HAYAT NEDİR?

Hayat: Yaşam halinde olan bir organizmanın canlılık faaliyetini görme, işitme, hissetme ve diğer yaşamsal fonksiyonlarının aktif durumunda gösterir halde olmasıdır.

Bu sürekliliğin var oluşunun diğer adı da yaşamdır. Yani hayat canlılık niteliği taşıyan varlıkların yaşadıkları süre boyunca kazandıkları deneyimler ve yaşayışlarının bütünüdür.

Hayatta olma; tadıp görebilmek hissedebilmek koşmak durmak düşünmek hali.. Yaşam bir başka tanımla anlatılacak olursa, canlılık niteliği taşıyan varlıkların hepsinin yaşadıkları süre boyunca kazandıkları deneyimler ve yaşayışlarının bütünüdür.

Deneyim;
Deneyim neden sonuç ilişkisinde karara bağlanan hadiselerin çıkarımlarından olumlu yada olumsuz yönde edinilen bilgidir. Bu hali ile yaşam NEDENSELLİK BARINDIRIR. Nedensellik ise DETERMİNİZMİN temel taşıdır.

Nedensellik;
Yaşam formu içindeyken aldığımız kararlarımız, eylemlerimiz, ahlaki tercihlerimiz belirlenmiş kesin kurallar içerisindedir. Belirlenmiş kesin kurallar içerisinde deki yaşam formu ise tam manasıyla özgür bir irade değildir, bu açıdan tam özgürlük ise sadece yanılsamadır. Buna örnek olması açısından güzel bir film tavsiye ediyoruz. Filmin adı (Truman Show) Truman Burbank, bir adada yaşamaktadır. Truman adlı bir adam kendisinin bir haber olduğu dünyaca ünlü tv programının baş rol oyuncusudur. Yaşam alanında tüm yasalar kendisi için belirlenmiş bir sınırlama içindedir. Bir işi, evi ve karısı vardır. Kendisi için belirlenmiş yasaların içerisinde benimsenmiş bir yaşam sürmektedir. Truman dışında herkes bunun bir oyun olduğunu bilmektedir. Kendisi için kurgulanmış bu oyundan habersiz olan Truman, bir adanın stüdyoya çevrilmesi  ile doğduğu günden beri gerçek olduğunu sandığı bir hayat sürmektedir. Şehir planlaması yapılmış bir kent havasında olan bu ada, onun otuz yıl boyunca sürdüğü hayatı dünya tv lerinde 24 saat canlı olarak yayınlanmaktadır.

Truman doğumundan 30 yaşına kadar olan bir suni hayatın içinde olduğunun farkında bile değildir. Ona göre dünyada yaşamda her şey ile orasıdır. Kendisine benimsetilmiş bir yaşam içinde olduğunu bilmeden zaman geçirmektedir.

Aslında Truman çevresinde parmaklıkların olmadığı bir hapis durumundadır fakat kendisi için biçilmiş yasalar içerisinde büyüdüğünden, her şey ona normal gibi görünmektedir. Gözünü dünyaya açtığı ada, onlarca yıl onun gerçek dünyası gibi yansıtılmıştır. Kendisi gözünü o adada açtığı için o adanın dünya olduğu kendisine işlenmiştir. Truman dünyanın orası olduğunu sanarak gerçek yaşamdan uzak hayat sürmektedir.. Truman bir ertesi yarın dizisinin içinde olduğunu nereden bilecek tiki?  Film linki: http://unutulmazfilmler.co/truman-show.html

Truman bilmiyordu peki biz biliyormuyuz!?…
Evren ve onun yaşam formu olan hayat, sizin de birden bire içine girdiğiniz bir düzen içindedir. Tüm sistemde mükemmel bir düzen vardır ve nedenler-sonuçlar bu düzen içerisinde işler. Bu düzen çözüldüğünde nedenler ve sonuçların açığa çıkmasıyla gelişecek olayların bilgisini elde etmek mümkün olacaktır. Peki sizde Truman gibi buna hazırmısınız?

Bize özgü sandığımız hareketlerimiz sadece bilimsel yasaların işleyişidir. İnsanın iradesi nedenler zinciri ile gelişen bir durumdur ve bu durumda insanın etkisi yoktur. Sadece nedenler ve sonuçlar vardır. Bu sebepten nedensellik ilkesi determinizmin temel taşıdır.

Aklın obejektif oluşu; Spinoza‘nın determinizm anlayışına göre, aklın tamamen objektif oluşu mutlak determinizm olarak nitelendirilir. Determinizmin klasik açıklamasını 18. yüzyılda Pierre-Simon Laplace yapmıştır. Bu açıklamaya göre evrenin bugünkü durumu, evrenin önceki durumunun sonucu dur. Sonraki durumunun ise nedenidir. Sonraki durumunun sonucu da bir öncekinin nedeni olacaktır. ‘DÖNGÜ’ “Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan çıkarılacaksınız!” dedi. Araf S.25 bildirisi.

