NEBİ ne demektir? Resul ve Elçi ne demektir?

Resul ve Elçi kelimeleri ile tanıtılan kişiler ise NEBİ ile bildirilen kitabı desteklemek amacı ile gönderilmiş kişilere getirilen bir tanımlamadır..
NEBİ; ‘Nebi olarak seçilen kişinin örnek olarak sunulan hayatını kendisine vahyolunan kitapla en muteber hayat sahibi olarak başkalarına örnek gösterilen kişi’ demektir.
Örnek kişiliği ile bulunduğu zaman dilimindeki muhataplarına kendisine vahiy olunan sözlerle bildiri gönderilen, kendisi ve yaşantısı üzerinden misallerle bir takım emir ve yasaklar bildirilen, sonrasında o uyulması gereken emir ve yasakları bir yasa/kanun haline getirip ciltleyen, en itibarlı en saygın kişi demektir.

Kuranda Nebi olarak anılan oldukça fazla karakter vardır. Tüm bu karakterlerden en çok göze çarpan kendisine vahiy olunan kitabının varlığını sürdürüyor olanlardır. Bunlar sırasıyla 1-Musa ‘TEVRAT’ 2-İsa ‘İNCİL’ 3-Muhammet ‘KURAN’ dır. Bu üçü varlığını binlere yıl geçmiş olmasına rağmen sürdüren kitaplardır. Bu üç kitabın içinde en muteber olanı ise KURAN’dır, Tevrat ve İncil üzerinde oynamalar yapılmasından sebep Kuran nüzul olmuştur ve orijinal varlığını bozuntuya uğratmadan devam ettirmektedir. Korunması Hicr S,9.ayette bildirildiği üzere bizzat Allah tarafından sağlanacağı bildirilen Kuran, 19 kodu üzerine inşa edilmiş olup kendisine ekleme ve çıkarma yapılamayacak kadar sağlam ve hassas bir koruma altına alınmıştır.
Kuran’da açıkça NEBİ olarak anılanlar ; 1 – Hz. İdris / 2 – Hz. Nuh / 3 – Hz. İbrahim / 4 – Hz. İsmail / 5 – Hz. İshak / 6 – Hz. Yakub / 7 – Hz. Eyyub / 8 – Hz. Yunus / 9 – Hz. Süleyman / 10 – Hz. Musa / 11 – Hz. Harun / 12 – Hz. Davud / 13 – Hz. Yahya / 14 – Hz. İsa / 15 – Hz. Muhammed

Toplumsal bilinçte Hz. Muhammet Peygamber son Resul/Elçi olarak bilinir. Fakat Kuran kitabı ise son olanın Resullüğün yani Elçiliğin değil!  SADECE NEBİLİK (Kendisiyle yeni bir kitap bildirilen) vasfının son olduğunu söylemektedir.

AHZAP Süresi 40. ayeti referans alarak, Resullüğün Elçiliğin Muhammet peygamber ile son bulduğunu bildiren kişiler su katılmamış cahildir… Ahzap Süresi 40. ayete göre SON BULAN ELÇİLİK RESULLUK DEĞİLDİR! SON BULAN NEBİLİK VASFIDIR.

>RESULLUK ELÇİLİK KIYAMETE KADAR DEVAM EDECEKTİR<

AHZAP S.40. ayeti sözcük sözcük inceleyelim,

مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا

  1. mâ kâne : olmadı
    2. muhammedun : Muhammed
    3. ebâ : baba
    4. ehadin : birisi, bir kimse
    5. min ricâli-kum : erkeklerinizden
    6. ve lâkin : ve lâkin, fakat, ancak
    7. resûlu allâhi : Allah’ın resûlü
    8. ve hâtemen : ve sonuncu
    9. nebiyyîne : nebî, peygamber
    10. ve kâne allâhu : ve Allah oldu
    11. bi : ile
    12. kulli şey’in : hepsi, herşey
    13. alîmen : bilen

Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir, fakat o, Allah’ın Resulu/Elçisi ve NEBİLERİN sonuncusudur. Ve Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Ahzap S.40

Dayatılan geleneksel DİN VE KİTAP anlayışından derhal çıkılmalı!

