22/HAC S.47 ,,,
Gerçekten, senin Sahibinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuz günlerden bin yıla denktir.

Merhaba.

Yeni konumuz ‘ZAMAN’

Yazı, Dünya zaman kavramı ve Kuran diliyle Tanrı katındaki ‘ZAMAN’ kavramı arasındaki süre zarfının aydınlatılması amaçlıdır. Ayetlerin referansıyla hesaplayacağımız zaman farklarında oldukça şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkmıştır.
Bu çalışmayla şimdiye kadar yazılı ve yahut sözlü olarak alışagelmiş söylemlerin büyüsünü kaybederek manasız kaldığını göreceğiz. Evren yeri ve gökleri altı (6) günde yarattı ayetindeki 6 günden kastın, Kuran’da diğer zaman ayetleriyle ilişkisine bakmadan ezbercilikle ayet taşıyanların şaşkınlıklarını bu çalışma ile ortaya koyacağız.

Yazının içeriğinde Yerin, göklerin ve arasındakilerin altı (6) günde yaratılması, bu altı günün dünya zaman zarfına göre ne kadar bir süreye denk geldiği, Evrende bir (1) günün dünya zaman kavramında hangi hesaba uygun olduğu, Evrende ayların sayısının 12 olması ve oradaki 12 aylık zaman kavramının dünyanın 12 ayı ile arasındaki zaman farklarını, Mahşerde dünyada sadece bir gün kalınmış sanılmasının manası, İnsan ömrünün ne kadar olduğu ve ne kadarla sınırlı olduğunun bilgisini anlatmaya çalışacağım. Şaşırtıcı, düşündürücü, şimdiye kadar öğrendiklerimizi alt üst edici zaman kavramlarıyla karşılaşacağız.

Besleyen Koruyan Evrenin adıyla

22/HAC S.47 ,,,Gerçekten, senin Sahibinin katında bir gün, sizin saymakta olduğunuz günlerden bin yıla denktir. (*)

50/KAF S.38 Ve kesinlikle bilmelisiniz ki, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yarattık.,,,(**)

9/TEVBE S.36 Gökleri ve yeri yarattığı gün Evrenin tamamında ayların sayısı, Evrene göre on ikidir.,,,(***)

23/MÜMİNUN S.111,112,113 Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten muratlarına erenlerdir. “Yeryüzünde kaç sene kaldınız?” diye sorar. ‘Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık, derler. (Onlara ne kadar kaldığınızı) Sayanlara sor,’ denir. (****)

(*) Evrenin gün ve zaman kavramını anlayabilmek için, kendi zaman dilimimizin üzerinden verilen örnekle, (sizin saydıklarınızdan bin sene gibidir) açıklamasından yararlanıp, dünya zamanındaki bin senenin ne kadar olduğunu hesaplamalı. 365×1000=365.000 (üç yüz altmış beş bin gün) Bu hesapta, Evrenin 24 saat (bir gün) zaman dilimi, dünya zamanına göre üç yüz altmış beş bin gün yani bu 1.000 yıl demektir. İnsan dünyasında geçen 1.000 yıllık bir zaman, Evren nazarında sadece 1 gündür.

(**)Kuran bize 1 günlük zaman dilimini öğrettikten sonra Kaf süresi 38 ayetinde, Yerin ve göklerin ve bunların arasında bulunanların altı (6) günde yaratıldığını belirtir. Evrenin gün kavramının dünya zaman dilimindeki kavramla aynı olmadığını üstteki hesapla anlamış bulunuyoruz. Öyleyse, Evrenin 6 gün ifadesindeki hesabını, aynı yöntemle (x1000) katıyla hesaplayıp dünya zaman kavramındaki karşılığının ne kadar olması gerektiğini öğrenelim.

Evrende 1 gün, dünya katında 365.000 gündür. Bu sonuç 6 ile çarpılırsa, altı günden kastın dünya zamanlamasını elde ederiz. 365000×6=2.190.000 (iki milyon yüz doksan bin gün) gündür. Yerin (dünyanın) göklerin (yani galaksimizin atmosfer ve katlarının) ve dünya ile arasındakilerin 6 günde yaratılma ifadesi, dünya zaman kavramındaki hesaba göre, iki-milyon-yüz-doksan-bin-gündür. Sene hesabına bakacak olursak, 2.190.000/365=6.000 senedir. Demek ki 6 günden kasıt, 6.000 senedir. Dünyanın vücut bulup atmosferin oluşması, ikisi arasındaki olguların tamamlanması yirmi dört saatten oluşan dünya zamanı değil, Evrensel saat ile 6 gün, Dünya saati ile 6.000 sene sürmüştür.