Tekrar buradan çıkarılmak bir önceki nedenin sonucudur. Bu hali ile benzetim sürekli bir tekerrür sinyali verir… bu ise kademe kademe yükseltilen yaşamsal organizmaların ve içinde yaşadığı evrenin sürekli bir geliştirilme sürecinde olduğunu düşündürür.

İnsanlığın başlangıcından önce dünyada yaşam sürmüş farklı canlıların fosillerinin bize ilkel canlılar olarak görünmesi, yada gösterilmesi, bir sonraki yaşamda şu anki halimizin bir sonraki formumuza ilkel bir fosil olarak kalacağımızı neden göstermesin?

İnsanoğlunun geçmişten bugüne araştırmaları ile vakıf olduğumuz milyar yıl önceki tarih bize gösteriliyorsa, bu günkü görüntümüzden çok daha başka bir forma sokulmuş milyar yıl sonraki varlığımıza, bu günkü halimiz ilkel bir geçmiş olarak gösterilebilir..

Her tür HAYAT sadece bir geçiştir; Bir sonrakinin önceki halidir. Hayatı içinde bulunulan zaman kavramının bütünlüğüne verilen ortak ad olarak düşünürsek, yaşamda bu zaman dilimine anlam kazandıran canlı organizmaların faaliyet içinde bulunması halidir.

***
En doğru rehber olan Kuran kitabında hayat/yaşamla ilgili bazı ayetler.
***
O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha iyi ve yararlı olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2)

Ayette hanginizin DAHA İYİ VE YARARLI olacak ifadesinin altını çizelim. Şu kesindir ki Allah’ın hiç kimseciklere ihtiyacı yoktur. Öyleyse neden DAHA İYİ VE YARARLI ifadesi kullanılmıştır? Birde burada kullanılan TEKİL ifadesi çok önemli bir ip ucu verir, çok büyük bir önem arz etmektedir, hem kişiye özeldir hemde her kişiyi ilgilendirir..
Allah’ın bize hiçbir şekilde ihtiyacı yoksa, bizim daha iyi oluşumuz ona bir artı yarar sağlamayacaksa cevap ne?

Böyle bir yaratıcının dehalığı ve kuvvetinin yanında daha iyi oluşumuz onun ulûhiyetine hiç bir şey katmaz. Allah’tan başka yaratıcı başka kuvvette yoktur, bizim yaratılmamız da pazar payı için girişilen bir rekabette en iyi yapay zeka yaratılması da söz konusu değil, bizleri bir pazar malı olarak ta pazarlamıyor! Öyleyse DAHA İYİ VE YARARLI ifadesi neden kullanılmıştır?

Buna en mantıklı açıklama şudur. Allah bizden kendisi için bir yarar beklemiyor, Allah’ın varlığının yaratıcı kuvveti vardır. O yaratmış olduğu bizleri sadece ona tanıklık edelim sadece onu tanıyalım sadece onu övgüyle övelim diye, bizi daha iyi ve yararlı hale getirip, geliştiriyor. Ve bu geliştirmeyi bizim kuvvetimizin yeterliliği derecesinde kademe kademe yükseltiyor. Şöyle bir örnek getirelim, kuantum bir bilgisayardan alacağınız performansı ve işlemi eski nesil bir bilgisayardan asla alamazsınız işte mevzu bu kadar basit.. Şimdi alttaki ayet bize destek için geliyor..

O’dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle değiştirerek yaşatır). (Mü’min Suresi, 67)

HAYAT içine birden bire girdiğimiz /Embriyo, bebek, çocukluk, gençlik, yaşlılık durumudur. Bakınız burada bir gelişim süreci vardır. Her gelişimin sonucu bir öncekinin nedenidir/ YAŞAM ÖLÜMÜN NEDENİDİR. ÖLÜM YAŞAMIN SONUCUDUR. Aynı yerde yeniden doğuş bir öncekinin sonucudur.. bir sonrakinin sonucu ise bir öncekinin nedeni olma ihtimalini yüksek tutmaktadır..  Büyük Tekerrür…

*
“Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan çıkarılacaksınız” (Araf S.25)
*
İnsanlık tarihinin en alt tabakası madde, bir sonraki bitki, ondan sonraki hayvansı, daha sonrası insansı, en sonuncusu insan diye adlandırılır.
İşte düğüm noktası burası, bir sonraki ney?…. Kuranda cennet halkı tasvirlerini iyice özümsemek gerek…
Ortaya sürülen her fikrin en doğru olanını sadece gerçek bilinç olan yaratıcı bilmektedir. Sözler arasından ise ancak doğru söz Allah’a yükselir..