Son bulan resulluk elçilik değil NEBİLİK TİR. >RESULLUK ELÇİLİK KIYAMETE KADAR DEVAM EDECEKTİR<

BİZ! ELÇİLİĞİN KIYAMETE KADAR BAKİ KALACAĞINI BİLDİRMEKTEN MUTLULUK DUYARIZ. VE BUNU İSPAT İÇİN ONLARCA AYET GÖSTEREBİLİRİZ.

Kuran kitabında ELÇİ incelemesi: Elçi ile ilgili ayetler..

وَإِذْ أَخَذَ اللّهُ مِيثَاقَ النَّبِيِّيْنَ لَمَا آتَيْتُكُم مِّن كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَاءكُمْ رَسُولٌ مُّصَدِّقٌ لِّمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِ وَلَتَنصُرُنَّهُ قَالَ أَأَقْرَرْتُمْ وَأَخَذْتُمْ عَلَى ذَلِكُمْ إِصْرِي قَالُواْ أَقْرَرْنَا قَالَ فَاشْهَدُواْ وَأَنَاْ مَعَكُم مِّنَ الشَّاهِدِينَ

Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu’minunne bihî ve le tansurunnehu, kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum ısrî, kâlû akrarnâ, kâle feşhedû ve ene meakum mineş şâhidîn(şâhidîne).

ALLAH nebilerden şöyle misak almıştı: ‘Size kitap ve hikmet vereceğim. Daha sonra, beraberinizdekileri doğrulayan bir elçi/resul geldiğinde ona inanacak ve onu destekleyeceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi ve bu sözleşmeyi yerine getireceğinize söz verdiniz mi,’ demişti. Onlar ‘Kabul ettik,’ deyince, ‘Öyleyse şahit olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım,’ demişti. ALİ İMRAN S.81 ayet Kendi başına yeterli olacak kadar konuya açıklık getirmiştir. Ayet NEBİLERDEN sonra gelecek olan RESUL/ELÇİ yi açıkça belirtmiştir. Bu ise Muhammet Allah’ın son elçisidir diyen herkesi yalancı çıkartmaya yeterlidir.

Kıyame S.37 de ifade aynen şöyledir: İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor? İşte bu ayetin tefsiri şu ayette şöyle açıklanmıştır: Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Elçi ve beraberindeki müminler “Allah’ın yardımı ne zaman?” dediler. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.
Bakara S./214

Ey Ademoğulları! Size kendi aranızdan benim mesajlarımı ileten elçiler geldiğinde, kimler ki Bana karşı sorumluluk bilinci duyar ve kendilerini düzeltirlerse, işte onlar için korku yok; onlar üzülmeyecekler de; ARAF,S/35

Bu ayetteki anlatım üslubuna dikkat edersek, Adem oğlu diye tüm zamanlara bir genelleme yapılır. Ve çok önemli şu ayrıntıya dikkat ! ‘ARANIZDAN’ nereden? ‘ARANIZDAN’ yani senin benim içimizden şu anki zamanımızdan içimizden. Peki şu ifadeye ne dersiniz? ‘ARANIZDAN ELÇİLER’ //ELÇİ-LER// çoğul ifadesi, yani birden fazla elçi ifadesi kullanılmıştır. Ki, şu Kuran ayeti de delildir. Biz onlara iki (elçi) gönderdik, onları yalanladılar. Bunun üzerine (onları), üçüncü bir (elçi) ile destekledik. Bu (elçi)ler: “Bakın, biz size (Allah tarafından) gönderilen elçileriz” dediler. Demek ki  birden çok elçiler gelmiştir. Geldiler ve Gelecekler. Yasin S/14

*
Nitekim size aranızdan bir resul/elçi göndermişiz; size ayetlerimizi okuyor, sizi temizleyip arıtıyor, size Kitap’ı ve hikmeti öğretiyor, size daha önce bilmediklerinizi belletiyor. Bakara S/151

Bu ayetin ifade ve anlatım üslubuna, dildeki kullanılan zaman kipine dikkat edersek bize gösteriyor ki muhatap direk biziz, o an kitap üzerindeki metni okuyan gözlerin kendi sahibi.. Yani kendi zamanında bir yerler de bir Elçi mevcut. Yada mevcuttu, yada gelecek.
*
Aralarında (ilahi kitap) hüküm versin diye Allah’a ve O’nun Elçisi’ne çağırıldıkları zaman müminlerin söyleyeceği tek söz: “İşittik ve itaat ettik!” sözü olmalıdır; kurtuluşa, esenliğe ulaşan kimseler de işte böyleleridir. Nur S/51

