yönetici pozisyonundaki dinci tabaka başta olmak üzere Kur’an kitabı üzerinde yaptıkları sahtekârlıklar kadını özgürlükten koparıp resmen köleleştirmiştir.
*
Halkı bilgilendirmek için kullandıkları sılogan ile uygulattıkları iş birbirinden çok farklıdır. Bu durumu size ispatlayacağım.

Toplum içinde örnek gibi duran bu tabaka İslam dininin hükümlerinde kadına tam özgürlük verildiğini söyledikleri halde, bu söylemlerini hummalı sözlerle bulandırarak büyük bir pisliği topluma şeker niyetine yutturmaktadır.

Kullanılan o hummalı dil, kişilerin düşünce sistemini dumura uğratan büyüleyici söz cambazlığıdır. Allah o sahtekarları aynen şöyle tanıtır. “İblis dedi ki: Senin dosdoğru yolunun üzerinde oturup onlara tuzaklar kuracağım.” O tuzakları kuranları ise şöyle tanıttı. “Sen onları görünüşlerinden ve sen onları sözlerinden tanırsın.” Bunlara karşı ise inananlara şunu emretti. “Din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla mücade edin.”
*
Toplumların önünde öncü sıfatıyla durup, onları bilinçli olarak yanlış yola sevk edenlerin amacı nedir?
Bunun iki açıklaması olabilir.
1- İnsan sözcüğü iki cins olan eşeyin tanımıdır. Eşey ancak omuz omuza olduğu halde yükselebilir ve sağlıklı bir toplum oluşturur. Bir milletin yükselişi ikisinden birinin eksik olduğu halde asla mümkün değildir. Öyleyse toplumda kadını ikinci plana itmek, onu dışlamak, bir toplumun gerilemesi için uygulanan bilinçli bir plandır.
2- Kadını erkek hegemonyası altında ikinci sınıf insan konumunda tutma hevesidir. Ötekileştirmek, toplumdan soyutlamak, kadın üzerinde hâkimiyet kurup kadın üzerinde tanrıcılık oynamak hevesidir.
*
Her hâlükârda asla kabul edilemez. Karşımızda toplumsal bir hastalık haline gelmiş lanetli bir mesele olan başörtüsü sorunu durmaktadır. Bu meseleyi çözümlemeden ne kadına, nede o kadının içinde bulunduğu topluma rahat yüzü yoktur.
*
Nur S.31. ayetine bilinçli olarak hatalı meal veren diyanet ve onlarca müfessir, bu ayetin orijinal metninde (رئيس – ras-i) baş sözcüğü olmadığı halde, neden varmış gibi çeviri yaparlar?

Bir toplumun en hassas meselesi haline getirilmiş başörtüsü sorunu, kadının üzerinde hâkimiyet kurabilmek için Kur’an kitabında olmayan bir şeyi Kur’an kitabında varmış gibi göstererek akıl zehirlemesi yapılmaktadır.

Bir çok vakıf yada kişisel Kuran çevirilerinde buna rastlamaktayız. Bu korkunç bir tablodur. Bir o kadarda ihanettir. Çünkü Kur’an’a ihanettir.
*
Bu bozulma sistemli bir düzen içinde yapılmaktadır. Bir toplumu zehirlemek için el birliği ile yapılan hain bir girişmedir. İşte bu ise yeryüzünde görebileceğiniz en büyük sahtekarlıktır. Çünkü Allah’ın söylemediği bir şeyi Allah söylemiş gibi davranırlar. Az yukarıda bunları için ayet ne demişti? “Sen onları sözlerinden tanırsın” demişti.
Toplumsal bir hassasiyet haline gelmiş başörtüsü yalanının bir milleti nasıl sarstığının en büyük örnek toplumuyuz. Aslında hiç olmaması gereken bir saç saklama işleminin kaç hayat yok etiğine hepimiz şahitiz. Lütfen bu bilgileri dikkate alınız! Çevrenizi dostlarınızı hak ettikleri için doğru bilgiyle bilgilendiriniz. Bu tür sıkıntılar sadece bir kaç kişinin mücadelesiyle düzelecek sorunlar değildir. Bu toplumsal bir sorunsa toplumsal bir duyarlılık olması gerekir. Birlikte el birliğiyle toplumumuza aydın öğretmenler olmalıyız.