Bizlere klasik hayat yorumlamalarından her şeyden uzak bir yaratıcı tanımlamasından sıkıntı geldi. Realist olmak gerekirse hayata daha mantıklı bir açıdan bakma zamanı gelmiştir. Şayet kim olduğumuzu tam olarak sınıflandırabilirsek, ne olmanın bize daha çok yakıştığını keşfedebilirsek yaratıcıyı, hayatı ve simülasyonu tam manasıyla akledebiliriz. Manasız gibi yorumlanan bir hayat anlayışı ve onun mimarı olan yaratıcıyı, onun işleri için kurgulanan dünyayı mantıklı bir zemine oturtabiliriz. İçinde bilgi mahiyeti taşıyan her tür bilgilendirme kutsaldır. Havada kalan bir mantık anlam verilemeyen bir bilgi olamaz.

Bilgi mahiyeti taşıdığı halde o bilgiyi havada bırakan anlayıştan uzak kalmak ile işe başlayalım, Kuran ayetlerini Kötülükten Rahman ve Rahim olana sığınarak inceleyelim.

Hayat bir hayaldir. Bir düş dünyasıdır… İşte o açıklama>>SİZE HAYAL GİBİ GÖSTERDİĞİMİZ ŞEYLERİ GERİDE BIRAKTINIZ<<…..’ Enam S.94

Dünya bir gerçek, hayat ise bir kurgudur… İşte o açıklama >> BU DÜNYA HAYATI BİR EĞLENCE VE OYUNDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR<<.. Ankebut S.64

Bizler birer mahsulüz yapay zeka.. işte o açıklama >> SİZİ İLK DEFA YARATTIĞIMIZ GİBİ BİZE TEK OLARAK GELDİNİZ<<..   Enam S.94

Allah kim ? Allah Tabiattır (ENERJİ) >> O İLKTİR, SONDUR. O EN DIŞTAKİDİR VE EN İÇTEKİDİR. O HERŞEYİDE BİLİR.. Hadid S. 3

Bize hem açık hem gizli olan bir Allah?! Neden hem açık hem gizli? Neden?.. Çünkü yarattığı insan adlı yapay zekanın düşünce sistemini özgür bir yapılanma sürecine bırakmıştır. Özgür bir halde olan düşünce sistemi, yasalarla çevrilmiş bedensel sınırlamalara hapis değildir. Düşüncenin çılgın derecede özgürlüğüne bir kaç örnek verecek olursak, bedeniniz SATÜRN gezenin gaz bulutunda gezip uçup dolaşamaz fakat şu an gözünüzü kapatsanız da kapatmasanız da düşünceniz oraya kadar ulaşır ve özgürce dolanır. Bedeniniz Güneşin sıcaklığına ulaşamaz ve dayanamaz ama düşünceniz onun çekirdeğine kadar iner.. (Kuran kitabı ”ne kadar az düşünüyorsunuz” derken, aklın ne denli kuvvetli özgür bir yapıya sahip olduğunu gösterir)

İnsan düşünce olarak nadir bir varlıktır, Yaratıcısını fiziklendiremez çünkü şahit olduğu şeylerin birbirinden üstün güzellikler ile donatıldığını görürken, bunları yaratan mükemmel bir YARATICIYI fiziki bir kalıba sığdıramaz. Görsel için sunduğu şeylerin harikalığı karşısında şaşkınlığa düşerken o görseli yaratanın yüceliğini mükemmel olarak tanımlamalıdır. Herşey O’ nu ifade ederken hiç bir şey O’ nun varlığını hakkıyla temsil edememektedir. Akıllı bir zeka artık O’ nu hisseder ve O’na, yalnızca O’na tapar. İşte buna ENERJİ denir. Enerji, Tabiatın kendisindeki kuvvettir. Doğrudan gözlemlenemez ancak doğaya bakıldığında süper gücü açıkça resmedilir.

Örnek ayet: Bakara S. 138: Allah’ın (Tabiatın) renklendirmesine bir bak!? Renkleri Allah’tan daha güzel kim kullanabilir? İşte biz O’na tapanlarız.

Bir başka ayet: Enam S. 95: Çekirdeği yarıp filizi çıkaran şüphesiz O’ dur. Ölüden diriyi çıkaran, diriden ölüyü çıkaran O’dur. İşte Allah budur. Öyleyse nasıl oluyor da yüz çeviriyorsunuz?