Bu ayetteki ifade ELÇİ nin gelişinin bir diğer habercisidir. Ayet açıkça tüm zamanların müminlerine hitaben diyor ki, Elçi gelip te sizi Allah adına davet ettiği vakit kendisine inanınız, Donanımı iyi olan müminlerin söyleyeceği tek söz ise ‘işittik ve itaat ettik’ olacaktır.
*
De ki: “Allah’a itaat edin ve Elçiye itaat edin”. Ve eğer (elçiden) yüz çevirirseniz (bilin ki) o (Elçi) yalnız kendi yükümlülüklerinden sorumlu tutulacak, siz de yalnız kendi yükümlülüklerinizden sorumlu tutulacaksınız; ama eğer o’na itaat ederseniz doğru yola erişirsiniz. Ayrıca, Resul’e düşen yalnızca açıkça duyurmaktır. Nur S/54

Biz zaten Allah’a itaat ediyoruz. Peki itaat edilmesi gereken Elçi de öldüyse kime itaat edeceğiz? Kitaba itaat etmektir derseniz yanılırsınız ! Çünkü zaten ELÇİDE kitaba iman ediyor.  Bizler ve Elçide dahil olmak üzere zaten Kitaba iman ederek Allah’a itaat ediyoruz, E o zaman itaat edilmesi gereken Elçi nerede? Zaman kavramına çok dikkat ediniz ! Ayet Eş zamanlı olarak konuştu, ALLAHA VE ELÇİYE itaat edin, Elçiden yüz çevirirseniz ifadesi ise (şimdiki zaman) dır. Elçinin üzerine düşen kendi sorumluluğudur. ‘Şimdiki Zaman’ İşte görüldüğü gibi ayetler, tüm zaman kiplerini kapsar…
*
Öyleyse, (ey inananlar,) salatta devamlı ve duyarlı olun; arınmak için verilmesi gerekeni verin ve Elçiye itaat edin ki esirgenip korunasınız. Nur S/56

Var olduğun zamanındaki Elçiye destek ve itaat emri vardır!
*
Müminler öyle kimselerdir ki Allah’a ve O’nun Elçsine yürekten inanırlar ve o’nunla bütün cemaati ilgilendiren bir mesele için bir araya geldiklerinde o’nun iznini almadıkça ayrılmazlar.
Gerçekten de, senden izin almadıkça karara bağlanan eylemden geri durmayanlar, işte Allah’a ve O’ nun Elçisine (yürekten) inananlar böyleleridir! Bunun içindir ki,onlar kendi bazı özel işleri için senden izin istedikleri zaman, uygun gördüğün kimselere bu izni ver; ve Allah’tan onlar için bağışlanma dile; çünkü Allah, şüphesiz, çok acıyan esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır! Nur S/62

Ayette çok açıktır ki Müminler ifadesi tüm zamanları aynı anda kapsayacak şekilde zikredilmiştir. Ayette Eş zamanlı olarak Elçiyle birliktedirler. Bir toplulukta birlikte bir
hakaretten bahsedilir, MÜMİNLER VE ELÇİ aynı anda oradadır.
*
Ve bunun mukabilinde sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım, ancak alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin. Şuura S.109/110

Elçi bize kanlı canlı şunu demekle yükümlü tutulmuştur: ‘sizden bir ücret istemiyorum’ Artık Allah’tan korkun bana itaat edin..
*
Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin. Şuura S.126

Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin. Şuura S.131

Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin. Şuura S.163

Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin. Şuura S.179

Elçi öldüyse bu ayetler kime itaat ettirir?
*

Allah ve Elçisi bir konuda hüküm verdikten sonra artık inanmış bir erkek ve kadının kendileriyle ilgili konularda tercih hakkı yoktur; Allah’a ve Elçisi’ne isyan eden kimse, apaçık bir sapkınlığa düşmüş olur. Ahzap S/36