Kendi inandıkları gibi yaşamak isteyen ve içinde bulundukları toplumuda öyle görmek isteyen bu karakteristik yapı Kur’an’i bir  zihniyet değildir. Başörtüsü savunuculuğu yaparlarken aksilik ya işte Kur’an kitabında başörtüsünü hiçbir şekilde bulamamışlardır.

Fakat nasıl nolur? Allah bunu kitaba almayı nasıl unutur? der gibi buna da bir kılıf uydurmuşlardır. Üstelik ayette hiç geçmeyen bir sözcüğü meal çevirilerine direk yazmışlardır. Halbuki Abdestin tarifinde başınızı mesh edin diyen Allah “başınızı örtün” diyemezmiydi?
*
Meseleyi irdeleyen bir kaç aydın kişinin rahatsızlıklarına karşı ancak şeytanın aklına gelebilecek bir kıyaslama ile baş örtüsüne şöyle bir delil getirmişlerdir.
Kuran’da alkolün akıl denilen düşünce sistemini sarıp örtmesiyle kıyaslama yaparak, anormal derecede alakasız saçma sapan tanımlamalarda bulunmuşlardır.
*
Bir diğeride başörtüsünü eldiven ve ayakkabı ile kıyaslamıştır. Ayakkabı ya da eldiven üzerinden başörtüsünü kıyas yapan müfessir, “hımar” adlı örtünün, acaba hangi sebeple baş örtüsü olduğunu düşünerek böyle bir açıklama yapmıştır?

Hımar denen örtünün başörtüsüdür diye bir ispatımı vardır? Oysa kendi yaptığı kıyas bile onu komk duruma düşürmektedir. Çünkü adı üstünde, “el-diven ayak-kabı” adları üstünde bunlarla ne yapılması gerektiği kendi tanımları ile sınıflandırılmıştır. Peki kendi örneği kendisini konik bulan müfessir? Hımar neyin nesidir? Baş-Kamıdır?

*
Arapçası Hımar Türkçesi Örtü olan nesnenin tanımı örtü olduğu halde ona başörütüsü denmesi hangi sözlük yada tanımın karşılığıdır?
Şayet savunmaları: “Kur’an inerken Arap geleneklerinde başörtüsü zaten bilinen toplumsal bir şeydi. Bu sebeple Allah mevcut bir örtünme şeklini ayetle yeniden dizayn etmiştir’’ diye bir savunma içine giriyorlarsa o kişi ya büyük bir yanılgı içindedir yada bilinçli olarak toplumu zehirlemektedir.

Arapların örflerinden tutumlarından davranışlarından örnekle bir din tasarımlamak, bu tasarıma referans olması için İslamı ve Kur’an’ı alet etmek çok büyük bir küfürdür.

Allah kararlar kitabındaki hükümleri, mevcut nüzul zamanındaki tüm toplumlara ve binlerce sene sonra gelecek toplumları da hedefleyerek vermiştir. Bu tür zihniyet sahipleri ise ölüp giden bir toplumun üzerinden kendi uydurdukları hayaller ile hükümler vermektedir. Böyle bir savunma içindeyken nasıl olurda Kur’an kitabının Evrensel olabileceğini söyleyebilirsiniz?
*
Bir başka arap dil bilimci başörtüsü meselesini açıklamaya çalışırken fiziki bir durum olan “baş” ile varlığı belirli bir kalıba sokulamayacak olan “düşünceyi” kıyaslayarak Nur S.31 e kendilerine göre mana getirip gerçeği çarpıtmıştır.

Bu adamlar profösör ünvanlı eşeklerdir.

“Baş” kelimesi fiziki bir şeyin ifadesidir “düşünce” ise varlığı görüntülenemeyen bir akıl yorumunun tanımıdır. Şayet “baş” sözcüğünden bir örnekleme yapılacaksa, Kur’an kitabından ancak “baş” ile ilgili bir sözcük bulunup örnek gösterilmelidir.