Allah insanı kendisini çevreleyen yasalarla donatmıştır, insan NEDEN SONUÇ ilişkisinden istifade ettirilerek bazı şeylere tanıklık ettirilirken, Allah’ın gizli yapısından kasıt, sadece büyüklüğünden ötürü (EVRENDEN BAHSEDİYORUM) tamamının gözün içinde alınamamasıdır. İnsan, kendisini yaratan ve prensiplerini belirleyen yaratıcıyı çözümlemekle ve ona ulaşabilmek le yükümlüdür. İBRAHİM’İN DÜŞÜNCE YOLUYLA GERÇEK TANRIYA ULAŞTIĞININ RESMEDİLMESİ VE O TEK BAŞINA BİR ÜMMETTİ, örneği bir insanın onu örnek alabilmesi için aktarılan bir karakterdir. Resul İbrahim çok iyi anlaşılmalı…

İbrahimin ilan ettiği Tanrısı için link: http://www.kuran19.org/2019/01/sad-s-5-bu-gercekten-cok-acayip/

Bizim bilmemiz gereken kendimizin MUTLAK olduğu fikrinden bir an önce kurtulmaktır. Yüzümüzü tam tam teslimiyetle mutlak yaratıcıya (Tabiata) çevirmektir. Mutlak olan Tabiat ise!, bizler mutlak yaratıcı olan Tabiatın sadece bir işlem sonucuyuz dur. İşlem sonucu olmak ise mutlak değil yaratılan olmak demektir.

Hayat sanki bir bilgisayar oyunundaki gibi durmaktadır. Biz bu oyunun içerisinde, yasaları koyan yaratıcımız olan Tabiatın, yarattığı türlü şeyleri tecrübe den varlıklar olarak yaşam sürmekteyiz.

Gördüğümüz herşey enerjiden oluşmaktadır, tadarken kokusunu alırken dokunurken bakarken algılarken farkına vardığımız herşey, sinirsel bir etkileşimle beynimize aktarılan sinyalleridir.

Gördüğümüz hiç bir şeyin ölümsüz gerçek olmadığı sadece TEST için var edilen geçici bir deneme süreci olduğunu, içindeki meşgalelerin bizim bir amaç edinmemiz için hazırlanan kurgular olduğunu kavramalıyız. Bunlar, bizim biz olabilmemizde en önemli etkenlerdir.

Sonrasına bakaraktan bizler, henüz emekleme sürecinde olan basit canlılarız. Şu andaki evrilme sonucu olan ölümlü bedenlerden sonraki evrilme süreci, ölümsüz bedenlerin inşasıyla devam edecekler.

Ayetlerde bize bildirilen bir sır var, gördüğünü algılayan düşünceme sistemi gerçekçi olmalı!

‘Sizi ilk defa yarattığımız (başlangıç) gibi bize tek olarak geldiniz. Öldüğümüz zaman bedenler toprağa suya havaya ışığa karışırken, Enerjimiz (ruh) Tabiata karışır.

(Bunun adı REPLAY/tekrar/yeniden-dir) ayetin devamında okuyacağınız şu ifade, bize bulunduğumuz bu anın bir sonraki ana bakaraktan, simülasyon gibi olduğunu hissettirmek istemektedir.

İşte o ifade >>SİZE HAYAL GİBİ GÖSTERDİĞİMİZ ŞEYLERİ GERİDE BIRAKTINIZ<<…..’ Enam S.94 Bu bir Simülasyon ifadesidir. Yalnız YALAN değil! Buradaki simülasyon ifadesi, sonraki yaşamda yeniden evrilip Tabiattan yeniden doğduğumuz zaman, şu anki mevcut hayatı, sonraki yaşamda halimizde geçmiş bir anı olarak alenen bileceğiz. Ve o yeni hayattaki farklı beden ve üstün nitelikler, şu anki hayatın ne kadarda basit ve kısa olduğunu anlamamıza delil olacaktır. İşte buna simülasyon denir.

İNSANIN VE HAYATIN MANASI şu ayette belirtilmiştir.

‘O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha iyi ve yararlı olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.’ (Mülk Suresi, 2)
Kurgunun farkına varılmalı ve daha iyi nasıl olunabilirse o şekilde mücadele edilmelidir. HAYAT İNTERAKTİF BİR OYNATIMDIR.
*
>>SİZE HAYAL GİBİ GÖSTERDİĞİMİZ ŞEYLERİ GERİDE BIRAKTINIZ<< insanlar uyumaktadır, ölünce uyanacaklardır..

Erdoğan Metin

www.kuran19.org  hayatınızda başarılar diler..

hayat-nedir-kuran19-org
hayat-nedir-kuran19-org