İnanmış erkek ve kadın tüm zamanları kavrar. Burada şimdiki zaman Müminler arasında bir sorun olduğunda Allah ve Elçisine itaat etmelisiniz der. Ve şu ifade de (mümin erkek yada kadının tercih hakkı yoktur) bu ifade o kadar net bir şekilde Elçiyi destekler ki kimsenin özgür karar hakkında yetkisi yoktur der. Yani bizler Kendi başımıza bırakılma mışız dır. Elçi ile aynı zamanda aynı ortamda denk gelmişsek Allah’ın hükmü ile ona itaat etmek zorundayızdır.
*
Gün olur, yüzleri ateşin içinde evirilip çevrilir de şöyle derler: “Vay başımıza! Keşke Allah’a itaat etseydik, keşke Elçiye itaat etseydik.” Ahzap S/66

Cehennem tasviri edilen bu ayet gelmiş geçmiş tüm zamanların insanlarını ve tüm zamanların Elçilerini kapsar. Herkes kendi zamanındaki Elçiden mesuldür. ARAF,S/35 de bu nettir. ”Ey Ademoğulları! Size kendi aranızdan benim mesajlarımı ileten elçiler geldiğinde, kimler ki Bana karşı sorumluluk bilinci duyar ve kendilerini düzeltirlerse, işte onlar için korku yok; onlar üzülmeyecekler de” Adem oğulları seslenişi, gelmiş ve gelecek tüm nesilleri içine almaktadır, buda herkesin kendi zamanındaki Elçiye olan sorumluluğunu ortaya koyar.
*
Allah’a ve elçisine karşı gelenler, kendilerinden öncekiler nasıl alçaltıldıysa öylece alçaltılacaklardır. Biz, apaçık ayetler indirmiş bulunuyoruz. İnkârcılar için utandırıcı bir azap vardır. Mücadele S/5

Allah ve Elçisine karşı gelenler der, bu ayette bizlere Allaha ve Elçiye her dönem karşı gelecek bir topluluğun olacağının habercisidir. Kimdir bunlar? Eski Elçi üzerinde pazar kurup yenilerini kabul etmeyenlerdir. Çünkü YENİ Elçi eskiyi ve kitabı destekler. Kitap sahtekârların ipini pazara çıkartır, bu ise birilerinin tekerine çomak sokmak demektir. İşte bu tutumun eski ve yeni sonuçlarını da şu ifadeyle sabitlenmiştir. Kendilerinden öncekiler nasıl alçaltıldıysa şimdikilerde öylece alçaltılacaklardır.
*
O ki, ümmilerin arasından, kendilerinden olan bir elçi göndermiştir ki onlara O’nun ayetlerini okuyor, onları temizliyor ve onlara kitabı ve bilgeliği öğretiyor. Bundan önce onlar apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlardı. Cuma S/2

Ayette geçmiş zaman değil hep canlı zaman anlatımı olduğuna dikkat ediniz! Gelmiştir, Okuyor, Onları temizliyor, kitabı ve bilgeliği öğretiyor, Elçiden önce onlar sapıklık/cehalet içindeydi.. Şimdiki canlı zaman anlatımlı ayetler hep gerçekleşecek olan şeylerin habercisidir.
*
Ölmüş birinin elçiliğimi olur? Öldüyse elçilik vazifesi bitmiştir. Öyleyse ayetler canlı birilerinin elçiliğini anlatıp ona dikkat etmemizi bildirir.
Şimdi konuyu toparlayacak olursak, Bir kısım kimseler ELÇİ gelmeyecek diyor Bir kısım kimseler ELÇİ gelecek diyor. Elçi gelmeyecek diyen kısıma yukarıdaki ayetleri örnek göstersek derlerki: Bu ayetlerin hepsi Muhammet peygamberi örneklemiştir. Ama bunu böyle kabul ederlerse ayetlerin EVRENSELLİĞİ CANLILIĞI ne olur? Ölür… Hani Kuran evrenseldi? onlarca eşzamanlı ayet tüm zaman kipleri göz önünde bulundurularak kullanılmıştır. Onlarca ayeti eski zamana sıkıştıranlar ya hep cahildir ya Kuran’ı anlayamamıştır yada Müslüman değildir.
*
Ayetler sizi yanıltmaz ! fakat Ayetleri ağzını burnunu bükerek kafasına alakasız manalar getirenler sizleri aldatabilirler. Allah sizlere her türlü misal ile örnekler vermiştir, onca ayet sadece aklınızı çalıştırmanız içindir! Allah kendi dili ile oluşturduğu kitabı hakkında Bakara S/121 de, ”Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkâr ederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.”

Erdoğan Metin

www.kuran19.org