(***) Kuran kitabında ayların sayısının 12 olduğu bildirilir. Bir senesinin hesabını anlamak için, 365000 sayısını bir aylık zaman tarifi olan 30 ile çarparız. 365000×30=10.950.000 (on milyon dokuz yüz elli bin gündür) Bu hesapla Evrenin bir aylık süre zarfını buluruz. Bir senesinin hesabını çözmek için bir aylık süre hesabından elde ettiğimiz ‘10.950.000’ sayısı 12 ile çarpılır. 10.950.000×12=131.400.000 (yüz otuz bir milyon dört yüz bin gün) Evrenin bir senesi (yani 12 ay) bizim zaman kavramındaki 12 aya kıyasla ‘yüz otuz bir milyon dört yüz bin’ gündür.

(****)  Orada kaç sene kaldınız diye sorulunca, cevap verenler, ‘bir gün yada günün bir kısmı kaldık’ derler. Soruya verilen cevap ta bir hata ya da eksiklik olmalı ki, Onlara, ‘sayanlara sorun’ denir. Yukarıdaki örneklerle sayılardan saya saya elde ettiğimiz zaman kavramlarından yola çıkarak, dünya zamanıyla, (dünyada kaç sene kaldınız) süresini çözmeliyiz.

Ayetin ahirette bir sahneyi canlandırmasında geçen bu konuşmalarda, ‘bir gün ya da günün bir kısmı’ ifadelerinin Ahiret denen zaman diliminde geçtiğini anlıyoruz. Ayrıca sorulan soruda, burada değil ‘ORADA KAÇ SENE KALDINIZ‘ diye sorulması insanoğluna vaat edilen o günün gelip çatmış olan sahnesidir. Soruya verilen cevaplar, SENE/YIL gibi ifadeler yerine GÜN cevabı olarak verilince, onlara sayanlara sorun deniliyor. Belli ki BİR GÜN gibi kaldık diye cevap verenler, o anda (mahşer) şokundan kaynaklı zaman karmaşası yaşıyorlar. O anın şokuyla cevap verenlere Onlara SAYANLARA SORUN deniliyor, öyleyse (biz sayıcılar/sayanlar) ortaya öyle bir cevap çıkartmalıyız ki, hem okuyucuları düşündürmeli, hem de sorulan sorunun cevabını doğru olarak yanıtlamalı. Ahiret denen zaman diliminde, ORADA kaç sene kaldınız? sorusu, mahşer alanında cevap verenleri ne kadar şaşırtıyorsa, aynı şaşkınlığı şu anda bizlere de yaşatmalı. Evrendeki bir gün dünya zaman gününe göre, 365.000 (üç yüz altmış beş bin gün) dür. Hesaplamalar ışığında net olarak ifade edebiliriz ki!, Ahirette sorulan soruya doğru olan cevap, Orada, (yani Dünyada) 1000 SENE kaldık olmalıdır.

(orada kaç sene kaldınız? 1 gün ya da günün bir kısmı) cevabının Dünyada 1 gün kaldık ifadesinden anlamamız gereken sonuç, her kişinin dünya yaşantısında tam olarak 1000 sene kalması demektir. İşte bu oldukça hayret vericidir! Bu hesap, her kişinin dünyada standart olarak 365.000 gün, yani 1000 (bin) dünya yılı, dünyada kaldığını söyler.

Pe ki bu nasıl mümkün olabilir? Nasıl olur da dünyada 365000 gün yani 1000 sene, yaşamış olabiliriz? Ya da olmalıyız? Gerçek şu ki, daha önce dünyaya kaç kez gönderildik bilemiyoruz. Gözümüzü açtık dünyadayız, hiçbirimizde nereden geldiğimizi ve neden geldiğimizi bilmeyiz. Sıfırdan bir eğitimle hayata adapte oluruz, yaşarız ve ölürüz. Bunu kaç kez yaşadığımız hakkında bir bilgiye sahip değilizdir.

Aslında bu bilinmezin, adaletsiz olduğu sanılan ÖMÜR DENEN FENOMENİN açıklaması Kuran’da, vardır.