Ayetlerin çevirisi yapılırken aslına tam olarak sadık kalınmalıdır. Yorumlanırken de asla zandan bir şey eklenemez! Aksi takdirde bir hareket, özellikle toplumsal bir davranış biçimi için dini bir söylem ise bütün bir toplumu yanlışa sevk eder.
*
Dinin referansı olan ayetlerin alakasız biçimde yorumlanması, hem etik değildir hemde hainliktir.

Zamanla büyük sorun haline gelerek toplumsal bir kargaşaya dönüşecek olan olayların başlangıcı olur. Kur’an kitabından küçücük bir saptırma orta doğu ya da Arap ülkelerinde görüldüğü gibi zombi bir toplum çıkartmaya yeterde artar.

Peki gerçek nedir? Nur S.31 de BAŞ sözcüğü asla geçmemektedir.. Öyleyse Kuran’dan BAŞ sözcüğünün geçtiği herhangi bir ayet alalım ve konumuzu aydınlatalım.
*
Kuran’da baş sözcüğü Yusuf S.41 de RAS’i (رئيس) olarak verilmiştir. Nur 31 de ise “ras-i” sözcüğü asla geçmemektedir. Ras-i sözcüğü Nur s.31 de olmamasına rağmen varmış gibi, çok doğal bir şeymiş gibi ayete eklemek neyin nesidir? Bu çok aşağılık bir davranıştır! Lanet olasıca müfessir! o sözcüğü direk Allah’ın ağzından çıkmış gibi göstermektir. Bu tür kişilere elim bir azap dokunacaktır…
Baş “Ras-i” sözcüğü fiziksel somut bir kalıbın ifadesidir. Fiziki bir durumun akıl ile örneklendirilmesi, zahir olmayan bir şeyin fiziksel bir şeymiş gibi gösterilmesi hazin bir girişimdir.
*
Hakikati çarptırıp gerçeği gizlemek, hem o sözün sahibine hemde gerçeği duymak isteyen insanlara hüzünden başka bir şey getirmeyecektir. Kitabın ayetlerine zanlarına göre mana verenlerin ve olmayan bir şeyi ekleyenlerin yeride yuvası da ateştir.

Nur S.31 ayetine sözcük sözcük bakalım.
وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّۖوَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ اَوْ اٰبَٓائِهِنَّ اَوْ اٰبَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْاَبْنَٓائِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اَخَوَاتِهِنَّ اَوْ نِسَٓائِهِنَّ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّ اَوِ التَّابِع۪ينَ غَيْرِ اُو۬لِي الْاِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفْلِ الَّذ۪ينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلٰى عَوْرَاتِ النِّسَٓاءِۖوَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْف۪ينَ مِنْ ز۪ينَتِهِنَّۜ وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِجَم۪يعاً اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Ve kul lil mu’minâti yagdudne min ebsârihinne ve yahfazne furûcehunne, ve lâ yubdîne zînetehunne illâ mâ zahera minhâ, velyadribne bi humurihinne alâ cuyûbihinne, ve lâ yubdîne zînetehunne illâ li buûletihinne ev âbâihinne ev âbâi buûletihinne ev ebnâihinne ev ebnâi buûletihinne ev ıhvânihinne ev benî ıhvânihinne ev benî ehavâtihinne ev nisâihinne ev mâ meleket eymânuhunne evit tâbiîne gayri ulîl irbeti miner ricâli evit tıflillezîne lem yazharû alâ avrâtin nisâi, ve lâ yadribne bi erculihinne li yu’leme mâ yuhfîne min zînetihinn(zînetihinne), ve tûbû ilâllâhi cemîan eyyuhâl mu’minûne leallekum tuflihûn.
İşte bu ayet, Kuran’da başörtüsünün olduğu savunulan ve ona göre bir hayat inşa edilen ayettir.
*
Bu ayette “Ras-i” baş kelimesi var mıdır?
Alttaki Türkçe çevirisi olması gerektiği gibi meal lendirilmiştir.
Nur S.31
İnanan kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, iffetlerini korusunlar ve açıkta olması gereken yerleri hariç, alımlı yerlerini göstermesinler. Örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar. Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler; ancak kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar, cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmet karlar ve işçiler ve kadınların cinsel yönlerini henüz anlamayan çocuklar hariç. Gizledikleri alımlı bölgelerini sergilemek/bildirmek için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar, topluca Allah’a yöneliniz ki başarılı olasınız.
*
Gördüğünüz gibi başörtüsünün en çok savunulduğu ayette başörtüsü diye bir ifade yoktur.
*
Ayette ifade edilen sadece bir örtü vardır. Ona da hımar denir ve nereye örtülmesi gerektiği de net olarak belirtilmiştir. Örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar. Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler. Kendiliğinden görünen yeri müstesna yani “AÇIKTA OLMASI GEREKEN YERLERİ HARİÇ” denmiştir. Bir insanın kimliği başıdır. Bunu sadece yüz (sima) ile ilişkilendirenler yüzün baş kısmında olduğunu değil farklı bir kısmında olduğunu düşünmektedir.
*
Acaba ne düşünüyorlar ki? Allah kadına göğüs kısmı olan yakalarınızı örtün dediğinde başörtüsü demeyi unutmuş mudur? Onlarda Allah’ın unuttuğunu tamamlamış mı oluyorlar? Yazıklar olsun onlara! Aynı kitapta Allah, abdest örneğinde gayet anlaşılır bil dil kullanmıştır. Sizin derdiniz ney?
Allah ayette Ras-i sözcüğüyle başlayan bir ifadeyle örtülerini başlarından aşağıya salsınlar vücut hatlarını örtsünler demiyor! Örtüleriyle “göğüslerini” kapatsınlar diyor.
*
Allah ne yapılması gerektiğini net olarak bildirir. O’ nu eksik görüp tamamlamaya çalışanların Allah’ın kitabını bozan diğer dinlerin karaktersizlerinden ne farkı vardır?

Kur’an kitabı bu uğurda çaba harcayanları onlarca ayette aşağılamış ve kâfir ilan etmiştir. Neden ayeti ve emirlerini bildirildiği gibi doğal haliyle kabul edemiyorlar?
Arapçanın kelime cambazlığını yapmaya çalışarak aslında kendilerini ne kadar da sahtekâr bir durumu düşürdüklerini görmüyorlar mı?
Bakınız Arapça “baş” sözcüğü bir başka ayette nasıl geçmektedir. Ve merak edilen “başörütüs” sorununa Kur’an kitabı ruhuyla nasıl cevap verilmektedir.
*
Yusuf S. 41
يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ اَمَّٓا اَحَدُكُمَا فَيَسْق۪ي رَبَّهُ خَمْراًۚ وَاَمَّا الْاٰخَرُفَيُصْلَبُ فَتَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْ رَأْسِه۪ۜ قُضِيَ الْاَمْرُ الَّذ۪ي ف۪يهِ تَسْتَفْتِيَانِۜ
Yâ sâhıbeyis sicni emmâ ehadukumâ fe yeskî rabbehu hamra, ve emmâl âharu fe yuslebu fe te’kulut tayru min ras-ihi, kudiyel emrullezî fîhi testeftiyâni.
Burada geçen “Ras-i-hi” baş ya da başından sözcüğü, Nur S.31.ayette var mıydı? Yoktu. Şimdi toplumsal bir sorun olan başörtüsü meselesine Kur’an ruhuyla verilen cevabı okuyalım.
*
“Hapishane arkadaşlarım, biriniz rabbine şarap sunacak, diğeriniz ise çarmıha gerilecek ve kuşlar onun başından yiyecek. Sorduğunuz soru çözülmüştür.” Yusuf S.41

Bu enteresan güzel cevapla merak ettiğiniz başörtüsü sorunu çözülmüştür.
*
Kapanış ayetimiz Enam S. 148 olsun. Bu ayet Allah’ın hükümleriyle atıp tutanlara gelsin.
Ortak koşanlar; “Allah dilemeseydi ne biz ne atalarımız ortak koşmaz ve hiç bir şeyi de haram etmezdik” diyeceklerdir. Onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar aynı şekilde yalanlamışlardı. De ki: “Yanınızda bize göstereceğiniz her hangi bir bilgi var mı? Siz ancak zanna uyuyorsunuz ve siz sadece tahminde bulunuyorsunuz.”
*
Bize ister bu konuda ister her hangi bir konuda gösterebileceğiniz bir bilginiz varmı?

“Erdoğan Metin”

www.kuran19.org