VAKIA S. 60-61, Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve ‘sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde’ yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez. (*)

ZÜMER S. 42, Evren ölüm anında nefsi (bilinci) alır; ölmeyenleri de uyku anında… Hakkında ölüm kararı verdiklerini tutar ve diğerlerini de belli bir süreye kadar salıp gönderir. Düşünen bir topluluk için bunda dersler ve işaretler vardır. (**)

Fatır S. 37, Onlar orada (azabın içinde), “Ey Rabbimiz! Bizi çıkar. Daha önce yaptıklarımızın aksine iyi işler yapalım” diye feryat ederler. Kendilerine, “Size, düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmedi mi? Şimdi tadın azabı! Zalimlerin yardımcısı yoktur” denir. (***)

ANEKBUT S. 14, Nuh’u, halkına göndermiştik ve onların arasında bin seneden elli yıl eksik (950 sene) kaldı. Ancak zulmettikleri için onları tufan yakaladı. (****)

(*) Herkes sürekli yenilenen bir yaratılışla, kendilerine biçilen sürenin dolmasına kadar yeninden yeni baştan inşa (bebeklik-yaşam-ölüm) ile o zaman zarfını (365000 günü) doldurur.

Not: Dünyaya tekrar tekrar geldiğini söyleyip, bunu reenkarnasyon (ruh göçü) ile ispatlamaya çalışanlar, geçmişteki kimliklerini hatırladığını iddia edenler, ayete göre net olarak yanılgıdadır. Ayet bu duruma açıkça! (sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde) sözü ile, reenkarnasyonu kafalarına göre şekillendirenlerin, (ben eski kimliğimi/kişiliğimi hatırlıyorum) iddiasını desteklemez. Aksine aleni olarak bu düşünceyi yalanlar, çürütür.

Derin derin hülyalara dalarak kendilerine uygun bir karakter tertipleyip ben daha önce oydum, şuydum, buydum diyenler, asla ispatlayamayacağı bir iddiada bulunmakta. Ayetler daha önce defalarca bulunmuş olmamızı desteklerken, BEN HATIRLADIM, BEN ÖNCEDEN ŞUYDUM, BUYDUM gibi aslı astarı olmayan söylemleri def eder. AYETE GÖRE ONLAR ASLA HATIRLAYAMAZLAR! Bunun aksini iddia edenler kesinlikle ciddi bir şizofrendir. Bunu bir ayetle açıklamak gerekse, Şüphesiz Evren haddi aşanları sevmez. Ayeti yeterlidir.

(**) Ölümü anında, hakkında ölüm kararı verilen (biçilen süreyi dolduran) alı konur. Diğerlerini belli bir süreye kadar salar, kendilerine biçilen süreyi henüz doldurmayanlar o süreyi doldurana kadar (belli süre/belirlenmiş zamanı) doldurana kadar gerisin geriye gönderilir.

(***) Azap esnasında bizi buradan çıkar, bizi geri gönder daha güzel davranışlarda bulunalım, diye yalvarırken, SİZE TEST EDİLDİĞİNİZ ZAMANLAR BOYUNCA AKLEDECEK KİMSENİN AKLEDECEĞİ KADAR ZAMAN (Bin sene ÖMÜR) VERMEDİK Mİ? Denir. Bu ayet reenkarnasyonun abartılı olan tarafı, hatırlıyoruz kısmını tamamen dışlar. Bilinebilseydi azap içinde olunur muydu?

(****) Bu ayette Nuh üzerinden herkesin, bin (1000) sene üzerinden ömür sürdüğünün ispatı vardır. Ayette, yukarıdaki hesaplamalarda ortaya çıkan 1000 sene (yani 365.000) gün ömür toplamı aleni olarak verilmiştir. Bu bilgi konuyu kişi üzerinden tam olarak aydınlatıp doğrulayan bilgidir. Nuh helak olan halkın içinde 950 sene kalıyor. Helak olanlardan sonra Nuh, kurtulanlarla birlikte kendisine biçilen ömrünü tamamlamak üzere yaşamına devam ediyor.

Özetle;

Evrende 1 gün, Dünyada 365000 gündür.
Evrende 30 gün, Dünyada 10.950.000 gündür.
Evrende 365 gün, Dünyada 131.400.000 gündür.
Ömrün ise dünya zamanıyla 1000 sene Evren nazarında kısacık bir gün.

Barış ve esenlik içinde kalanlardan olmanız dileğiyle. Övgü Evrenedir.

‘Erdoğan Metin’
www.kuran19.org